“Gılman” dernekleri ve Ayşe Arman’a çağrı -(TAMAMI)
Şimdi size tuhaf gelecek ne oluyor diye... Ama ne demek istediğimi yazıyı okuyunca anlayacaksınız. Şöyle hafızanızı bir yoklayın. Bir süre önce bir futbol hakemi “eşcinsel” diye federasyon tarafından görevini yapması yasaklanmıştı. Açıkça hakemlikten atılmıştı. Futboldan gelenlere sorarsanız belki kamuoyu önünde açıkça fikirlerini söylemekten çekinirler. Ama hepsi yapılanı doğru bulduklarını size söyleyeceklerdir.
Ben işin başka yönündeyim. Onların dernekleri ile medyamızın yukarıdan “parmaklanan” bir bölümü ortalığı yıktılar. Vay efendim, bu ayırımcılıkmış, eşcinsel olması hakemlik yapmasına nasıl engel olurmuş falan filan. Bu konuda her zaman takdir ettiğim, yazılarını çoğuna katılmasam da büyük bir zevkle okuduğum Ayşe Arman ön safa geçti. En az 3 kez ropörtaj ve haberini okuduğumu hatırlıyorum.
Şimdiii, bu 12 maçlık cezanın ağırlaştırıcı sebebi hakem Halis Özkahya’ya “eşcinsel” demesi ve işareti yapması olarak gösterilmedi mi? Yani eşcinsellik ağır hakaret olarak kabul ediliyor, öyleyse neredenisiniz “eşcinsel hakları savunucuları ve Sayın Ayşe Arman...” Görüşlerinizi dumak ve okumak istiyorum. Yoksa henüz büyükleriniz tarafından “dürtülmediniz mi?” Ya da Fenerbahçe’yi parça parça etmek olan resmi politikaya sizler de mi katıldınız?
Yazarın notu: Eger tanımlama konusunda hata yapmışsam özür dilerim. Ama Huriler-Gılmanlar ayırımındaki kavramı bu şekilde anladım, sizlerin de öyle değerlendirmenizi rica ederim. Ayrıca bu konuların uzmanı yazarımız Eren Erdem’in de görüşünü aldım.
Meireles’in davası olmaz!
Başlıktaki söz aslında Türk erkekleri arasında başa türlü söylenir ama buraya öyle yazmamız yakışık almaz. Konu gündeme gelince saçı, başı, küpesi, davranışı konusundaki eleştirilere Meireles onların varlığını kabul ettiğini, arkadaşları arasında gay’lar de bulunduğunu söyledi, yalnızca “ ben gayim” demediği kaldı. Onu geçelim, duruma bakalım. Tükürdü, tükürmedi meselesi bir yanadır. Durum açıkça Galatasaraylı Engin’e verilen ve bana göre az olan 12 maçlık cezanın rövanşının alınmasıdır. Gerisi lafı güzaf. Kafa aynen 12 eylül kafası. Bir sağdan, bir soldan sallandırın tamam öyle mi? Bir de yaşları genç olacak. Yaşın genç olması kafaların çağdaş olması anlamına gelmiyor, yani yıllarca önce söylendiği gibi “Akıl yaşta değil baştadır.!”
Özkahya ve kötü niyetli hakemler
Siz hiç alt liglerde oynadınız mı? Bu satırların yazarının yıllar önce ikinci ve üçüncü liglerde geçirdiği 5 yılı var. İşte onlarda halen oynayanlar ve yönetenler ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. Bazı hakemler var, yürekleri mangal gibi. Erzincan deplasmanında davranışını hiç unutmadığım ama adını bir türlü hatırlayamadığım hakem ağabeyi saygıyla anıyorum. “ Sen gol attın da vermedim mi karaoğlan” dedi. Maçın son dakikasında frikiği atmamı bekledi, beraberlik golünü verdi, santra bile yaptırmadı. Daha önce söylediğim sözler nedeniye utandığımdan yanına gidemedim, başımı eğip sahadan kaçtım.
O ve onlar gibilerine kucak dolusu teşekkürler ve saygılar. Ama bir de bunun tersi olan kötü niyetliler var. Şehir mühim değil, deplasmandayız, bizi kıpırdatmıyor. Bir de uzaklardan kalemize doğru doldurulan topa penaltı vermez mi? Yemin ediyorum ceza alanımız içinde kimse yok. “Şaka mı bu hocam ayıp ama...” dedim. Yanıtı “Çabuk git yanımdan, adamlar gol atamıyor, eğer kazanmazlarsa ne siz ne de ben sahadan çıkamayız” oldu. Sonra o hakem maç ayarlamaktan yakalanıp, Üsküdar’daki cezevine girdi. Ben o zaman Hürriyet’teydim. Gece yarısı içeri atılırken fotoğrafını çekmek Can Tanrıyar ile ikimize nasip oldu.
Yıllar geçti, hakemliğimiz çok şükür bayağı düzeldi. Ama bazıları için her şey yıllar öncesi ile aynı. Bugün yazmak ancak mümkün oldu, herkes iyi yönetti falan diyor. Galatasaray-Fenerbahçe maçında Halis Özkahya’yı seyrederken dejavü oldum. Galatasaray Liseli arkadaşlarımdan öğrendiğime göre “ü” ile yazılması gerekiyor ve “aynı şeyi tekrar yaşamış gibi olmak” anlamını taşıyor. Özkahya daha önce Meireles’in yediği 4 veya 5 tekmeyi es geçip, hiç yoktan ilk sarı kartı vedi. Yani kışkırtarak art niyetle kırmızı kart tuzağına düşürdü. Zaten raporu ve istenen-verilen ceza bunun kanıtıdır.
Haaa, işin başka yanı, bunca parayı ben almıyorum Meireles efendi, düşmeyeceksin tuzağa. Halis Özkahya’ya gelince, raporuna yazarsın, bağlı olduğun güçlerce haklı olduğun palavraları ile korunursun. Ama yaptığını vicdanına nasıl anlatacaksın. Sen haysiyetli bir hakem olmayı bir zahmet Adnan Türkkan ağabeyine sor. Evet, eski hakem avukat Adnan Türkkan. Onunla bir konuşup günah çıkar, umarım bizim gibi Quasimodo’lar da vicdanını temizlemek için sana yardım elini uzatır.
Aykut Kocaman F.bahçe’nin çocuğu
Herkes tartışıyor, vay efendim kaç kere gitmiş de geri gelmiş. Böyle şey olur muymuş. İnsan bir kere istifa edermiş, miş, miş... Bakınız, Aykut Kocaman Fenerbahçe’nin çocuğu. Fenerbahçe istediği zaman hiç başka şansı yok. Belki tribündeki taraftarlar da yenilginin kızgınlığı ile istifa diye bağırdılar. Ama çoğunun gerçek düşüncesinin bu olmadığına inanıyorum.
Şunu anlamak lazım, bazıları şimdiden hazırlamışlar bile. Lucescu, Daum ve başka isimler. Aykut durduğu sürece çakamayacaklar. Üstelik parası da hiç kuşkunuz olmasın Aykut Kocaman’ın 5-10 katı olacak. İşte bu büyük gelirden pay kapmak “Aziz Yıldırım gitsin, Aykut Kocaman istifa” kışkırtmalarının arkasındakileri kudurtuyor. Bazı programlara bakın, çaktırmamaya çalışıyorlar ama neredeyse ağızlarından salyalar akacak.
Dürüst vicdanlılara Mevlana’dan bir dizeyi hatırlatayım,
“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,ister kafir,
ister mecusi,ister puta tapan ol yine gel,
bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel... “