05 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gübreleme ve minimum yasası

Cengiz Çakır

Cengiz Çakır

Gazete Yazarı

A+ A-

Bitki besinleri maddelerin kimyasal yöntemlerle daha fazla ayrıştırılamayan haline element denir.

Bitkilerin bünyesinde 14 element saptanmıştır.

Bitkiler; Karbon, Hidrojen ve Oksijeni havadaki karbondioksit gazından ve topraktaki sudan alırlar.

Bitkiler fazla miktarda ihtiyaç duyduğu için Azot, Fosfor ve Potasyum birincil bitki besinleri olarak adlandırılır.

Daha az miktarı yeterli olan ikincil besin maddeleri arasında Kükürt, Mağnezyum ve Kalsiyum yer alır.

Mini bitkibesinleri veya iz elementler ise Demir, Mangan, Bor, Çinko ve Bakır'dır. Bunların çok az miktarı yeterli olabilir. (Bkz.1, s.13).

Bu maddelerin hiçbiri doğada saf halde bulunmaz. Kayaları oluşturan minerallerde çeşitli bileşikler halinde bulunurlar. Toprak çoğunlukla altındaki anakayanın ayrışmasıyla oluşur. 2,5 santimetre kalınlıktaki bir toprak tabakasının oluşması için 300–1000 yıllık zaman gerekir (Bkz, age, s.15). Dikkatsiz kullanılırsa toprak birkaç yılda aşınır veya kullanılamaz hale gelir. Dünyada tarımın geliştiği ilk yerlerden biri olan yurdumuzun toprakları bin yıllardır işlenmekte, aşınmakta ve sömürülmektedir.

Gübreleme ürünlerin topraktan aldığı besin maddelerinin toprağa geri verilmesi işlemidir. Bitkiler, gübre olarak verilen kimyasal maddeleri doğrudan kullanamaz. Onların bitki tarafından alınması için suda çözünüp elektrik yüklü parçacıklar haline gelmesi gerekir. Toprakta yeterli nem yoksa gübreler çözünmez, dolayısıyla bitkiye faydalı olmaz. Su kısıtlayıcı etmen olduğu sürece gübre miktarını artırmanın yararı yoktur. Toprakta mineral maddeler birikerek yoğunlaşırsa zehir etkisi yapar ve ürün yetişmez olur.

Su fazla olursa çözünen mineral maddeler hızla yıkanıp bitkinin kök derinliğinden aşağılara doğru süzülür ve yararlanılamaz hale gelir. Üstelik kimyasallar yeraltı sularıa karışarak su kalitesini bozar, hatta nitrat kirliliği kansere neden olur. Akarsu ve denizlerde biriken azotlu maddeler oksijen yetersizliğine ve suda yaşayan canlılarının ölümüne yol açar.

Suyun ve besin maddelerinin toprakta tutulması, toprakta bitkisel ve hayvansal kökenli maddelerin varlığına bağlıdır. Türkiye topraklarının organik madde açısından fakir olduğu saptanmıştır.

Topraklarımızın dörtte üçünde organik madde yüzde 1-2 düzeyinde olup çok az veya az sayılmaktadır. Organik madde açısından yetersiz olan toprakların oranı, Güneydoğu Anadolu bölgesinde yüzde 88'e, Orta Anadolu bölgesinde yüzde 84'e ulaşmaktadır. Bu durum, topraklarımızın elek veya kevgir gibi olduğu anlamına gelmektedir. Yani topraklarımızın çoğu bitkilerin yararlanacağı suyu ve besin maddelerini bünyesinde tutamaz.

Ahır gübresini tezek şeklinde yakıt olarak kullanılması, toprak işlemeyi kolaylaştırmak adına anızların yakılması gibi işlemler bu durumu pekiştirmektedir. Toprakta yeterli su ve organik madde bulunmadığı sürece kimyasal gübreler yeterince etkili olmaz. Harcanan paraya da, çekilen emeğe de yazık olur.

EN DÜŞÜK DÜZEY YASASI (MİNİMUM KANUNU)

Bitkilerin topraktaki besin maddelerinden yararlanma dengesini açıklamaktadır. Minimum sözcüğü “en az”, “asgari” anlamına gelmektedir. Azami ya da maksimum sözcüğünün zıttıdır. Bilimsel kanun denilince “gözlem ve deneylerle yanlışlığı kanıtlanmamış olduğu için geçerli kabul edilen kural” anlaşılır. Hukuk kuralı olan kanunla karıştırılmamalıdır.

Minimum Kanunu, Carl Sprengel adında bir Alman kimyacı tarafından ilk kez 1826 yılında dile getirilmiştir. Meslektaşı ve çalışma arkadaşı olan Justus von Liebig, 1855 yılında kaleme aldığı kitabında kanunu daha ayrıntılı şekilde ifade etmiştir (Bkz.2).

Minimum Yasası bitki veriminin; ortamdaki etmenlerin elverişliliği en düşük düzeyde olanına bağımlı olarak gerçekleştiğini ifade eder. Örnek vermek gerekirse, en kısıtlayıcı etmen fosfor ise verim toprakta mevcut fosforun elverdiği miktar kadar olacak; azot veya potasyum gibi diğer bitkibesinleri artırılsa bile verim artmayacaktır. Bu besin maddesi eksikliğinin giderilmesi durumunda verim, diğer bir besin maddesi tarafından sınırlanan düzeye kadar artacak ve süreç bu şekilde devam edecektir.

ÖNERİ

Toprak analiz ücreti analizi yapılacak bitkibesin maddelerinin sayısına göre artmaktadır. Çoğunlukla iz elementler gözden kaçmaktadır. Oysa bunlar da kısıtlayıcı faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Topraklarımızda çinko ve bor noksanlığına rastlanmaktadır. Üreticilerin ilaçlama yaptığı sırada 10-15 gün aralıkla 2-3 defa yapraklara binde 2'lik çinko sülfat ve binde 0,1'lik borik asit çözeltisi vermesi tahıl verimi ve kalitesi üzerinde olumlu etki yapabilecek bir uygulama olarak önerilmektedir.

(Konunun işlenmesine devam edilecektir)

(1) Aydeniz, A. ve Brohi A.; Gübre ve Gübreleme, Cumhuriyet Üniv. Tokat Ziraat Fakültesi Yayın No: 10, Tokat -1991, s. 12.

(2) Havlin, John L. ve diğ.; Soil Fertility and Fertilizers, An Introduction to Nutrient Management, Eight Edition, Pearson - 2014, s.11