Greta'nın arkasına saklananlar: Mesele karbon değil kapitalizm
Şu son New York’ta BM kürsüsüne çıkana kadar fazla ciddiye almıyordum.
Avrupalı bilinçli çocukların girişken ve cesur bir temsilcisi olarak görüyordum.
Kürsüye çıkıp o aşırı teatral, hamlet konuşmasını yapınca biraz huylandım.
Hele o, “How Dare You” (Nasıl cüret edersiniz) derken yüzünün aldığı hal epeyce ayna karşısında çalışılmış bir replikti.
Zaten baktım ki, annesi, babası ve dedesi de aktör ve aktristmiş Greta kızın.
Mantık şu bendeki; eğer sen gerçekten müesses nizama karşıysan, o müesses nizamın kürsüsüne seni çıkartıp konuşturmazlar. Kapısında biber gazı sıkıp coplarlar.
Greta’nın bu imtiyazı ise eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’dan geliyormuş.
Daha doğrusu Al Gore’un arkasındaki dolar trilyonerlerinden.
Şimdi şöyle bir durum var.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği bilimsel bir gerçek.
Buna kimsenin itirazı olamaz.
Ancak, küresel finans baronları, bu olguyu kendi çıkarları doğrultusunda topluma kabul ettirmek peşinde.
Neyse ben yine Greta Thunberg’in (bana çekirdekten yetiştirme Nagehan Alçı’yı da hatırlatıyor biraz) hikayesine döneyim.
Küresel sermaye, iklimsel değişimden yola çıkarak yeni bir yapılanmaya gitti.
Buna çoğu kişi “Green New Deal” (Yeşil Yeni Sözleşme) adını verdi.
2013 yılında İsveç emlak şirketi Vasakronan ilk yeşil tahvili çıkarttı piyasaya. Apple, SNCF ve Fransız bankası Credit Agricole de aynı tür tahvillerden çıkarttı.
2013’te yine Elon Musk, Tesla güneş enerjisi tahvillerini piyasa sürdü.
Bugün iklim tahvilleri piyasası 500 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı.
Hedef, 45 trilyon dolarlık küresel tahvil piyasasından önemli bir pay almak.
İlk inisiyatifin arkasında Prens Charles, Bank of England ve İngiliz finans merkezi City vardı.
Dönemin Bank of England (İngiltere Merkez Bankası) Başkanı Mark Carney, (BIS - Bank of International Settlements- Financial Stability Board – Uluslararası Anlaşmalar Bankası – Finansal İstikrar Kurulu Yönetim Kurulu Başkanı olarak) Aralık 2015’te “İklim bağlantılı finansal ifşa” içerikli bir görev gücü (TCFD) oluşturdu.
Bunun hedefi, yatırımcıları, borç verenleri ve sigortacıları iklim kökenli finansal riskler konusunda bilgilendirmekti. Bir merkez bankası başkanı için sıra dışı bir hamleydi bu kuşkusuz.
2016’da TCFD’ye ünlü yatırımcı Michael Bloomberg liderliğinde 31 yatırımcı daha katıldı.
Bunların arasında JP Morgan Chase, Black Rock, Barclay’s, HSBC, Swiss Re, ICBC, Tata Steel, ENI Oil, Dow Chemical, BHP ve Al Gore’a ait Generation Investment vardı.
Temmuz 2019’a geldiğimizde, İngiliz Maliye Bakanı Phillip Hammond, “Yeşil Finans Stratejisi; Finansı daha Yeşil bir Gelecek için Dönüştürmek” başlıklı bir belge yayımladı.
Belgede, “Mark Carney’nin başlattığı, Michael Bloomberg’in yönettiği “Yeşil Finans” TCFD girişimine destek çağrısı yaptı.
Goldman Sachs başta olmak üzere, küresel çapta 118 trilyon doları yöneten onlarca finans kuruluşu buna onay verdi.
Gdeta Thunberg’in arkasında 118 trilyon dolar var yani.
Kısaca buna kapitalizm diyoruz.
GRETA’NIN HİKAYESİ
2013’te henüz 10 yaşındayken, geleceği temsil eden “İklim Aktivisti” olarak Al Gore tarafından seçildi.
Al Gore’u bilirsiniz, Clinton döneminin başkan yardımcısı ve sonrasında başkan adayı.
2007 Nobel Barış Ödülü sahibi.
Küresel ısınmanın dünyanın sonunu getireceğini anlatan, “Uygunsuz Gerçek 1 ve 2” (2006 ve 2017) filmlerinin hem yapımcısı, hem anlatıcısı.
Al Gore’u sevmemek ne mümkün.
BM ve AB onu çok seviyor.
Ancak o sadece bir çevre gönüllüsü değil başta da belirttiğim gibi.
Ortağı, eski Goldman Sachs yöneticisi David Blood, az önce bahsettiğim TCFD’nin yöneticilerinden.
Generation Investment şirketinin sahibi Al Gore, küresel çapta Greta gibi iklim aktivistlerini destekliyor.
İsveç’in “We Don’t Have Time” (Zamanımız Kalmadı) isimli STK’sını da.
Greta’yı o STK vasıtasıyla işe aldı.
Zaten o STK’nın kurucusu da TCFD Ceo’su Ingmar Rentzhog.
Rentzhog, Al Gore’un “İklim Gerçekliği Organizasyonu Liderleri” arasında.
Aynı zamanda da AB İklim Politikaları Görev Gücü üyesi.
Greta, 2017 Mart’ında Denver Colorado ve 2018 Haziran’ında Berlin’de bizzat Al Gore tarafından eğitildi.
İklim değişiminde asıl suçlunun kapitalizm ve onun iğrenç yavrusu emperyalizm olduğunu hayatta söyleyemeyecek durumdaki asık suratlı Gretacık, şöhret basamaklarını aslen bu ilişkiler zinciriyle çıktı.
Şubat 2019’da AB Komisyonu’nda yaptığı konuşma sonrası minik eli, sarhoş gezmesiyle bilinen Komisyon başkanı Jean Claude Juncker tarafından öpüldü.
Juncker, bu reveransın ardından AB ülkelerinin gelecek 10 yılda milyarlarca avro parayı iklim değişimine harcamaları gerektiğini söyledi.
Aktivist Greta, BM’nin son iklim zirvesinde Türkiye, Almanya, Fransa, Arjantin ve Brezilya’yı Paris İklim anlaşmasına uymadıkları için şikayet etti.
Oysa bırakın ABD’yi, sadece Pentagon bile, 2. Dünya savaşından bu yana attığı bomba ve kullandığı silahlarla 170 ülkeden daha çok karbon salımına yol açmıştı.
Bu arada sadece Al Gore değil, Big Oil denen dünya dev petrol üreticisi batılı şirketler de bu işin içinde.
Onların derdi ise ülkelerin ithal petrol veya doğalgaz yerine kendi kömür kaynaklarını kullanması.
Kömür elbette doğayı kirleten bir enerji kaynağı. Ama ya petrol ve mazot?
Greta ve benzeri batılı sistemce desteklenen aktivistler, dünyanın sonu edebiyatıyla küresel finans ve sermaye dönüşümünü, müesses batılı nizam lehine yönetilmesinde sadece birer figüran.
Onlar ne kadar samimi olursa olsun, arkalarındaki büyük güç hep çıkarlarının peşinde.
Küresel ısınma son BM raporunda da belirtildiği gibi, insanca önlenebilecek eşiği çoktan aşmış durumda.
Bundan sonra yapılacak tek şey, insanlığın daha güvende yaşaması için gerekli önlemleri almak, zengin azınlığın çıkarlarını baskılayarak, dünyayı daha barışçı ve çevreci bir hale getirmek.
Dünyanın sonu gelse de gelmese de, Batılı kapitalistler kar ve birikim bağımlısı.
Dr. Otmar Edenhofer, 2010’da BM çatısı altında düzenlenen İklim Değişimi Paneli’nde olayın aslını faslını anlatmıştı:
“Biz dünya zenginliğini iklim politikaları aracılığıyla yeniden düzenlemenin peşindeyiz. Bunun çevreci bir politika olduğunu söylemek büyük bir kandırmacadan ibarettir. Bunun çevreci politikalarla neredeyse hiçbir alakası yoktur. Ağaçsızlaşma veya ozon deliğinin kapanmasıyla hiçbir ilgisi yoktur”
Bize Greta’yı gösterip gerçeği saklıyorlar.
Asıl bakacağımız yer, 100’den fazla ülkede yapılan 4500 iklim eylemidir.
Bu eylemler tam da yerinde, Exxon ve benzeri vahşi kapitalist kuruluşların önünde yapılmaktadır.
Ve bu eylemlerde vurgulanan slogan: “Kapitalizm eşittir ölüm”dür.
Yarın dünyayı bir anda yok edecek nükleer savaş tehlikesi onun yan cebinde yatmaktadır.
Bizim asıl düşmanımız, kar ve birikimden başka hiçbir önceliği olmayan, savaşlardan menfaat sağlayan kapitalizmdir.
Bizi gerçekte öldüren iklim değişimi değil odur.
KAYNAKLAR:
https://journal-neo.org/2019/09/25/climate-and-the-money-trail/
https://www.globalresearch.ca/global-warming-and-the-ozone-layer-whats-more-dangerous-co2-or-nuclear-war/5690216
https://www.globalresearch.ca/greta-thunberg-big-biz-climate-charade/5690434