08 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul 15°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Geçmişi arayan futbolist -(TAMAMI)

Onur Belge

Onur Belge

Eski Yazar

A+ A-

Sabah erkenden yatağından fırlamıştı çocuk.Sapsarı bir tenis topuyla odanın duvarına şut atıp duruyordu. Polis babası kafasını okşadı, “fazla ses yapma, ağabeylerinle miniği uyandıracaksın.” Sonra baba herhalde annenin başından bir yaramaz eksik olsun diye düşündü. “hadi gel seni maça götüreyim.” Çocuk ilkokula daha başlamış mıydı acaba? Bilmem, hatırlamıyorum.

Zamanlar birbirinin içine geçiyor. Vapur yolculuğu, tramvay, İnönü Stadı, duhuliyede bir sandalyenin üzerinden tellerin arasından bakmalar. Derken lacivert elbiseli bir beyefendi “uzat şu çocuğu şeref tribününe, yazık göremiyor” diyor, Devre arası, polis babası kaşar ekmek getiriyor, karnı ne kadar da acıkmıştı. Yanına bir de gazoz. Amanin ne kadar keyifli. Herkes Lefter diyor. O attıkça çocuğu öpüyorlar. Bir de Şirzat’ı hatırlıyor çocuk.

Maç bitince büyük kapının yanındaki beyaz duvarın orada bekle demişti baba. Kocaman, kadana denen atlı polisleri hayranlıkla seyrediyor çocuk. İlk holiganlığı da orada tanıyıp nefret ediyor. Ortalık biraz karışık, acımasız bir kötü adam sigarasını atın sağrısında söndürüyor. Çocuk hemen kenardaki su birikintisinden minicik elleriyle bir avuç çamuru kapıyor. Koşarak atlı polise getiriyor. Ata çok acımıştır. “Polis amca benim boyum yetişmiyor, ata sürer misin, ananem yaralandığımızda öyle yapıyor” diyor.

Sonrasında anlatılacak şeyler çok, ama zaman tünelinden holiganlığın devamına geldik. Maç başlamadan biber gazı nedeniyle tribünleri bir süre terk edip, geri döndük. İnönü’deki son derbiye anılarımızdan kurtulup odaklanmak istedik. Maçın başında Fenerbahçe’nin çok rahat pas oyunu, Sow’un yanlış bir kararla sayılmayan, ardından sayılan golleri var. Sonra rakibinin gevşemesinden istifade eden siyah beyazlıların “kendi kalesine” golüyle coşup, Niang ile ikilemeleri heyecan getirdi. Ardından yine Sow kafayla durumu eşitledi. Gerçekten büyük bir heyecan ve isimlerine yakışır mücadele ettiler her ikisi de. Benim ve Türkiye’nin yıllardır bu İnönü’de seyrettiğimiz gibi. Olcay’ın son dakikadaki golüyle gülen taraf Beşiktaş oldu. Stat yıkılacak, değişecek. Umarım ruhu ve havası değişmez.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları