28 Aralık 2024 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gül’e yanıtımdır: Yarın saat 12:00’de Huber’deyiz! (99)

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Cumhurbaşkanlığı’na ait Huber Köşkü’nü altı aydır yasalara ve geleneklere, göreneklere aykırı bir şekilde işgal eden...

Yazdığım 97 yazıya yanıt vermeyen...

Halkın haber alma hakkını umursamayan...

Milli iradenin tepkisinden korkmayan...

Ancak 100’üncü yazıya iki gün kala, Tarabya’ya gelmekte kararlı olduğumuzu anlayınca paniğe kapılan...

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hazretleri nihayet konuştu!

Daha doğrusu kendisi sustu da adamları, onun adına konuştu...

Gül’ün internet hesabından, çarşamba akşamı yapılan açıklama aynen şöyle:

O AÇIKLAMA...

“11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Cumhurbaşkanlığı Tarabya Yerleşkesi’nde kalmasına ilişkin basında yer alan spekülatif haberlere istinaden kamuoyunun doğru şekilde bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulduğu görülmüştür.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni ikametgahının inşasıyla ilgili mücbir sebeplerden kaynaklanan gecikme nedeniyle ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın teklifi üzerine geçici olarak Cumhurbaşkanlığı Tarabya Yerleşkesi’ni kullanmak durumunda kalmıştır.

Cumhurbaşkanı Gül’ün siyasi hayatı boyunca ve devletin çeşitli kademelerinde üstlendiği görevler sırasında sergilediği kamu malına yönelik doğruluk, dürüstlük anlayışı ve etik tavrı kamuoyu tarafından yakinen bilinmektedir.

Gül, yeni ikametgahının bitme aşamasına gelen çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte kısa bir süre içerisinde Tarabya Yerleşkesi’nden ayrılacaktır.

Bu zorunlu konaklamaya bağlı olarak Tarabya Yerleşkesi’nde kendileriyle ilgili yapılan tüm masraflar 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından bizzat karşılanmaktadır.”

SUSTUN DA NE OLDU?

Hah; işte böyle arkadaş!

Konuşacaksın!

“Ben yaptım oldu” demeyeceksin!

Halkını koyun yerine koymayacaksın!

Böyle, kuzu kuzu hesap vereceksin!

İKNA OLMADIM!

Peşinen söyleyeyim Abdullah Bey; yaptırdığın açıklamanın “satırına” inanmadım.

İkna olmadım!

Neden mi?

Oku da öğren:

HANGİ BASIN?

Bir: Öncelikle senin Huber’i işgal etmen, öyle iddia ettiğin gibi “basında” genel olarak yer almadı. Bir tek ben bugünküyle birlikte 99 yazı yazdım; bir de bizim gazetenin ve Sözcü’nün yazarları konunun üzerine gitti. Gerisi yalan! Herkes kulağının üzerine yattı.

HABERİN KRALI!

İki: Bu “haber”, spekülatif falan değil; haberin kralı! Bir cumhurbaşkanının, görevden ayrılmasından sonra devletin köşkünü altı ay işgal etmesi, dünyanın her yerinde “bomba” haberdir!

KAMUOYU MU?

Üç: “Kamuoyunun doğru şekilde bilgilendirilmesine” neden 97 gün ihtiyaç duymadın da 98’de aklına geldi... Yoksa benim bu konuyu yazacağım 100’üncü gün Huber’e gelecek olmam mı “kamuoyunu” hatırlamanı sağladı?

SUÇ BİZİM Mİ?

Dört: Yeni ikametgahının inşası geciktiyse bizim suçumuz ne? Daha doğrusu, bundan bize ne? Git; bunun faturasını müteahhidine ödet; halka neden fatura çıkarıyorsun?

BABANIZIN MALI MI?

Beş: Diyorsun ki, “Erdoğan’ın teklifi üzerine geçici olarak Cumhurbaşkanlığı Tarabya Yerleşkesi’ni kullanmak durumunda kaldım...”

Allah, Allah! Orası Erdoğan’ın babasının malı mı ki; istediğine tahsis edebiliyor? Ayrıca lütfetmişsin de “geçici” olarak kullanmayı kabul etmişsin! “Tapusunu” üzerine geçirsen, kim ne diyebilirdi ki?

HEDİYELER NEREDE?

Altı: Neymiş; siyasi hayatı boyunca kamu malına yönelik doğruluk, dürüstlük anlayışı ve etik tavrı kamuoyu tarafından biliniyormuş...

İyi de ölen Suudi Kralı’nın getirdiği bir uçak dolusu hediyenin nerede olduğu kimse tarafından bilinmiyor; ne haber?

HEMEN BOŞALT!

Yedi: “Kısa bir süre içerisinde Tarabya Yerleşkesi’nden ayrılacağım” sözün de beni ve bizi bu saatten sonra tatmin etmiyor. Hemen ayrılacaksın Abdullah Bey; bugün ayrılacaksın...

İster otele, ister babanın evine gideceksin ama artık o Köşk’ü boşaltacaksın!

Ayrılmayacaksan da yarın Huber’in önüne geldiğimizde bunun nedenini bizim gözümüzün içine baka baka anlatacaksın!

Üzerimize polis falan saldırtmayacaksın; bu işgalin hesabını vereceksin!

BELGELERİ GÖSTER!

Sekiz: Gelelim “tüm masrafları kendin karşıladığın” iddiasına...

Hepsinin belgesini göster.

Güvenlikçilerin, aşçıların, hizmetçilerin, temizlikçilerin, şoförlerin, tüm Köşk çalışanlarının maaşlarını altı aydır üstlendiğini kanıtla... Elektrik, su, doğalgaz, internet, telefon faturalarını önümüze koy... Personelin yeme, içme giderlerini karşıladın mı; ondan haber ver...  Madem “Ödedim” diyorsun; ödediğin nedir söyle? Birkaç kilo domatesle, günde iki ekmeğin parası mı?

VE SON SÖZÜM!

Bu konuda yarın 100’üncü yazımı yayınlanacak...

Demiştim ki, “100’üncü yazımın yayınlanacağı gün Gül ailesi hâlâ Huber’i boşaltmamış olursa, saat 12:00’de Köşk’ün sahil kapısına gidip bekleyeceğim. Yurdun dört bir yanından gelecek dostlarımla birlikte arkamızı Huber’e dönerek çay içeceğiz...”

Gül, hâlâ Huber’de...

Demek ki neymiş?

Yarın 12:00’de Huber’deymişiz!

İnanın; bu “açıklayamama” dan sonra, o çaylar çok daha keyifli gelecek!

GÜNÜN SORUSU

Sorum tüm çay üreticilerine:

Yarın 12:00’de Tarabya’daki Huber Köşkü’nün önünde içeceğimiz “termos çayı”nın lezzetiyle yarışabilecek çayınız var mı?

GÜNÜN İSYANI

İsyanım Abdullah Gül’ün Huber işgalini altı ay boyunca görmezden ve duymazdan gelen, ancak önceki günkü açıklamasını dün sayfalarına taşıyan gazetelerin yöneticilerine:

Size bundan sonra “pabucumun gazetecileri” diyebilir miyim?