Gırnatacılar
Klarnetten söz açınca akla çingeneler gelir ki bu ifade asla aşağılamak için değildir. Zira Romanlar bu konudan epey muzdarip çocuklarının ismini bu yüzden Onur koyarlar. Onlarda eksik olduğundan değil, meydan okumalarından…
Marquez’e göre ölümsüzdür onlar. Gırnatacılar daha çok öyle. 5 yaşında başlarlar öttürmeye, bazıları hurdacılık yapar, eğersiz biner ata.
Ama gırnatacılar başkadır, onlar neşenin de hüznünde yaratıcısıdır bir yerde. Sokak onlarla taşar başka dünyalara.
Dere boyunda klarnet dinlemeye gitmişliğim geliyor babamla. Kandıralı’dan geçen bir hastalık.
Gırnatayı en iyi çalanlardan biri Mustafa Kandıralı. Bildiğim kadarıyla en son Serkan Çağrı ve Yıldız Asyalı’nın da olduğu bir konserde çalıyor.
“Mustafa Kandıralı Yeniden”
Bir dönem bayram sabahlarının vazgeçilmezi miymiş Kandıralı ve arkadaşları.
Mustafa Kandıralı İzmit Kandıra’dan. İzmit dediğime bakmayın Kandıra İzmit’in kasvetinden sıyrıldığınız ilk yerdir belki de.
Ve biliyorum akla önce o fıkra gelir “Kandıralı sen de yürü”
Dönelim Mustafa Kandıralı’ya.
On üç yaşında İstanbul’a kaçan bir çocuğun tragedyası desem ya da “Ağır Roman” filmine bağlasam çok dramatik olurdu.
Ama Türkiye’nin kıyısından bir yerden çıkıp Safiye Ayla ile, Müzeyyen Senar’la ve yabancı sanatçılardan Louis Louis Armstrong ile çalan kaç alaylı müzisyen vardır?
EMPERYALİZM VE BAHRİYE ÇİFTETELLİSİ
Soner Polat Amiralimiz “Emperyalist çeteler ile teröristlerin çiftetelli oynadığı bu iğrençliğe karşı Türk halkı bir yumruk gibi kenetlenecek, devletine ve ordusuna sahip çıkacaktır. Türk’ün tarih yazan yönünü kısa süre sonra bütün dünya görecektir.” diye yazmıştı 20 Ocak 2018’de yazdığı “Dost, düşman ve tarafsız” başlıklı yazısında.
Emperyalistlerin çiftetellisine karşı bizim de Bahriye Çiftetellimiz var elbette. Peki en güzel kim icra ediyor Bahriye Çiftetellisini? Elbette Mustafa Kandıralı.
Bir Roman çocuğu Kandıralı’yı 2020’de yaşlılık sebebiyle kaybettik. Ama sanki Marquez’in romanında olduğu gibi dişleri yenilenmiş, gençleşmiş bir halde geri dönecek gibi.
Gökyüzünde bir ağır roman havası…
YARIMDÜNYA HASAN
Bir başka isim Hasan Yarımdünya. Esas soyadı Gırnatacı. Tahmin edilebileceği gibi Şarköylü. 10 yaşında düğünlerde çalmaya başlıyor. Gırnatacılık baba mesleği ama Yarımdünya önce kemanla başlamış müzisyenliğe pardon çalgıcılığa.
Üç kuşak bir arada sahneye çıkan ender sanatçılardan.
Beyaz takım elbisesiyle temizliği ve hayatın ne kadar renkli olduğunu gösterir belki de bilmeden.
“Florika’nın Rüyası” başka bir şeydir ama, kabul etmek gerek.
Gırnatacılar…
Ölümsüzlüğü göstermişlerdir. Dahası sanatın hiç de elit işi olmadığını, sokaktan, sözüm ona “kenar mahalle”den gelen insanların uluslararası bir üne kavuşan sanatçılar olabileceğini ispatlamışlardır.
Hepsine saygıyla…