Gotik Edebiyatın Ustası Poe’dan 5 Öykülük Bir Seçki: Sfenks
“Bay Poe, ne yetenekli ve garip bir adam!” -Fyodor Dostoyevski
Evet, yanlış okumadınız. Yukarıdaki cümle edebiyatın en büyük isimlerinden Dostoyevski’ye ait. Edgar Allan Poe’nun öyküleri Rusya’da yayımlanır ve ardından Dostoyevski bu öyküleri okuyarak Poe’ya olan hayranlığını bir yazısında dile getirir.
Hatta birçok kişinin bilmediği bir gerçek bize şunu söyler: Dostoyevski’nin 1846’da yazdığı “Öteki” ismli kitabının konusu Edgar Allan Poe’nun 1839’da yazdığı “William Wilson” isimli öyküsüyle bire bir aynıdır. Fakat bu başka bir yazının konusu olduğu için detaya girmeyeceğim, merak edenler konuya dair araştırma yapabilirler. Özetle, Dostoyevski’yi bile etkilemiş olan önemli bir edebi kişiliktir Poe.
“Eyvah! Artık ne gündüz ne de gece huzur buluyordum!”
Yukarıdaki cümle bu kitaptaki alıntılardan biri. Fakat aynı zamanda Poe’nun hayatını da özetleyen cümlelerden biri olsa gerek. Yalnızca 40 yıl yaşayan Poe’nun hayatı büyük trajedilere sahne oldu ve tıpkı öykülerindeki gibi ölümü de hâlâ gizemini korur. Nasıl ve neden öldüğüne dair bir bilgimiz yoktur.
Kısa öykü ve novella türlelerinin ustası olan Poe, korku-gerilim, gotik, polisiye gibi türlerin de en büyük yaratıcılarından biri olarak öne çıkar. Öyle ki, kendisinden sonra bu türleri sırtlayan H. P. Lovecraft ve Stephen King gibi yazarları derinden etkilemiştir.
“…bütün duygular, ruhların cehenneme düşüşü gibi, çılgınca bir telaş içinde tükendiler. Sonra sessizlik, durgunluk ve gece kapladı evreni.”
Can Yayınları’nın Lacivert Klasikler dizisi kapsamında, Nazire Ersöz’ün çevirisiyle yayımladığı “Sfenks”te 5 Edgar Allan Poe öyküsü karşılıyor bizleri. Yine bu seri kapsamında yayımlanan Altın Böcek’te ise uzun bir novellası bulunuyor Poe’nun. Eğer henüz Poe ile tanışmamış bir okursanız, toplu öykülerini almak yerine böyle kısa seçkilerle yazarı tanımak isteyebilirsiniz.
Kısaca öyküler hakkında:
1. Oval Portre:
Birinci tekil şahıstan dinlediğimiz öyküde anlatıcımız yaralıdır ve geceyi geçirmek için bir yere ihtiyaç duyar. Uşağı Pedro ile birlikte Apenin Dağları arasında yer alan şatolardan birine girer. Şatonun duvarları goblenler, savaş hatıraları ve resimlerle doludur. Gece mum ışığında kitap okuyan karakterimizin gözü bir tabloya ilişir. Genç kızlıktan yetişkinliğe adım atmakta olan güzel bir kadının resmidir bu. Resimlerin anlatıldığı kitapçıkta “oval portre” sayfasını açar ve okumaya başlar…
2. Kızıl Ölümün Maskesi:
Poe’nun en meşhur öykülerinden biri olan bu gerilimli öykü bir salgın hastalığı konu alır. “Kızıl ölüm” adı verilen hastalık bütün ülkeyi ele geçirmiştir. İnsanlar hastalıktan kırılır. Bunu gören Prens Prospero ise en yakınlarından topladığı bin kişi ile birlikte kuleli manastırlardan birinde inzivaya çekilir. Artık güvendedirler. Aradan 5-6 ay geçer ve Prens Prospero bir maskeli balo düzenlemeye karar verir…
3. Kara Kedi:
Hayvansever olduğunu söyleyen bir sadistin öyküsü. Eşi ve kara kedisi ile birlikte yaşayan adam, bir gün alkolün etkisindeyken kedisine zarar verdiğini anlatır. Bu tutum bir süre daha devam eder ve kediyi öldürmeye dek varır. Ardından bir başka kedi ve eşinin de dahil olacağı olaylar, adamı büyük bir çıkmaza sürükleyecektir…
4. Kuyu ve Sarkaç:
Engizisyon’un insanları vahşice katledişini herkes bilir. Poe da bu öyküsünde ölüm cezasına çarptırılan bir adamın son anlarına götürüyor bizleri. Aklımıza ise hemen Victor Hugo’nun klasik eseri Bir İdam Mahkûmunun Son Günü geliyor. Yalnızca ekmek ve su verilen adam, soğuk, karanlık ve rutubetli bir hücrede ölümü bekler. Farelerle dolu bir kuyudan kurtulduğunu sanırken yanıldığını fark etmesi uzun sürmez. Şimdi kuyuya atlamak ve yanarak can vermek arasında bir seçim yapmak zorundadır…
5. Sfenks:
New York, korkunç bir kolera salgınının etkisindedir. Hudson Nehri kıyısındaki bir yakınının davetiyle bir süreliğine oraya giden adamın başından sıra dışı bir olay geçer ve o da bunu bize anlatır. Devasa bir yaratık gördüğünü iddia eder ve en ince ayrıntısına dek onu betimler. Fakat yakını ona inanmayı reddeder ve bilimsel bir açıklamada bulunur…
Keyifli okumalar dilerim.
“Sonra tatlı huzura ancak mezarda kavuşabileceğim düşüncesi güçlü bir müzik sesi gibi sokuldu zihnime.”