10 Ocak 2025 Cuma
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Görev halk güçlerinin -(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Osmanlı’nın “hasta adamı” şimdi Ortadoğu’nun “yalnız adamı” haline geliyor.

Basın susmakta, TV kanalları pembe tablolar çizmekte. Ortadoğu’nun en güçlü ordusuna sahip kanla irfanla kurulmuş bu ülke, saygın bir ülke olmaktan çıkmak üzeredir. Ordusu teslim alınmış, kaleleri zaptedilmiştir. Bu gerçeğin hala iktidarı yönetenler tarafından görülmemesi, eşyanın tabiatına aykırıdır.

29 Ekim’de Cumhuriyet’in 89. yılını kutlamaya hazırlanan toplum yasaklarla çevrelenmeye çalışılmaktadır. Bu mudur demokrasiyi getirdiğimiz nokta? Boyun eğmeyen halk ayaktadır, Ankara adeta bir gerçek bayrama ya zulmetten kurtuluşa bir adım atmaktadır. Altı da üstü bir olan vatan topraklarından şüheda fışkırmakta, toplum uyanmaktadır.

Cumhuriyeti kuran kuşakların torunları, vatanı sözde vatan kurtarıcılarından kurtarmak için görevi devir almıştır.

Atatürk gençliği, Atatürk’ün Bursa Nutku’ndaki gibi “Vatanı kurtarmak için içinde bulundukları hal ve koşulları düşünmeyecektir.” Onlar alabora olmuş vatan gemisini kıyıya taşımak için çalışacak, rejim yıkıcılarının önünü keseceklerdir.

Artık düşünme vakti

1923’den bu yana barış ve huzuru dış politikasının ana ilkesi yapan bir ülke ve devlet olmaktan nasıl çıkarıldık? İhanet çemberi nasıl genişledi? Ülkenin parçalanmasına giden yol 10 yıl içinde nasıl bu kadar aşıldı? Bunu düşünmenin vaktidir. Şimdi terör yoluyla ülkenin toprakları pazarlık konusudur. Terörün bir numaralı suçlusu için villalar hazırlanmaktadır.

Cumhurbaşkanı terörün Meclis’teki uzantılarıyla görüş paylaşıyor, Sayın Başbakan İmralı’yla pazarlık yapmakta. Kimin adına?

Terörden 35 bin şehitle çıkmış halk adına mı?

Bunun adı nedir?

Türkiye’nin tek sorunu bu müzakereler mi? Hergün şehitler veriyoruz. Terörle müzakerenin bedeli budur ve vebali de görev alan herkese aittir.

Ekonomik hayat durma noktasındadır. Ardı ardına gelen zamlarla bunalan halkın evleri başın yıkılırken, dümenine bakan yeni bir sınıf yaratılıyor. Altlarında ABD yapımı lüks cipler,başları türbanlı yeni bir sosyete. Tek adamın ağzından çıkan her sözün bir “Ululemr” sayıldığı demokrasi dışı bir yol.

Meclis çaresiz, muhalefet suskunsa görev elbette Parlamento dışında bulunan sağlam halk güçlerine geçiyor. Halk kendi seçtiklerinin, demokrasinin içini boşaltıp iktidarda kalmak uğruna savaş çığlıkları atması karşısında kendi evlatlarını ölümden kurtarmak için başka ne yapacaktır? Mustafa Kemal ne yaptıysa onu, müdaafa-i hukuk ne yaptıysa onu. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda düşmana ne yapıldıysa onu. Atatürk diyordu ki: “Mevzu-u bahis olan vatan topraklarıysa gerisi teferruattır”

Artık yaşadığımız topraklar üzerine yalnızlaştırılmış bir ülke olmaktan çıkıp silkinmemiz gerekiyor. Giderek maceraya doğru sürüklenmek istenilen bir ülkede başka ne yapılabilir. 29 Ekim 2012 tarihi bu nedenle bir başlangıç olacak ve bu ulus kendi kaderini kendisine ihanet edenlerin elinden demokratik direnişle çekip alacaktır?

Ya dünya ne diyor?

Bizi dostluk maskesiyle Cumhuriyet’in çağdaşlığından koparan, stratejik ortaklık kisvesini kullanan emperyalizmdir. Ortadoğu’nun zenginliklerine sahip olmak için Türk askerinin kanını ve canını ortaya koymak, maşa yapmak isteyen o tek dişi kalmış canavar.

Adına ‘globalizm’ denilen iştahı kabaran güç odakları, silah tacirleri bir kez daha Türkiye’yi yalnız bırakıyor ve ateşe sürüyorlar. Suriye’ye çevrilen namluların nedenini başka nasıl açıklayacağız? Bunun adına eskiler; “İzmihlal!” yeni kuşaklar “çöküş” diyorlar. Ezeli sömürgeci siyasetiyle İngiltere sessiz kalacak. Çılgın ve acımasız vahşi kapitalizmin odağı ABD ise seçim için Kasım’a kadar kılını kıpırdatmayacak, NATO geri plandan bir yandan terörün ikmalini yapacak, öte yandan tarafsız görünecek. Oyunu 10 yıl içinde böyle kurguladılar. Sırada Suriye’yle Türkiye vardır sonra Avrasya’ya açılan tüm yollar, bölge kaynaklarının bölüşülmesi için seferber edilecek. Sivil-askeri uzmanları hazır. Harıl, harıl çalışmaktalar.

Türk Ulusu’nun gerçek vatanseverlerinin bu zillete, bu siyaset çürümüşlüğüne seyirci kalmasını bekleyemezsiniz.

İşte 29 Ekim 2012 günü bu nedenle bir tarihi başlangıçtır. Elbette sonun başlangıcı.