Gerçeğin iyileştirici gücü
Türkiye Cumhuriyeti’ne çağdaş dünyanın yolunu 20 Nisan 1924 Anayasası açtı. Cumhuriyet devrimimizin değerli önderlerinden Mahmut Esat Bozkurt’un büyük emeğiyle hazırlanan Medeni Kanunumuz ise ondan kısa bir süre sonra, 17 Şubat 1926 günü kabul edildi.
Mirasta, eğitimde, meslekte, sosyal ve toplumsal hayatta kadın-erkek eşitliği yasalaştı, Milli irade ile kadının eşit yurttaşlığı çağın en ileri seviyesinde düzenlendi. Bu vesileyle, Medeni Kanunumuzun 99. yılı kutlu olsun.
KADIN EMEĞİNİN KORUNMASI KANUNDUR
Kadınların hakları ve konumları, Ailenin Korunmasına Dair Kanunumuz 14 Ocak 1998’de ve Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 Sayılı Kanunumuz 8 Mart 2012'de kabul edildiklerinde, günün ihtiyaçlarına göre geliştirildi.
Pratikte karşılaşılan sıkıntıların, kadına verilmiş haklardan kaynaklandığını ileri sürmek doğru olmadığı gibi iyi niyetli de değildir. Kadının emeği, yaratıcı varlığı yaşamın her anında görülebilir. Onu küçümsemek, değerini düşürmek, hele yok saymak bu çağda asla kalıcı olamaz.
Kadınların, bu yılki 8 Mart’a giderken başlıca talepleri ekonomik açıdan olmuştur. Grevlerdedir, özelleştirmeye karşı madenci eşiyledir, tarlada bahçede üretim maliyetini kurtaramayan ailesiyle omuz omuzadır. Bu noktada göstermelik değil, kalıcı çözümlere ihtiyacı vardır.
Korkuyu, şiddeti körükleyen gündüz programlarının ortasındadır kadınlarımız. Onlar, çocuklarını beslemeye, giydirmeye, koruyup kollamaya çabalarken evin kapısının dışında kalmayıp, çocukların zihinlerini esir almaya çalışan çarpıklıklara karşı da uyanık davranmaya uğraşıyor.
Örneğin bugün, LGBT hareketi, adeta çağımızın vebası olarak milli devletleri çökertmenin aracı olarak kullanılıyor. Bunu, önceden oluşturulmuş kurumları ele geçirip amaç dışına çıkararak ya da özel olarak kurdurdukları kuruluşlara yüz milyonlarca lira fon sağlayarak başarıyorlar. Bu yolla, insanları ailesine ve kendine yabancılaşan çıkışsız bireylere dönüştürmektedirler. LGBT, günümüzde toplumları çürütme araçlarının başında gelmektedir.
EMPERYALİST FONLAR SONLANDIRILMALI
ABD’nin resmi bütçesinden ayrılan milyarlarca dolar ile yıllardır çeşitli örgütler ülkemizde de finanse edilmektedir. Doğrudan kadınlara ve ülke gençliğine odaklanan bu örgütler, insanın doğasını, milletlerin geleceğini karanlık ve iğrenç tuzaklara düşürmenin peşindeler.
Örneğin, 1994 yılında kurulmuş KAOS GL (Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği), 1997 yılında kurulmuş KAMER (Kadın Merkezi Eğitim, Üretim, Danışma ve Dayanışma Vakfı), KA-DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği), MOR ÇATI (Mor Çatı Kadın SığınağıVakfı) milyonlarca lira almışlar ve gelecek dönemler için sözleşmişler.
Bu kuruluşlar fonculara hangi projeleri sunmuşlar, hangi raporları teslim etmişlerdir? İstanbul Sözleşmesini hiç dillerinden düşürmeyenler, emperyalist Batının rüzgarına kapılmış, kadın mücadelesine sırtlarını dönmüşler, o merkezlere kapılanmışlardır. Unutulmamalı ki, para alanlar, mutlaka emir alırlar.
GERÇEK OLGULARA DAYANAN GÜÇ AYDINLATIR
Ayrıca şunu da bilincimize çıkarmamız gerekiyor ki, LGBT’ye karşı bir yasa çıkarılması baskıcı ve yasakçı bir anlayış değil, geleceğimizi koruyacak insani ve hayati bir reflekstir.
İnsanın kendisinin bilincine varması, zorluklar arttıkça yoğunlaşıyor. İnsanın kendine güvenini hiçbir ateş, ölüm, yıkım alt edemiyor. Gerçeğin peşinden ayrılmayan insanlık gene kazanacaktır. Gerçek aydınlıktır, berraktır ve gerçekliğin iyileştirici gücü milletimizin yaralarını saracak, yarınları aydınlatacak güçtedir.