Gönül huzuruyla oyum Vatan Partisi’ne
Pazar günü oyumuzla Türkiye için son derece önemli bir karar vereceğiz. 13 yıldır iktidarda bulunan AKP Hükümeti, Türkiye’yi çok yönlü bir çıkmaza sürükledi. Toplumda büyük bir ayrışma, kutuplaşma ve gerginlik ortamına girildi. Erdoğan ve partisi Türk halkını “bizden olan-olmayan” olarak böldü. Öncelikle medyanın bir kesimi satın alındı, diğer kesimine de çok yönlü baskılar uygulanarak geniş bir yandaş medya oluşturuldu. Böylece kamuoyunu istenen yönde etkilemeyi başardı.
Türkiye’nin bağımsızlığına, ulusal çıkarlarına, demokrasiye, hukuk devletine, özgür yargıya, laikliğe, düşünce ve basın özgürlüğüne ödünsüz olarak sahip çıkan aydın bilim insanları, yazarlar, gazeteciler, yüksek rütbeli subaylar ve gençler uydurma gerekçelerle; ismine Ergenekon, Balyoz ve Casusluk denen kumpaslarla tutuklandı, Silivri’de hapse atıldı. Yıllar sonra bu yurtseverlerin haksız yere bu insanlık dışı uygulamalarla suçlandığı mahkeme kararlarıyla kanıtlandı. Komşu ülkelerle Türkiye’nin ilişkileri bozuldu, bazılarıyla koptu, Suriye ile savaşın eşiğine gelindi. Türkiye, tarihinin en büyük yolsuzluklarının yaşandığı ve bunların sorgulanamadığı bir ülke oldu. Tüm kamu iktisadi kuruluşları gerçek değerlerinin çok altında satıldı, buna karşın Türkiye’nin dış borçları katlanarak arttı. Gelir dağılımı adaletsizliği zirveye tırmandı. Milli gelirin yüzde 54’ü, nüfusun yüzde 1’inin elinde toplandı.
ABD’nin isteklerine uygun iç ve dış politikaları 13 yıldır uygulayan AKP yönetimi, Türkiye’yi bu son derece çarpık ve sancılı konuma getirdi.
ÇARE, ABD GÜDÜMÜNDEN KURTULMAK
Eldeki veriler ve bulgular açıkça gösteriyor ki, Türkiye’deki askeri darbelerin ve özellikle 1981 faşist Evren darbesiyle hazırlatılan yeni anayasa ve diğer yasaların arkasındaki yönlendirici güç, her zaman ABD ve CIA olmuştur. AKP ve Erdoğan’ın bir anda Türkiye yönetimine getirilişinin ve bu kadar uzun süre iktidarı ellerinde tutmasının arkasında aynı gücün olduğu bilinmelidir.
Yine bilinmelidir ki ABD, elinden geldiği ölçüde Avrupa, Asya, Afrika ülkelerinde kendi çıkarları doğrultusunda politikalar uygulamak istemektedir. Ancak bir çok ülkede buna başarıyla karşı durulmaktadır. Oluşturulmak istenen tek kutuplu dünya düzeni, Çin ve Rusya’nın devreye girmesi ve birçok Güney Amerika ve Asya ülkesinde ABD emperyalizmine karşı oluşan gelişmelerle, dünyada yeni yapılanmalar etkin olmaya başlamıştır.
TARİHİMİZ BİZE IŞIK TUTUYOR
1950’lerden bu yana, kısa süreler dışında, izlenen dış güdümlü politikalar, Türkiye’yi sürekli çıkmazlara götürmüştür. Türkiye’nin hızla çok yönlü kalkınması, gerçek anlamda demokratik, laik bir sosyal hukuk devleti ve refah toplumu olması engellenmiştir.
Türk halkı, Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde, tüm sömürge ülkelerde örnek alınan tam bağımsızlık savaşı ve onu izleyen politikalarına yeniden kararlılık ve özgüvenle sahip çıkmalı ve sıkı sıkıya sarılmalıdır. En ağır koşullarda başarılan ulusal kurtuluş savaşımızın ve 1945’e değin izlenen tam bağımsız politikamızın Türk halkına yeniden ışık tutması mümkündür. Türkiye her türlü güdümlü politikaya son verecek güce ve deneyime sahiptir. Türkiye’nin ivedilikle ulusal çıkar eksenli ve tam bağımsız politikalara dönmesi gerekmektedir. Gerçekte işin özü budur, bunu çok iyi anlamak ve kavramak gerekmektedir.
Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, Atatürk ilkelerine ve tam bağımsız politikaya yeniden sahip çıkılmasıdır. İşte bu politikayı kararlılıkla, özgüvenle ve etkin çalışmalarıyla savunan ve bunu ülke dinamiklerini, gençleri, işçileri ve halkı eylemleriyle aktif konuma getiren hareket, Vatan Partisi şemsiyesi altında bir araya gelmiştir. Bu nedenle oyumu pazar günü gönül rahatlığıyla Vatan Partisi’ne vereceğim. Böyle bir harekete ve partiye, barajı geçse de geçmese de Türkiye’nin ihtiyacı vardır. Bu hareket, CHP’nin de yeniden kuruluş felsefesine ve ilkelerine dönmesinde önemli bir etken olacaktır.