Göreceksiniz neler olacak...
Bu ülkede güzel şeylerden, iyi şeylerden, büyük işlerden mi söz etmek istiyorsunuz?
Doksan yıl önce diye başlayacaksınız söze.
Doksan yıl önce yazı devrimi gerçekleşti, ulusumuz yeni bir alfabeye kavuştu. Bu devrim alfabe değişikliği diye anlatılırsa da, halkın yüzde altısı için alfabe değişikliği sayılır, ancak geri kalan yüzde doksan dört için yeni bir alfabeye kavuşmadır. Şunu söylemek yanlış olmaz: 1 Kasım 1928 tarihli yasa alfabesiz bir toplumu alfabeye kavuşturmuştur. Bu böyle anlatılmalı. Bin yılda bir yapılabilecek böyle bir devrim, bu gün inanılacak gibi değil ya, bu topraklarda gerçekleşti.
Güzel şeylerden söz edecekseniz doksan yıl önce diye başlayacaksınız söze...
Doksan yıl önce yapıldı yazı devrimi.
Doksan beş yıl önce Cumhuriyet kuruldu.
Doksan altı yıl önce saltanat kaldırıldı.
Doksan dört yıl önce şeri mahkemeler kaldırıldı.
Doksan dört yıl önce öğretim birleştirildi.
Doksan üç yıl önce tekke ve zaviyeler kapatıldı.
Doksan iki yıl önce medreseler kapatıldı...
Sonra geçin seksen yıl öncesine...
Doksan ya da seksen bilmem kaç yıl önce bunlar yapılmasaydı, bu ulusun uzun tarihinde tek bir devrimden söz edilemezdi. Böylece biz tarihinde devrimi tanımamış bir millet olarak kalırdık.
Bunu önce CHP’liler anlamalı. Hatırlamalı... Anmalı... Korkmamalı... Anlatmalı. Çünkü bu partinin tarihi de doksan bilmem kaç yıl önce bu devrimlerle başlar.
CHP’NİN UNUTTUĞU DEVRİM
Eskiden CHP Belediyelerinde Türkçe ya da dil konularında toplantılar düzenlenirdi. CHP alfabe devrimi gibi büyük bir devrimin 90. yılını sessiz geçiştirdi. Hiçbir etkinliklerini, demeçlerini duymadım. Bu büyük devrimi 90. yılında Vatan Partisi hatırladı. Vatan Partisi Çankaya İlçe Başkanlığının girişimiyle Çayyolu temsilciliğine konuşmacı olarak çağrıldım; dilimin döndüğünce yazı ve dil devrimini anlattım. Bütün ilgilileri, Sayın Feyzullah Öztürk’ü, Mehmet Şenel’i, yeni taşındığım Çayyolu’nun duyarlı ve bilinçli katılımcılarını kutluyorum.
3 Ağustos 1928 tarihli Milliyet’te, Yeni Türk Alfabesinin kabulünden üç ay kadar önce eskiyazıyla yazılmış yazılar arasında yeni yazıyla yazılmış bir anekdot yer alır. Gazi, yeni yazının kabulünden ve nasıl uygulanacağından söz ederken gençlere şunları söyler:
“Büyük Taarruz’a karar verdiğim zaman İsmet Paşa’ya: ‘Göreceksin neler olacak!” demiştim. Şimdi size söylüyorum. Göreceksiniz neler olacak!”
Yazı devrimi Atatürk’ün Büyük Taarruz’la eşleştirdiği bir devrimdir. Sessiz geçiştirilemez. Neye karşıdır bu taarruz? Cehalete karşı. Bir süre önce aramızdan ayrılan Mahmut Makal’ın Bizim Köy’ünü, bir Fransız yazarı, Anadolu’daki “Cehalet diktatörlüğünü” anlatan bir kitap diye tanıtır. “Cehalet diktatörlüğü” sözünü ilkin bu yazıda okumuştum. Bu diktatörlükle savaş yazı devrimi olmadan yapılamazdı. Hâlâ uğraşıyoruz, daha da güçlenen bir diktatörlük cehalet diktatörlüğü...
Atatürk’ün yazı devrimini Büyük Taarruz’la aynı görmesi boşa değildir.
90. yılı böyle sessiz geçiştirmemeliydik.