Gerçek olmayan enflasyon fakirleştirir
Küresel enflasyonun geçici olmadığını ve 2022 yılının ikinci yarısına kadar devam edeceğini ABD, AB ve Çin ekonomi yönetimleri kabul etti. ABD’den gelen son tüketici enflasyonu verisi, yıllık yüzde 6 seviyesine ulaşınca ABD’nin en üst seviyedeki ekonomi yönetimi tarafından enflasyonun kalıcı olduğu açıkça ifade edildi ve tarih verildi: 2022 yılının ikinci yarısından sonra tüketici enflasyonunda düşüş beklenmektedir.
***
Çin ve ABD sanayileri, küresel pazarda birçok ham maddenin ithalatının yarısından fazlasını gerçekleştirmektedir. Bu iki ekonominin yönetimi sadece üretici değil tüketici enflasyonunda da son 15-20 yılın en yüksek seviyelerine geçtiğimiz aylarda ulaştıklarını açıkladı.
Bu sonuçların ışığından yola çıktığımızda Türkiye’deki enflasyonun düşmek bir yana üretici enflasyonu da dikkate alarak tüketici enflasyonun 2022 yılının ikinci yarısına kadar daha da yukarı seviyelere ulaşacağı düşünülmektedir. Bu arada, Türkiye’nin üretici enflasyonu ile tüketici enflasyonu arasındaki 20 puan farkın artık kapanması gerektiği de vurgulanmaktadır. Son 4 aydan beri yüzde 19 civarında gezen tüketici enflasyonun üretici enflasyonuna yaklaşmak bir yana hala yerinde sayması da dikkat çekmektedir.
***
Enflasyon rakamları emekli, memur, işçi gibi ücretli çalışanlar için önemlidir çünkü yıllık ücret artışları, resmi enflasyon rakamlarına göre belirlenmektedir. Eğer enflasyon olur da gerçek oranın altında ilan edilir ve ücret artışlarının skalası da buna göre belirlenirse bu ücretli çalışanların alım gücü gerçek rakamlar nezdinde düşer ve birdenbire fakirleşirler. Bunun yanında, tükettikleri mal ve hizmetler resmi enflasyonun üzerinde artarsa daha da düşük bir alım gücü ile karşılaştıkları için daha da fakirleşirler.
***
Türkiye’nin iki temel sorunu vardır: Ara mal ithalatına bağımlı olarak dövize bağlı üretim ve kurumsallaşamamak. Bu sorunlardan bir tanesi açıkça göze batmaktadır. 1 ABD dolarının değeri TL’nin 10 katı sınırına son birkaç ay içinde çok hızla dayanmıştır. Bu durum bir süre sonra sanayi üretiminde ciddi sorunlar yaratacaktır.
Dış ticaret hadleri incelendiğinde 2021 yılı ihracatının artışının arkasında yatan temel sebebin Türkiye’nin ihraç malları daha ucuza satılarak daha fazla mal-hizmet ihracatı yapma sürecine girilmiş olduğu yönünde sonuçlar çıktığı görülmektedir. Eğer hal böyleyse ve bu şekilde giderse sanayici, kâr oranlarının düşmesi ile sonraki dönemlerde yatırımlarını daha yüksek borçlanma ile gerçekleştirecek anlamına gelebilir. Kurumsallaşamama sorunu da eğitim sisteminden veri paylaşımına kadar birçok alanda soru işaretlerine neden olmaktadır.
***
Bu arada, enflasyon ve işsizlik sorunlarının yanında bütçe açığı da yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştır. Merkezi yönetim bütçe açığı ekim ayında 17 milyar TL’lik açık verdi. Faiz dışı bütçe açığı da 3 milyar TL’lik açık verdi ki bunun anlamı vergilerimizin önemli bir bölümü faiz harcamalarına gitmektedir çünkü kamu, geçmişte yüksek meblağ ve faiz oranlarında borçlanmıştır. 2019 yılından beri daha da fazla borçlandığı dikkate alındığında 2022 yılı ve sonrasında bütçe açığı daha yüksek seviyelere ve faiz harcamaları da daha büyük meblağlara ulaşacaktır. Bu yılın aralık ayında eğer bazı ödemeler önümüzdeki yıllara ertelenmezse ilk 10 ay içinde 80 milyar TL’ye yaklaşmış olan bütçe açığı, patlama yaparak 2021 yılını 200 milyar TL’nin üzerinden bütçe açığı ile kapatabilir.