29 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Genel görünüş

Ahmet Yavuz

Ahmet Yavuz

Eski Yazar

A+ A-

Şöyle bir geriye dönüp bakıldığında, bir husus dikkat çekiyor. Hangi sorun olursa olsun, onu önce büyütüp sonra çözmeye çalışıyoruz. Gündemin sıcak maddelerini oluşturan IŞİD konusu da, PKK’ye karşı tavır da aynı özellikleri taşıyor. Her iki konuda da çizilen zikzaklar sorunları büyüttü ve çözümlerini zora soktu. Ama bunlar geride kaldı. Esas mesele, bundan sonra tarafların neyi, nasıl yapmak isteyecekleri ve bunların doğuracağı sonuçlardır. Yazıyı bunlarla sınırlı tutacağım. Meseleyi sistem içi ve sistem dışı olarak iki farklı tarzda ele almak gerekiyor. Ancak sistem dışı çözümlere yönelmenin şimdilik olanaksızlığı dikkate alınarak, sistem içi ile yetinelim. Böyle yapmakla birlikte, sistem içi çözümlerin sorunları çözmek yerine büyüttüğü gerçeğini de not etmeden geçmeyelim. Gerek IŞİD’e, gerek PKK’ye karşı yapılanlar doğrudur. Ama yetersizdir. Çünkü mevcut çözüm stratejisi, biri diğeriyle uzlaşmazlık içeren olguları bünyesinde barındırıyor.
ÇELİŞKİLİ HUSUSLAR Bir: Suriye düşmanlığı yapılarak ülke güvenliğine katkı sağlanamaz. İki: Mevcut mücadele ABD politikalarına aşırı bağlı bir perspektif içermektedir. Bu durum, orta ve uzun vadede, ülke yararına sürdürülemez. Üç: Hem “Açılım” hem de PKK’ye karşı savaş mümkün olamaz. PKK ile savaşılırken PYD ile de savaşılamaz ancak müttefik de olunamaz. Dört: İç politika hesapları baskındır. Hal böyle olunca ulusal çıkarlara uygun politikalardan bahsedilemez. Beş: Kara harekâtı olmadan güvenli bölgeler yaratılamaz. Kısa kısa her birine değinelim.
SURİYE İLE İŞBİRLİĞİ Suriye ile işbirliği başarının anahtarıdır. Bu konuda iktidardan doğru adımlar atmasını beklemek aşırı iyimser bir yaklaşımdır. Ancak ABD’nin hava araçlarının Suriye hava sahasını kullanmasında sanki bir uzlaşı var. Örtülü bir işbirliği olabilir. Bu da iktidarın elini bir anlamda kolaylaştırabilir. Ancak Esad rejiminin artık Suriye’nin kuzeyinde yeniden etkin olması olası değildir. Bu ülkeyle mevcut koşullarda ve gelecekte ortak sınırımız kalır mı, tartışmalıdır.
ABD PERSPEKTİFİNE BAĞLILIK ABD’nin amacı açıktır. İlk adım olarak IŞİD’i bölgeden temizleyecek, ardından oluşturacağı belki de onlarca kantonla Esad rejimini ülkenin kuzeyinden arındıracak ve Akdeniz’e kadar olan bölgeyi denetimi altına alacaktır. Kendi jeopolitiğinin gereği budur. Bu durum ülkemizin güvenliğini doğrudan etkilemekle kalmayacak, ABD ile çatışma riskini de içinde barındıracaktır.
AÇILIM AÇMAZI Hem “Açılım” hem de PKK ile çatışma sürdürülebilir değildir. Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları açılımın bittiğine işaret ediyor. Ama zihinsel arka planında ne olduğunu anlamak için kâhin olmak gerekmiyor. Derdinin iktidarını devam ettirmek olduğu bilindiğine göre, pekâlâ çatışmadan barış, barıştan çatışma modellerine geçiş yapabilir. Ama ikisi aynı anda sürdürülemez. Demek ki, yaşanan çatışma süreçleri devreye sokulmuştur ama tekrar çatışmasızlığa dönülmeyeceğinin garantisi yoktur.
ERKEN SEÇİM HESAPLARI Öyle görünüyor ki, Cumhurbaşkanı ve elbette bir kısım AKP ileri geleni erken seçim istemektedir. Ama bunun halka izah güçlüğü vardır. Bu nedenle, PKK’ye karşı savaş baltaları geçici olarak çıkarılmıştır. Topluma verilen mesaj açıktır: Biz müstafi bir hükümetiz ama ülke çıkarları gerektirdiğinde her türlü kararlı adımı atabilecek kapasitedeyiz. Fedakârız. Sorumluluk almaktan kaçmayız. Bize güven. Yeniden oyumu artır ve beni tek başıma iktidar yap. Çünkü ülkenin sorunlarını ancak biz çözeriz, vb.

GÜVENLİ BÖLGE Kara harekâtı olmadan IŞİD’i bölgeden temizlemek mümkün değildir. Anlaşıldığı kadarıyla, iktidar, PYD’nin Cezire ile Kobani kantonlarını birleştirmesini de facto olarak kabul etmiş görünüyor. Afrin’in de birleşmeye dâhil edilmesine karşı tavır alıyor. Bu nedenle Cerablus-Azez bölgesinin hem IŞİD’den arındırılmasını hem de bu bölgeye PYD’nin el atmasını önlemeyi öngörüyor. Doğrudur. Yapılması gereken budur. Ancak Eğit-Donat ekiplerini, ÖSO’nun adamlarını hava kuvvetleri ve topçuyla destekleyerek bölgeyi güvenli hale getirmek mümkün değildir. Bu nedenle kara harekâtı kaçınılmazdır. Bu, aynı zamanda olası ABD koridoruna karşı da set oluşturmanın yegâne görünen yoludur. Ancak ABD ile en ileri düzeyde işbirliği yaptıktan sonra, onu nihai amacından caydırabilmek, karşı iradeyi gösterebilmek mümkün olabilir mi? Herhalde “O gün gelsin, bakarız” diyerek geçiştirilecek bir konu olmasa gerek. Ama öyle gibi görünüyor. Özetlemek gerekirse, AKP’nin ne söylemini ne de eylemini sürdürme olasılığı görünmüyor. Kendisini ABD’nin politikalarına çapalamıştır. Derdi, iktidarını sürdürebilmektir. Verdiği zarar orta ve uzun vadede açığa çıkacaktır. Yine de, Güneydoğu’da kendi elleriyle devlete paralel bir otorite haline getirdiği PKK ve büyümesine katkı verdiği IŞİD’e karşı anladıkları dilden konuşmaya başlaması, geçici gibi görünse de, yerindedir. PKK alçakça cinayetler işliyor. Her gün, birden çok şehit haberiyle uyanıyoruz. Hepsine Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Önümüzdeki dönemde şiddet sarmalının artacağı ayan beyan ortadadır. Çünkü taraflar atacakları müteakip adımlar için ortamı hazırlıyorlar. Bu durumun olası erken seçime kadar da değişmeyeceği öngörülebilir.