24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Girişimci devlete devam

Hakan Topkurulu

Hakan Topkurulu

Gazete Yazarı

A+ A-

7 Eylül Pazartesi günü Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Sn. Zafer Sönmez’i Türkiye Sigorta A.Ş. kuruluşu dolaysıyla whatsaptan kutladığımda aldığım yanıt bu oldu.

"GİRİŞİMCİ DEVLETE DEVAM."

Pazartesi günü Cumhurbaşkanı, Hazine ve Maliye Bakanı’nın yaptığı konuşmalar ile Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulan Türkiye Sigorta A.Ş.’nin tanıtımı yapıldı. Yeni bir şirket olmasına rağmen, aslında var olan üç kamu bankasına ait elementer ve hayat ve bireysel emeklilik şirketlerinin tek şirkette toplanmasından başka bir şey değildi.

Görüntü çok basit, ancak içerik o kadar basit değil.

BAŞAK SİGORTA'DAN BUGÜNE

Türkiye 1980 yılından bu yana başlayan neoliberalizm dalgasında tüm KİT’lerinin içinde kamu bankalarına ait dev sigorta şirketlerini de özelleştirdi. Bunlar arasında, bence en ilginci 2006 yılında Ak Parti iktidarında “babalar gibi satarım” furyasında Ziraat Bankası'na ait Başak Sigorta ve Başak Emeklilik şirketlerinin Fransızlara satılmasıdır.

Neden mi ilginç; çünkü bu kez yine Ak Parti iktidarında, 2020 yılında, uluslararası marka yapacağız iddiası ile daha önce özelleştirilen kamu sigorta şirketlerinin yerine, şimdiden Türkiye lideri, verilen önem ve söylenenlerden piyasa payının ciddi oranda artacağı kesin olan yeni bir sigorta şirketi kuruluyor.

Türkiye’nin yeni rotasını çok net belirlemesi açısından bence kritik önemde.

Türkiye, PKK’yı hendeklere gömdüğünde, Suriye’nin kuzeyinde ABD tarafından oluşturulmaya çalışılan kukla Kürdistan devleti için koridorun önünü kesen ataklar yapıldığında, Türkiye’nin artık geri dönüşü olmayan bağımsızlık rotasına girdiğini tespit etmiştik.

Ancak Mustafa Kemal’inde belirttiği gibi askeri başarılar ekonomik bağımsızlık ile perçinlenmeden gerçek bağımsızlık hayaldir.

İşte Türkiye artık bu rotaya giriyor.

YATIRIMLARA KANALİZE EDİLECEK

Sigortacılık sektörü 1980 yılından sonra yavaş yavaş yabancıların eline geçmeye başladı. Alman, Fransız, İsviçre gibi batılı ülkelerin şirketleri yerli sigorta şirketlerini alarak Türkiye’de hakim hale geldiler.

Sigorta sektörünün en önemli özelliği, müthiş bir fonun tepesinde oturmasıdır. Bu fon şimdiye kadar doğal olarak, ağırlıklı olarak yabancı şirketlerin kontrolü altında idi. Sektörden elde edilen karın büyük bölümü de yabancı şirketler aracılığı ile yurt dışına transfer ediliyordu.

30 Haziran 2020 tarihi itibarıyla TSB (Türkiye Sigortalar Birliği) verilerine göre, sigorta şirketlerinin elindeki nakit kaynak (Bankalarda ve çeşitli finansal varlıklarda tutulan paralar) 86 milyar TL. Toplam cari varlıklar ise 159 milyar TL.

Oluşacak sinerji, bu kaynağın önemli kısmının yabancı sigorta şirketlerinden, Türkiye Sigorta A.Ş. eline geçmesi sonucunu doğuracaktır.

Artık Türkiye Sigorta A.Ş. tarafından kontrol edilecek bu fonlar, kamu bankaları aracılığı ile, Sn. Cumhurbaşkanı’nın da ifade ettiği gibi reel sektöre ve yeni kamu yatırımlarına kanalize edilecektir.