01 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gerçeklerden korkmak

Şahin Mengü

Şahin Mengü

Eski Yazar

A+ A-

Doğal bile olsa her ölüm acıdır. Hele bir insanın hangi nedenle olursa olsun kahpe bir saldırıyla can vermesi daha da acıdır. Bu nedenle sekiz yıl evvel Hrant Dink’in böyle bir kahpe saldırıyla öldürülmesi de çok acıdır.

İnsan olan herkes için acıdır.

Ama bundan daha acısı, bu  insanlık ayıbının birileri tarafından, özellikle Sevr beklentisi içinde olanlar tarafından, bir anma günü olmaktan çıkartılıp, onun aziz hatırasını istismar ederek bir emperyalist yalanı destekleme eylemi haline getirilmesidir.

Böyle kahpe kurşunla öldürülüp de gerçek katilleri bugüne kadar bulunamayan daha onlarca Türk aydını, ASALA kurbanı diplomatlarımız  vardı, aynen Hrant Dink gibi...

Hrant Dink’i anma yürüyüşünde en önde “Yüzleşin, Hrant’la, soykırımla” pankartı vardı.

Bu pankartın hemen arkasında, pankartı tutarak en önde yürüyenler arasında CHP Genel Başkan Yardımcıları Şafak Pavey,  Sezgin Tanrıkulu ve bazı CHP milletvekilleri vardı.

CHP parti programını bilmeyen insanlar tarafından bu doğal, hatta doğru karşılanabilinir.

Ancak CHP üyeleri, partiye kayıt olurken, kabul anlamına gelen “Parti tüzük ve programını okudum” diyerek imza atarlar.

Bütün parti üyeleri ve özellikle parti yöneticileri, parti tüzük ve programına uygun davranmak zorundadırlar.

Kurultayda kabul edilmiş olan parti programı, değişinceye kadar tüm parti üyelerini bağlar, her partili buna uymak zorundadır.

Hiçbir partili bu programda yazan şeyleri yok kabul ederek bildiği gibi davranamaz, hele parti yöneticisi olanlar bunu hiç yapamazlar.

İŞTE PROGRAMDA YAZANLAR

CHP’nin parti programında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önceki dönemde cereyan ettiği iddia edilen sözde Ermeni soykırımı için aynen: “Ermenistan’la ilişkilerin geliştirilmesi, bu ülkenin işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmesi, dünyadaki Ermeni örgütleri vasıtasıyla Türkiye’ye karşı uluslararası hukuka aykırı biçimde soykırım iddiasıyla girişimlerde bulunmaktan vazgeçmesi ve Ermeni devletinin resmi belgelerinde Türkiye’ye ait bazı topraklarda Ermenistan’ın emelleri olduğu izlenimi veren ifade ve sembollerin çıkartılması koşullarına bağlıdır.

CHP, Ermeni soykırımı iddiası ile ülkemizin haksız önyargılarla suçlanmasına karşı bugüne kadar partimiz öncülüğünde sürdürülen kararlı duruşa sahip çıkmaya devam edecektir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önceki dönemde gerçekleştiği iddia edilen Ermeni soykırımı konusunda ülkemizi suçlayıcı keyfi kararlar alınmaktadır. CHP, 1948’de BM Genel Kururlu’nda oybirliği ile kabul edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi tarafından yapılan açık tanım çerçevesinde, konunun bağımsız tarihçiler tarafından Türkiye, Ermenistan ve Rusya dahil ilgili tüm ülke arşivlerine erişim olanakları kendilerine tanınarak, iddiaların gerçekçi ve doğru zeminde, önyargılara kapılmadan incelenmesi gerektiği görüşündedir” diye yazıyor.

PROGRAMA UYMAK ZORUNLUDUR

CHP yöneticisi sıfatını taşıyanlar bu görüşe karşıysalar ve yürekleri, bilgileri yetiyorsa bir program kurultayı isterler, bu konuları tartışırlar. Ancak  Kurultay görüş değiştirinceye kadar da bu programa uymak zorundadırlar.

Bir şeyin altını çizmekte fayda var, bu sözde Ermeni soykırımının arkasına sığınıp Türkiye Cumhuriyetine küfür edenler,  ya bölücü ya da numaralı Cumhuriyetçilerdir.

Bir noktayı bazı bölücülere anımsatmakta yarar var. Emperyalistler kendi çıkarları uğruna geçmişte, Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan bir devlet vaat ettikleri  Ermenileri, işleri bittiği zaman  nasıl kaderleriyle baş başa bırakıp çekip gittilerse,  aynısını da sizlere yapacaklar.

Kuyruğu koptuğu zaman, dananın kimin elinde kaldığını hep beraber göreceğiz.

Dün Ermenilerin geldiği bu oyuna bugün siz gelmeyin.

Ermeni soykırımı ile yüzleş pankartını taşıyanların, 1919’da Ermenistan Başbakan’ı olan Kaçaznuni’nin, “Karşılıklı kırımlar oldu. Müslüman nüfusu katlettik” diyen raporunu okuyunca yüzleri kızarır mı, bilmiyorum?

Hadi gelin gerçeklerden korkmadan, neyle yüzleşmek istiyorsanız  yüzleşelim, ama ölmüş insanların aziz hatıralarını incitmeden...