15 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ceyhan Mumcu ile Tarihten Güncele: Türk milleti öğretmenlerini neden seviyor?

Ceyhan Mumcu

Ceyhan Mumcu

Gazete Yazarı

A+ A-
MUSTAFA İLKER YÜCEL

- Öğretmenlerimiz tarihi bir eyleme imza attı. Sadece şiddet olaylarına yönelik değil sistemin kendisine bir itiraz gördük. Eylem vesilesiyle önce cumhuriyetimizin öğretmene yüklediği görevleri ve öğretmen özelliklerini hatırlatmanızı rica edeceğim. Siz 1940 doğumlusunuz. İlk kuşak öğretmenleri tanıma fırsatı buldunuz.

Ben öğretmen denilince cumhuriyet devriminin üretimde yaptığı büyük atılımı anımsıyorum. Çünkü üretimi arttırmanın başlıca en önemli ögesi, unsuru, aracı öğretmendir. Nitelik üretir. İnsan üretir. Çağdaş toplumun neferleridir onlar. Bu konu savaş sırasında bile gündeme geliyor. Sakarya Savaşı'nın en yoğun çatışma günlerinde Atatürk öğretmen çalıştayı düzenliyor. Muallim ve muallimelere yönelik umutlu bir Türkiye var o zaman. O da bir çeşit büyük taarruz. Müfredat'ta ne olsun, eğitim ve öğretimin temel ilkeleri ne olmalı? Silahlar patlarken bunları tartışıyorlar. Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç, Mustafa Necati gibi efsanevi isimler böyle ortaya çıkıyor. Bahsettiğim çalıştayda Mustafa Kemal Atatürk, hanımlarla beylerin ayrı oturmasını isteyenlere de sert yanıt veriyor.

- Sizin öğretmenleriniz nasıldı? Zihninizde hangi özellikleriyle yer edindiler?

Ben ilkokulu Devrim İlkokulu’nda okudum. Hocalarımı hiç unutmuyorum. Bir de şansım vardı. İlkokul 4’te hocamız Fazilet Hanım emekli olunca Hasan Ali Yücel'in kız kardeşi benim hocam oldu.

- İsmi neydi?

Şefika. Can Yücel'den çok bahsederdi. Günseli Başar vardı Vatan Partili.

- Avrupa güzellik yarışmasında birinci olan kişi miydi?

Evet. Doğru hatırladın. O bize kayıtlıydı. O da Hasan Ali Yücel'in yeğeniydi. Hepsi çok çalışkandı. Şefika öğretmenimizin çok emeği oldu üzerimizde. Ortaokulda bir de Saadet Göbelez öğretmenimiz vardı. Harika biriydi. Aktif metot dersleri yapardı. Konuları kendi anlatmaz, ödev diye verir grup sözcüsü, grup başkanı anlatırdı. Böylece herkes derslere çalışmış olurdu. Çok etkileyici bir yöntemdi. Aklımdan çıkmadı hala.

Öğrencisini öğretmen gibi hazırlıyordu Saadet Göbelez. Öğretmenler çok pratik bilgilerle eğitirdi öğrencilerini. Kürdanların ucundaki pamukla harita üstünde pamuk yerlerini öğretmesi de gözümün önündedir sürekli. Cumhuriyet öğretmeni tarifsiz bir aşkla vatanına bağlıdır. Vatanının üretimi gelecektir onun için. Öğrencisi de onun için hazırlanan bir askerdir adeta. Bizim Üretim Devrimi programı nitelikli öğretmenleri de yetiştirecek bir programdır. Bu sistemde öğrencinin eline silah tutuşturuluyor.

Cumhuriyetin ilk yıllarında öğrenci hangi alanda mesleğini yapacaksa, üretecekse o hevesle donanıyordu. Öğrenci üreterek mutlu oluyordu. Köy Enstitüleri de böyle bir anlayışın ürünü. Muhafazakar bazı aydınlar bunu anlayamadı, göremedi. Lisede Enver Taşdemiroğlu hocamı unutmuyorum. Kasap derdik ona.

- Neden?

Notu kırardı sürekli. Kıttı. Bir gün bana sert bir şekilde sordu. Sen üniversiteye gitmek istiyor musun diye. Evet dedim. Hangi fakülteye gitmek istiyorsun dedi. Siyasal Bilgiler dedim. “Bu cebir bilgisiyle gidemezsin” dedi. Sınıfta bıraktı. Çok çalışıp fakülteye girebileyim diye sınıfta bıraktı. (Gülüyor)

- Öğretmenlerinizin ortak özellikleri neler?

Hepsi kuvvetli bir vatansever bilince sahip. Öğrencisini insan olarak seven, üstüne titreyen, halkçı devrimci insanlardı. Cumhuriyet’in kamucu ahlakından ve devrimci bilimci anlayışından kuvvet alırlardı. Para, ödül, hediye hiçbirine dönüp bakmazlardı. Öğrencisinin hayalleriyle buluşan, onları anlamaya çalışan, otorite sopası sallamayan kişilerdi. Üniversitede de siyasal bilgilerde çok değerli hocalarım oldu. Muammer Aksoy’dan çok etkilendim. Onun makalelerini, kitaplarını bir kere okuyun bir daha unutmazsınız. Avukatlıkta da, bana Muammer Aksoy üslubu dilekçe yazıyorsun derlerdi.

- Ayrıntıdan dolayı mı?

Evet. Şu kanunun şu maddesinden hareketle diye izaha bir başlayıp Meclis’teki kabul dönemine kadar giderdik.

- Önceki gün öğretmenlerimiz büyük bir eylem yaptı. Mevcut eğitim sistemine sert eleştiriler yaptılar.

Türk milleti eğitime çok değer veriyor bunun altını çizelim. Bu çok iyi bir özellik. Kızların eğitimi sorun olmaktan çıktı. Eskiden bu tuhaf tartışmaları yapıyorduk mecburen. Türk milleti eğitime ayrılacağını bilse ek vergiye bile itiraz etmez, kabul eder. Öğretmenin ne anlama geldiğini bilir çünkü, bildiği için sever. Öğretmenin kıymetini bilir. Onun için de öğretmenin iyi şartlarda çalışmasını ister. Atatürk de gittiği illerde valilere hemen ‘Öğretmen eviniz var mı?’ diye sorarmış. Bu yüzden Atatürk’ün çok sayıda öğretmen evi ziyareti var.

- Genç öğretmen arkadaşlarımıza bir mesajınız var mı?

İşte bu mirası sımsıkı sahiplensinler. Ülkemizin geleceği onlara bağlı çünkü. Mücadeleci, vatansever, öğrencisine anne baba gibi yaklaşan, onların yeteneklerini açığa çıkarmak için fedakarca çalışan, bilimi yol gösterici olarak benimseyen öğretmen olmalarını dilerim.

Öğretmen öğrenci Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyet