22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gelecek mezarlıklarda mı?

Seyyit Nezir

Seyyit Nezir

Eski Yazar

A+ A-

Her ne kadar Rockefeller ve Bill Gates, kimsenin kulak asmadığı ama kendilerini temize çıkarma niyetlerini çok belli eden sözüm ona “uyarılarla” bilim kamuoyuna kimi işaretler vermekteyse de, Kovid-19 küresel salgınına ilişkin henüz hiçbir belirti ortalarda yokken Paul Mason şöyle demişti: “Makinelerin –insan davranışı üzerindeki– denetiminin desteğini de arkanıza alarak, demokrasiye karşı saldırı başlatmak için en uygun anı seçmek isteseydiniz, şimdi bunun tam zamanıdır.” (Apaydınlık Gelecek [İnsanın Köktenci Bir savunusu], 2019; Yordam Y., s. 62)

EN YAYGIN YÖNETİM TARZI: MAFYOKRASİ

Mason’ın insan için köktenci savunma önerisi, Foucault’nun baskıcı ve yasadışı uygulamalara karşı “Toplumu savunmak gerekir” savını, her ikisi birlikte ise, Lenin’in “kitlelere kendi için bilinci partinin ve aydınların taşıyacağı” ilkesini anımsatıyor şaşırtıcı biçimde. Mason, savına gerekçe olarak şu saptamayı getiriyor: “Trump, ... yaşadığımız dünyayı geri dönülmez şekilde değiştirmiştir. O; kurallara dayalı küresel sisteme savaş açtı, Çin’le bir ticaret savaşı başlattı, ABD’yi Paris iklim değişikliği anlaşmasından çekti, İran’la 2013’te varılan nükleer anlaşmayı yırtıp attı, aşırı sağcı şiddeti meşrulaştırdı, medyaya karşı şiddeti kışkırttı ve hem siyasette hem de diplomaside ana akıma organize yalancılığı soktu.”

Bütün bu olgular, –daha önce, İkiz Kuleler olayının ardından Demirtaş Ceyhun’la birlikte postmodernizme karşı açtığımız savaşta iktidarların kuralsız ve gizli yöntemlerle yasadışılığı Yeni Ortaçağ’da nasıl genelleştirdiklerini Eski Dergisi’nde yansıttığımız dönemde, Doğu Perinçek’in bu işleyişe kitabında verdiği adla upuygun düşen– Mafyokrasi’nin yeryüzüne egemen oluşunun göstergesiydi.

BEZGİNLİK VE TESLİMİYET

Küresel oligarşi; aydınların demokratik merkeziyetçi örgütlenme anlayışını 90’lı yıllardan bu yana Sivil Toplum Kuruluşları adı altında çok parçalı yerel ve kültürel girişimlere bölerek iktidar amacı gözetmeyen etkisiz derneklere dönüştürdükten sonra ulusal devletleri de ortadan kaldırma çabalarının ürünü olarak kaosu mutlaklaştırırken mafyokrasinin işleyişini de devlet ilişkilerinin belirleyici tarzı olarak dayatmaya başlamıştı. Bu durumda, her şeyin sürekli daha kötüye gidişinden “bezgin insanlar, mantık ya da ilke istemiyorlar”, “içsel bezginlik ve teslimiyet” duygusunun ağır basmasıyla birlikte anlamsız ve boş işlerle uğraşırken kendilerini hurafeye kaptırıyorlar, neo-liberal özgürlüklerden bile vazgeçiyorlardı: “Aslında özgürlükten korkuyorlar; mantığın ve doğruların üstüne çıkan, içlerindeki tüm önyargıların doğru olduğunu söyleyen bir lider istiyorlar: Trump.” (s. 44)

Demokrasi ve insan haklarını sahiplenme ve destekleme tutkusu gitgide azalırken, “teknoloji devlerinin gizli kapaklı algoritmaları, tam da bu firmalarda cisimleştiği iddia edilen ilerici değerlerin kendisine karşı ölümcül birer silah haline gelmiştir.” (s. 62) Başka deyişle, Kapitalizm Sonrası (Yordam Y., 2016) kitabında dijital teknoloji ve yaratıcılarına sonsuz güven duyan Mason, bu güvenin kofluğunu çok geç olmadan (!?) görmüştür. Ama...

PLATON HAKLI MI?

Makinelerin denetiminde insana karşı toptan saldırı için, “şimdi bunun tam zamanıdır” diyen Mason, bu “anti-hümanist saldırı”yı sergilerken, Kovid-19’u öngörmemişti. Gerçekten de sonuna kadar direnmekte kararlı son eylemci aydınların bir virüs saldırısına karşı güvenli mesafe umarıyla kendi bilinç mağaralarına çekilerek savaş alanını terk edebileceğini hiç kimse düşünememişti: Can derdi her şeyin üstündedir.

Şimdi mutlak bir üstünlük kazanan mafyokrasi, 5G ve YZ teknolojilerinin desteğiyle, küresel salgını da bu üstünlüğün en etkili silahına dönüştürmeyi başarmıştır. Geçtiğimiz günlerde bütün bu silahların insana karşı kullanılmasını reddeden birkaç yüz protestocunun güvenli mesafeyi gözeterek ölü taklidi yapması İngiltere’den sonra Hollanda’da da gözaltılarla sonuçlandı.

KültürSanatTV programcısı Zafer Bilgin, geçen haftaki yazımda yer alan çağrıyı değerlendirmek üzere benimle buluşmak istediğini söyleyince, uluslararası dayanışma amacıyla söyleşiyi mezarlıkta gerçekleştirdik: Çünkü İstanbul’da, sessiz ve güvenli bir başka ortam bulamadık. Açıkçası, yılların haber kameramanı Nevzat Yılmaz’ın söyleşiyi nasıl sunacağını ben de merak ediyorum. Gelecek mezarlıklarda mı? diye sormaktan da kendimi alamıyorum. Platon haklı: Aydınlar, bezginlik ve yılgınlık nedeniyle politikadan uzaklaştıkları ölçüde, kitlelerle birlikte kendileri de en kötü yönetimleri hakketmiş olurlar.