29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Gezi için çevir’ platformu -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Ülker İnce, Mainz Gutenberg Üniversitesi’ne bağlı Germersheim Çeviribilim Okulu’nda atölye çalışması yapmak üzere mayıs ayında Almanya’ya gitmişti. Orada öğretim üyeliği yapan, Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim Bölümü’nden öğrencileri var. Doktoralarını “Summa cum laude” (en üstün derece, iftihar diploması) derecesiyle verdiler. Bizim övünç kaynaklarımızdır.

Germersheim Çeviribilim Okulu hakkında on yıl kadar önce birkaç yazı yazmıştım. Bunlardan biri de “Avrupa Birliği ve Çeviri Sorunu” (Hürriyet, 23.10.2004) idi.

Germersheim Çeviribilim Okulu’na özel ilgi duyuyordum, çünkü İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra Fransız-Alman dostluğunu canlandırmak için bir kışla binasında özel olarak kurulmuştu. Amaç, iyi ve kültürlü çevirmenler yetiştirmek ve karşılıklı duygu ve düşüncelerin doğru geçişmesini sağlamaktı. Okulu birkaç kez ziyaret etmiş, öğrencilerle ve hocalarla tanışmış, konuşma bile yapmıştım.

Ülker, Almanya’dan çok mutlu döndü ve “Bizim Çocuklar”ın çok iyi işler yaptığını, canavar gibi öğrenciler yetiştirdiklerini söylemşti. Derken Gezi direnişi başladı ve bizim çocuklardan aşağıdaki ileti geldi. İftihar ettik. Okuyalım:

Çeviri eylemi

[“Gezi için çevir”, Gezi Parkı’nda başlayarak tüm Türkiye’ye yayılan direnişle ilgili bilgi akışına katkı sağlamak üzere oluşan bağımsız bir çeviri platformu. Direnişin hızla büyümesiyle birlikte hem yurtiçinde hem yurtdışında aktarılması gereken bilgilerin hacmi de arttı. İşi kültürler ve diller arasında elçilik yapmak olan biz çevirmenler, bu konuda görev almanın toplumsal sorumluluğumuzun bir parçası olduğu inancındayız. Platformumuzda Türkçeden yabancı dillere ve yabancı dillerden Türkçeye çeviri yapan 100’e yakın gönüllü çalışıyor, çeviri yaptığımız dillerin sayısı giderek artıyor.

***

Çeviri hareketimiz, tıpkı Taksim Direnişi gibi, az sayıda kişinin girişimiyle başladı, ülkenin ve dünyanın dört bir yanından çeviri öğrencilerinin, öğretim elemanlarının, deneyimli ve amatör çevirmen ve editörlerin katılmasıyla beklenmedik bir hızla büyüdü. Çeviri platformumuz da Taksim Dayanışması gibi gençlerin gücünden ve yeteneklerinden beslenen, farklı inançlardan, milletlerden, etnik kökenlerden ve yönelimlerden insanların bir araya geldiği bir oluşum. Ortak paydamız, demokratik değerlere saygımız, ayrımcılığa ve baskıya karşı tavrımız, özgürlükçü, barışçıl ve kardeşlik içinde yaşayabileceğimiz bir dünya istiyor olmamız. Hızla büyüyen çeviri hareketimiz kapsamlı bir organizasyon gerektiriyor; çok sayıda metni, güncelliğini yitirmeden kısa sürede çevirmek ve düzeltebilmek için yüksek bir hız ve yoğunlukla çalışırken çeviri sürecinin her aşamasında büyük bir titizlik gösteriyoruz. Çevrilecek metinlerin seçiminde öncelikle kaynakların güvenilir olmasına dikkat ediyoruz. Direnişin yurtdışında doğru anlatılmasını sağlayabilecek bilgilendirici metinlere, farklı meslek gruplarının ve toplumsal kesimlerin resmi açıklamalarına öncelik veriyoruz. Bunun yanı sıra, direnişin toplumun her alanına nasıl yansıdığını gösteren popüler kültür haberleri, video alt yazıları ve şarkı sözleri de çevirdiğimiz metinler arasında yer alıyor. Yabancı dillerden Türkçeye çevirdiğimiz metinleri, direnişin yurtdışında nasıl algılandığını izleyebilmek, oradaki basının nabzını tutabilmek için çeviriyoruz. Çok sayıda yerli ve yabancı yayın organının dikkatini çeken blogumuzun bağımsız, ilkeli, titiz ve hızlı çalışmamız sayesinde direnişle ilgilenen yerli yabancı herkes için iyi bir kaynak niteliği taşımasını umuyor, çorbada tuzumuzun olmasından büyük mutluluk duyuyoruz.

***

Çeviri hareketimize katılmak isteyenler [email protected] adresine başvurabilirler.

http://geziicincevir.tumblr.com/]

Çeviri ve çeviri ahlakı

Çeviri işi bir ahlak işidir. Ahlak sahibi ve dürüst insanlar yapmalıdır bu işi. Geçen hafta CNN International’ı falan izlerken çevirmenliğin ve haberciliğin ne tür bir iş, hatta kutsal bir iş olduğuna bir kez daha tanık oldum.

Çevirmen ya da muhabir namus ehli olmazsa savaş çıkartabilir. Örneğin, “Şef” sıfatlı Christiane Amanpour, Türkiye Başbakanı Mr. Erdoğan’ın büyük hukuk reformu yaptığını söylüyordu. Ama bunu derken, “hukuk reformu” dediği şeyin aslında İslamcı rejim için yapıldığından, ülkede ne korkunç hukuksuzlukların yaşandığından haberi var mıydı? Haberi yoksa neden yok, bilmediği bir konuda kamuoyuna neden yanlış bilgi veriyor?

HHH

Bir zamanlar bir çevirmenimiz, Nazizmin en büyük düşmanı, Hitler’in adını duydukça çıldırdığı, Fransa Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Alexis Saint-Léger Léger’yi “suivre” fiilini yanlış çevirdiği için Nazi yandaşı yapmıştı. Alexis Saint-Léger Léger’nin şair adı Saint-John Perse idi ve 1960 yılında Nobel Ödülü almıştı. (Özdemir İnce, Mevsimsiz Yazılar, Doğan Kitap, s.151)

HHH

NOTA BENE 1: Germersheim Çeviribilim Okulu’nda Türkçe çeviri “master” programı var. Bilgi ve ilginize.

NOTA BENE 2: Değerli okurlar! İstanbul’dan uzaktayım. Cumartesi 20.30’dan bu yana sözcükleri bir araya getirip cümle kuramıyorum. Ama zorbaların yazdığı bu alçaklık tarihine ben de tanık oluyorum. Halkın üzerine sefere kalmış gafiller. Ülkemiz buradadır! Biz buradayız! Hiçbir yere gidemeyeceksin ey Zorba!

NOTA BENE 3: Nota Bene 2’yi üç saatte yazdım!