28 Eylül 2024 Cumartesi
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Granada ve R. T. Erdoğan

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Granada, 10 Eylül 2013. Kafamda Federico García Lorca'nın (05.06.1898-19.08.1936) bir dizesi "a las cinco de la tarde" (akşamleyin saat beşte) otobüsle Alhambra'ya gidiyorum, Ülker'le. Lorca'nın faşistler tarafından öldürülmesinden 11 gün sonra ben doğmuşum.

Otobüs Lorca Parkı'nın yanından geçerken aklıma şom bir soru geldi:

Acaba R.T. Erdoğan Granada'yı gördü mü? Elbette İstanbul'a belediye başkanı ve Türkiye'ye başbakan olmadan önce.

***

Başbakan şiir sevdiğini sanıyor ama sevdiği manzume, şiir değil. Bu nedenle F.G. Lorca'nın "Llanto por İgnacio Sánchez Mejías" (İgnacio Sánchez Mejías'a Ağıt)'ını bildiğini sanmam. Oysa dilimizde çok güzel bir çevirisi var.

Şimdi çok geç artık. Yirmili yaşlarında buraya gelseydi, kocaman bir parkın ortasındaki Lorca Müzesi'ni görür ve Gezi Parkı'na bir AVM döşemeyi değil, mevcut parkı özgün planına uygun biçimde genişletip içine bir Mehmet Akif Müzesi yaptırmayı düşünürdü. Bu eylemi alkışlanacağı için, belki de 2020 Olimpiyat Oyunları İstanbul'a verilirdi. Konuşmalarında, kendisine Gezi Parkı ile ilgili bir soru sorulmadığını söylüyordu. Bu olaydan sonra dünya kamuoyunun vicdanında mahkûm edilmiş durumda. Bundan kuşku yok ki soru sorsunlar.

Bir yıl önce kendisine Büyük Reis diyen Arap arkadaşlarımın tamamı bu saflıklarından dolayı çok pişman. "Emperyalistlerle bir olup bize ihanet etti!" diyorlar. Irak'tan Fas'a kadar.

Erdoğan'ın ılımlı ve hoşgörülü Müslüman olduğunu sanan Dünyalı ve Avrupalı yazar ve şairler onun iflah olmaz bir Taliban olduğu kanısını paylaşıyor.

9 Eylül günü, İstanbul'un Olimpiyat Oyunları'nı alamadığını öğrenince, hepsi "Geçmiş olsun!" dedi.

7-8 Eylül 2013 tarihli Libération'dan öğrendim: Olimpiyat'a, Madrid'in 3,9 milyar öro, Tokyo'nun 6,3 milyar öro ayırmasına karşılık İstanbul 16,9 milyar öro ayırmış.

Bu sonuçla, AKP'li müteahhitlerin ve avantacıların hevesleri kursaklarında kaldı.

***

Bu kente 1966 yılında, 29 yaşımda Paris'ten gelmiştim. Meğer ne kadar yeşilmiş. Ne çok ormanımsı park ve bahçe varmış. Alhambra bahçelerini, Généralife (Jannat al-Arif) bahçelerini, Lorca, Manuel de Falla ve Bilim Parklarını saymazsak galiba yüzden fazla park var.

Ah şu Granada Türkiye'de olacaktı ki... Türkiye dedim de aklıma geldi, Alhambra tepesindeki kulelerin arkasında eski Bursa ve Safranbolu evleri görünüyor. Granada merkezi ile Alhambra tepesi arasında çok boşluk var. Buralara siteler yaptırılabilir. Hiç gökdelen yok. Bu da yanlış. AVM de görmedim.

İspanya Başbakan'ı ve Granada, Erdoğan ve İstanbul'u örnek alıp, yeşil alanlara bina dikmeli. Böyle olmaz! Bir AB üyesine yakışmıyor (!) yani.

***

Gördüğüm ve gezdiğim yerleri, yemek yediğim lokantaları anlatmaktan nefret ederim. Ne konuşurum ne de yazarım. Ama Toledo'yu da anlatmam gerek.

Romalılar Toledo'yu M.Ö.192 yılında kurmuşlar ama daha eski bir yerleşim yeri. Kent, 712 yılında Arapların eline geçmiş ama 1085 yılında "Reconquista" sırasında Araplardan kurtarılmış. XII. yüzyılda dünyanın tercüme merkezi olmuş. XII-XVI yüzyıllar arasında Kastilya'nın başkentlerinden biri. Bendenizin hayran olduğu kraliçe Deli Juana burada doğmuş.

Kılıç ve zırh sanatında, çelik işlerinde çok ileri gitmiş bir kent.

Kentin ortasındaki vadiden, Lizbon Körfezi'ne muhteşem bir şekilde dökülen Tage (Tagus) nehri akıyor.

Neyse tıraşı keselim!

Başbakan hazretlerinin hayranlığını kazanmış olan Arapların Tuleytule dediği Toledo, Madrid'e 70 kilometre uzaklıkta, nüfusu galiba 80 bin kadar. Mevcut binaların %95'i neredeyse ortaçağdan kalmış. Sokaklar daracık, alabildiğine grift. Gene de adım başı bir alan ve kavşak var. Her alanda, her kavşakta, her girintide bir kahve, bar ve tapascı (mezeci). Millet açık havada yemek yiyor. Biz de Ülker'le bir öğleyin yemek yedik: Bir deniz mahsullü, siyah pirinçli paela, bir sebzeli paela, bir peynir tabağı ve iyisinden bir şişe beyaz şarap ile bir şişe madensuyuna 37 (otuz yedi) öro ödedik. İstanbul'da ya da Bodrum'da kaç para ödersiniz?

***

Ah, ah! Şu Toledo da AKP tarikatının elinde olacaktı ki... Nasıl yerle bir ederdi. Hele El Greco'nun müze-evinin yerine mutlaka bir cami dikerdi.

Bizim AKP kafasıyla sorunumuz sadece laiklik ve İslamcılık karşıtlığından kaynaklanmıyor. Artık Türkiye'de herkes öğrenmiş olmalı ki İslamcılar bir laik cumhuriyette yaşamanın koşullarını kabul etmeden kendilerine de cumhuriyete de huzur yok.

Asıl sorun, AKP'lilerin ve İslamcıların görgüsüzlüklerinden kaynaklanıyor. Bir uygar kentte yaşamayı öğrenemiyorlar, öğrenmek istemiyorlar. Zaten Müslüman kalarak bir Avrupalı gibi yaşamayı beceremedikleri için kendi kabuklarının içine saklanıp onu reddediyorlar.

Hiç çekinmeden ve acımadan söylemem gerek: Londra'yı, Paris'i, Roma'yı, Prag'ı, hatta Sofya'yı 20-35 yaşları arasında görüp yaşamadan hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı ve başbakanı olamaz. Aynı şey milletvekilleri ve belediye başkanları için de geçerli.

Bir deniz kentimize belediye başkanı olacak kişi, daha aday olmadan, Barselona'yı, Valencia'yı, Lizbon'u görmüş olacak. Hatta, seçildikten sonra bir-iki ay buralarda kurs görecek.

Bu böyle olmadığı için adamlar kendi köylü ve kasabalı zevklerini uygar ve görgülü insanlara zorla kabul etmeye kalkışıyorlar.

Örneğin, Osmanlı devletinin başkenti olan Bursa ve Edirne kentleri belediye başkanları Toledo'yu mutlaka görmeli ve karşılaştırma yapmalı. Onunla kardeş şehir olmalı.

Başbakan'a hiçbir sözümüz yok! O anadan doğma mağdur ve her şeyi vahiyle biliyor. Ama geleceği epeyce karanlık. Kendini Fethullah hocaya okutup muska yaptırmalı!

AKP ve yönetici kadroyu dünya sınavından geçirmeli.