Gorbaçov’un pişmanlığı ve alınması gereken ders!
Bir zamanlar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği diye dev bir ülke vardı. ABD’nin dünyadaki tek korkulu rüyasıydı.
ABD, Sovyetler Birliği’nden korkusundan bugün yaptığını yapamıyor, dünyada istediği gibi at koşturamıyordu.
Bu ülkenin ne kadar sosyalist olduğu elbette tartışılabilirdi ama sadece varlığıyla bile ABD başta olmak üzere tüm emperyalistlerin “yayılmacı” politikalarını engellediği su götürmez bir gerçekti.
***
ABD bilimde, ekonomide, devlet hizmetlerinde, sporda, kültürde, sanatta kısacası her alanda tek rakibi olan SSCB’yi bölmek, yok etmek için önce “din”i, sonra “etnik farklılıkları” kullandı.
Ajanlarıyla; yıllarca SSCB halkını, “Sizde demokrasi yok. Baksanıza hangi milletten olduğunuzu bile söyleyemiyor, dininizi yaşayamıyorsunuz” diyerek kışkırtıp durdu.
***
Kamuoyu bölünmeye hazır hale getirilince de yıllardır Komünist Partisi’nde etkin görevlerde bulunan ama “liberal görüşleriyle” bilinen Mihail Sergeyeviç Gorbaçov ortaya çıktı.
Gorbaçov, 1985-1991 yılları arasında SSCB’nin son lideri oldu.
ABD’nin ve Avrupalı emperyalistlerin güdümüne girdi. Sözüm ona “soğuk savaş”ı bitirmek adına ABD başkanları Ronald Reagan’ın ve George Bush’un her dediğini yaptı!
Perestroika (yeniden yapılanma) ve glastnost (açıklık) adını verdiği reformları hayata geçirdi.
Sosyalist sistemi dağıttı, kapitalizmin önünü açtı.
Sonra da koskoca Sovyetler Birliği un ufak oldu; dağılıp gitti!
***
Böylece ABD başta olmak üzere Batı’nın korkulu rüyası, öldürülmüş oldu. Sadece SSCB halkı değil, milyarlarca insan korunmasız kaldı; Batı kapitalizminin ve emperyalizminin açık hedefi haline geldi!
Sinsi Batı da elbette Gorbaçov’un bu hizmetlerini karşılıksız bırakmadı; 1990 Nobel Barış Ödülünü ona verdi.
***
Gorbaçov, 1991’de siyaset dışı kaldı.
Ondan sonra ülke ülke dolaştı; kapitalizmin ateşli savunucusu olan vakıfların ve lobilerin düzenlediği konferanslarda, “ne kadar iyi bir şey yaptığını” anlatıp durdu.
Glasnostu övdü, Perestroika’yı yere göğe sığdıramadı.
Sosyal Demokrat Parti diye bir parti kurup tekrar siyasete dönmeyi denedi ama kimse yüzüne bile bakmadı!
Bu arada ufacık bir ayrıntı:
İnanamayacağınız kadar zengin oldu!
***
Bu arkadaş iki yıldır ölümle pençeleşiyor. Bu yüzden olsa gerek, İngiliz Sunday Times’a konuşmuş ve SSCB’yi dağıttığı için pişmanlık duyduğunu söylemiş...
Sovyetler’in çöküşünün Washington’da büyük bir sevinçle karşılanmasından duyduğu rahatsızlığı 25 yıl sonra ilk kez dile getirmiş:
“Belli etmemeye çalışsalar da ABD’liler ana jeopolitik rakiplerini etkisiz hale getirme fikrinden memnuniyet duyuyorlardı. Masanın altında keyifle ellerini ovuşturuyorlardı. SSCB dağılınca dünyanın patronu olduklarını düşündüler.”
Sonra da asıl bombasını patlatmış:
“SSCB’nin yeniden kurulmasını çok istiyorum.”
***
Türkiye Cumhuriyeti’ni çökertmek, dağıtmak, bölmek isteyen alçaklar:
Sizin de aklınız, ölüm döşeğinde başınıza gelmesin!
Bu güzel ülkeye yazık etmeyin...
Kendileri durmadan büyürken, güçlerinin yettiği her ülkeyi bölüp parçalayan ve uygun lokmalar haline getirdikten sonra da afiyetle yutan emperyalistlere alet olmayın!
Hayır, “İlle de olacağım. Ben kazanacağım paraya, alacağım yaldızlı barış ödüllerine bakarım” diyorsanız...
Allah belanızı versin!
156+318!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Mücahit Ataman’da:
“Abdullah Bey...
‘Huber Köşkü Kenan Evren’i bile gördü ama sizin kadar halka saygılı, demokrasinin şeffaflık rejimi olduğuna inanan, Allah’tan korkan, kul hakkının hesabını veren bir cumhurbaşkanı daha görmedi! Sizi yürekten tebrik ediyorum’ demeyi çok isterdim ama ne yazık ki bunların tam tersini yaparak tarihe geçtiniz!”
GÜNÜN SORUSU
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, yeni kabinede Milli Eğitim Bakanı oldu... Sorum onu atayan iradeye:
Denizci ve hukukçu olan İsmet Yılmaz ne anlar eğitimden?
Erdoğan Devleti’nin kabinesi!
Yeni Bakanlar Kurulu açıklandı...
Başbakan Binali Yıldırım: Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki İDO Genel Müdürü...
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu: Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki İSKİ Genel Müdürü...
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın propaganda başkanı...
Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik: Erdoğan’ın eski Başdanışmanı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: Erdoğan’ın arkadaşı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak: Erdoğan’ın damadı.
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç: Erdoğan’ın eski Özel Kalem Müdür Yardımcısı.
İçişleri Bakanı Efkan Ala: Erdoğan’ın eski Müsteşarı.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi: Erdoğan’ın aile dostu, tatil arkadaşı...
Maliye Bakanı Naci Ağbal: Erdoğan’ın eski Başdanışmanı.
***
Bu kabine, Erdoğan Devleti’nin ilanıdır! “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti” demek, Erdoğan’a haksızlık olur...
SIR!
Yeni hükümette liste dışı kalanlar kırgın ama hiçbiri ağzını açamıyor!
“Reis”in iradesine meydan okumak ha... Nerede bu morkolozlarda o cesaret?
Ne varsa yine kadınlarda var!
Can Dündar’a sıkılan kurşunda nasıl karısı siper olduysa, dün de kabine dışı kalan AKP’nin eski Bakanı ve MKYK üyesi Hayatı Yazıcı’nın eşi Selma Yazıcı öne atıldı ve sosyal medya hesabından “Bazılarının vazgeçilmezliğinin sırrı ne?” diye sitem etti!
Selma Hanım elbette bu “sır”rı hepimizden iyi biliyordur.
Açıklasa da biz de öğrensek!
GÜNÜN İSYANI
AKP il örgütleri, şu anda harıl harıl duvarlarındaki Ahmet Davutoğlu’nun devasa fotoğraflarını yırtmakla meşgulmüş... Hatta memleketi Konya’daki AKP İl Örgütü bile... İsyanım kendilerine:
“Vefa”, sizin yüzünüzden boza ve semt ismi olmaktan bile çıkacak!