06 Ocak 2025 Pazartesi
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Göllü, ben ve kobralar

Onur Belge

Onur Belge

Eski Yazar

A+ A-

Eline sağlık Cengiz Ağabey, 56 yılını “Okul Bahçesinden Olimpiyat’a” diye ne kadar da güzel kitaplaştırmışsın. Evet, Cengiz Göllü voleybolumuzun efsanesidir. Kendisi ile uzun yıllara dayalı bir geçmişimiz vardır. Şimdilerdeki gibi vur, kır, parçala değildi spor. Ve biz spor yazarları bisikletten, voleybola, futboldan, güreşe her dalı yazmaya, fotoğraflamaya, haber yapmaya giderdik. Özellikle de Cengiz Göllü’nün başında olduğu voleybolumuzun melekleri, Avrupalı rakiplerine karşı üstünlüğe başladıklarından, onlarla birlikte maçlara gitmeye bayılırdık.

Kadınların kafasını kızdırırsanız, başınıza gelmedik iş kalmaz. İnanın işinde Cengiz Göllü kadar ciddi, hatta zaman zaman asık suratlı bile diyebileceğiniz az insan vardı. Ama bu maskeyi sevecen ve bağışlayıcı kalbini kamufle etmek için kullanırdı. Şimdilerde onlara Melekler diyoruz. Ancak o zamanlar, onlar kendilerine “Kobralar” derlerdi. Bizim de başımıza bir Bulgaristan seyahatinde geldi gelenler.

Eee, onlar sporcu, akşam erken yatmalılar. Cengiz ağabey sızlanmalarına aldırmadan, “hadi bakalım, odalarınıza” diye gönderdi. Biz de yöneticiler faslından Bulgar yetkililerinin düzenlediği gece yemek ve eğlence programına gittik. İkişerli oda durumu dolayısıyla ben ve Cengiz Göllü aynı odada kalıyoruz. Violet, Yurdagül, Arzu’lar, Selcan, Hülya’yı hatırlıyorum. Gecenin bir saatinde geldik, ışıkları bile yakmadan yataklarımıza girdik, gözlerimizden uyku akıyor.

Aman hey, o koku da ne. Bulgar yetkililer, hediye olarak müthiş konsantre olan gülyağı hediye etmişlerdi. Kobralar, gece evde bırakıldıkları için melekten cadıya dönmüşler. Resepsiyona dil döküp bizim odanın anahtarını almışlar. Gülyağlarını yatak örtülerine ve çarşaflara boca etmişler. Durumu kavrayana dek epey vakit geçti. Üzerimize sinen kokuyu çıkarabilmek için beşer dakika arayla duşa girip çıkıyoruz, ne mümkün. Sabahı öyle ettik. Kahvaltıda yüzümüzden bir şey çıkarmak için bakıyorlar ama hiç renk vermedik haaa. Sonrası mı, Cengiz Ağabey nasıl acısını çıkarmış, kitabında okuyun isterseniz.

Not: Fotoğraflar ve bilgiler için emektar voleybol yazarı Enver Bağlarbaşına teşekkürler.

GARO YENİDEN TAKSİM BAŞKANI

Garo Kaptan (Hamamcıoğlu) yapılan kongrede yeniden Taksimspor Kulübü Başkanlığına seçildi. Hayırlı olsun. O da artık rekora doğru gidiyor. Kolay değil, bizim yazın Adalar veteranları arasında düzenlediğimiz turnuvanın da genel kaptanı. 14 yılı devirdi, 3 yıl için daha seçildi. Allah sağlıkla ömür versin, başarıların devamını dilerim. Zira Mustafa Sarıgül’ün büyük katkılarıyla yapılan Taksimspor Süleyman Seba tesislerinde faaliyetlerini sürdürürken, özellikle alt yapıya verdikleri önemli çevre halkının da takdirini topladılar.

Taksimspor Yönetim Kuruluna da şu isimler seçildi: Kirkor Duvarcı, Ohannes Özgür, Dr. Mıgırdiç Gülezyan, Hıraç Keçioğlu, Şahin Erikin, Mircan Çepni, Hakan Nagaşoğlu, Arman Kendirli, Oskiyan Habeş, Can Erikin, Aret Boşnak, Haçadur Haçik. Yedekler: Mıgırdiç Batmaz, Avedis Arzuman, Sinan Murat, Hıraç Cingöz, Arman Hubeseryan.

AHLAK ÖLÇÜSÜ MELO

Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanan maçın üzerinden bugün itibariyle 4 tam gün geçti. Tartıştığımız şeye bak. Bir taraf Melo’yu suçluyor, ahlak düşüklüğünün öne çıktığını söylüyorlar. Son söylemde ben de varım. Başkan düzeyinde ise Galatasaray siz kendi işinize bakın diyor. Sayın Başkanım, siz başkalarına söyleyeceğinize kendi işinize baksanız ya. Çok beyefendi, düzenli, tertipli, temiz kişilikli bir insansınız. Keşke dolmuşa gelmeseydiniz, “Cezasını biz veririz, yaptığı Galatasaray’ın Geleneklerine yakışmadı” falan deseydiniz. Şimdi daha iyi anlıyorum ve üzülerek söylüyorum ki, bizim futboldaki ahlak ölçümüz Melo. Bunu genel ahlaktan ayıramazsınız, öyleyse neyi tartışıyoruz Allah aşkına...

Maçın hakeminin yaptıklarına, Fenerbahçeli oyuncuların futbol tabiriyle “dayak yemelerine” seyirci kalmasına fazla söylenecek bir şey yok. Dayak yeme tabiri benim değil, Kadıköy tarafında By Hüsnü’de bilardo’da hemen her gün birlikte olduğumuz ve de iyi bir Galatasaraylı olan Erol kardeşimindir. Şimdi geliyorum işin anasına.

Delikanlı Melo Chelsea maçında neredeydi. Dili neresine gitti bilemem. Maçın daha ilk çeyreği bitmemişti. Galiba Melo’nun Türkiye’de hakemler tarafından korunduğunu sandığı dakikalardaydı. Hakem bastı sarı kartı. Biraz sonra da yalandan bir yere düşüş yaptı. Hakem şöyle yan gözüyle geri dönüp bir baktı, ödü koptu ikinci sarı karttan atılacak diye. Ve de sahada ondan sonra ne Melo kaldı ne de bir şey. Sayın Türk hakemleri, orada ahlak ölçüsü öyle, burada böyle. Şimdi söyleyin bana bakalım, Melo o karakterle İtalya’da bile neden barınamadı, kendine Avrupa’da kulüp bulamıyor. Masal anlatmayın, çok dinledim ben. Yazık Türk gençliğine gösterilen örneğe, vah, vah, vah...

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları