‘Gülsün’ün derdi neymiş’-(TAMAMI)
Ne zaman Ana Muhalefet Partisi CHP’nin başı derde girse, ne zaman İsmet Paşa’nın devri sorgulanmak istense, rahmetli dostum, bana çok emeği geçmiş Metin Toker’i, anımsarım. Toker sadece bir yazar, bir örnek aile babası İsmet Paşa’nın damadı değil, öngörüsü olan bir siyaset bilimcisiydi de. Zaman, zaman CHP içinde olup bitenlere koyduğu tanılar yüzünden CHP’liler tarafından çok eleştirildi. Metin Toker’in AKİS için yazdıklarını eşi Özden Toker’le birlikte toplamış ve içinden en güncel, en çarpıcı olanları seçerek bir kitap ortaya çıkarmıştık. Adı “Metin Toker’den Akislerdi”
Rahmetli Ahmet Küflü kitabı aldı Bilgi Yayınları’nda bastı ve dağıttı. O kitapta yazılanları bütün genç CHP’liler, CHP’nin tarihi örgütü mutlaka okumalıdır.
Toker 1 Mayıs 1961’de köşesinde yazmış. O başyazısı bu yazının başlığını taşımakta. Gülsün o günlerde henüz beş yaşında. “Gülsün’ün derdi neymiş?” Toker o sıralarda CKMP adına Kudret Gazetesi’nde dostu Nurettin Ardıçoğlu’nun bir yazısını ele alarak CHP’yi anlatıyor. Ardıçoğlu Başyazıda yanmış yakınıyor, “Halk, bilhassa CHP tarafından yeni partilerin kurulması teşvik edildiği halde buna iltifat etmiyor. CHP’yi tutan bir kısım matbuat hadiseler icat ederek, aslı esası olmadığı halde şu kadar vilayette kuruldu, şu kadar profesör girdi diyerek yeni parti kurucularından yeni parti kurucularını manşetlerinde lanse ettiği halde kitlede hiçbir akis uyandırmıyor” demekte. İşte Metin Toker bu durumu ironiyle karşılarken, sanki bugünkü CHP’nin halini anlatıyor. Ardıçoğlu diyemiyor ki: “O partinin başında İsmet Paşa var da dikkatler ona çevrilmiş de ondan böyle olmakta.” Toker bakın; nasıl karşılık veriyor:
“-Gerçi kendi kendime gülümsedim ama bir yandan da CHP’ye acımaktan kendimi alamadım.Yeni partiler gelişemez, sözcüleri CHP’yi suçlandırır. Basın istikbalin gereği kadar hazırlanmadığını görür. CHP’yi suçlar. Hatta hükümet topuzunu sık, sık CHP’nin başına indirir. Bunlar yapılır ve sonra herkes CHP’ye döner... CHP’yi bazen bizim Gülsün’e o kadar benzetiyorum ki. Gülsün benim büyük kızım. Dört yaşını bitirdi. Nurperi henüz iki buçuğunda. Ablasının elinde ne görse onu istiyor. Gülsün bebeğiyle mi oynuyor. Nurperi bebeğini bırakıyor ve ablasınınkini almaya çalışıyor, Gülsün bisiklete mi biniyor, Nurperi ‘ben bineceğim’ diye tutturuyor... Evde kaç kişi varsak: ‘Hadi kızım sen büyüksün. Ver kardeşin oynasın’ diyoruz... Ama geçenlerde artık burasına gelmiş olmalı ki: Aaa baba: Keşke büyük olmasaydım. Bıktım, canım boyuna Gülsün, boyuna Gülsün...”
İşte CHP’nin de derdi” ( Özden Toker- Kurtul Altuğ- Metin Tokerin Akisler- Bilgi Yayınları- s-300)
Şimdi Gülsün büyük bir genç hanım ve soyadı da Bilgehan oldu. Çocukları var bilmem onlar da böyle mi yapıyorlar?
Hadlerini bildirsin
Demek istediğim şey;
Gülsün Bilgehan babasının Paşa dedesinin övüneceği bir konumda. Milletvekili oldu ve dedesinin partisinde üst yerlere çıktı. Ancak şimdiki CHP aynı CHP değil. Tanrının günü CHP değişime uğruyor ve Gülsün grup sıralarından dedesiyle Atatürk’ün birlikte kurduğu Cumhuriyet’le didişen bir yönetici kadroyla çalışıyor. Cumhuriyet Atatürk ilkeleri, devrimler onun dünyaya geldiği Pembe Köşk’te ilk soluduğu hava... Şimdi müze olan o binanın duvarlarında Atatürk ve İnönü yan yana savaş giysileriyle durmakta. Şimdi koltuğunda oturan biri, Gülsün’ün Paşa dedesinin 1940’lı yıllarını sorguluyor. İsmet Paşa neler yapmış? Sabahattin Ali’yi öldürtmüş, Dersim’de katliam yapmış, Nazım Hikmet’i o kaçmaya zorlamış. Daha bir sürü yalan.. Niçin? Ellerindeki oyuncak alınmasın diye..
İkinci Dünya savaşının kan ve barut kokusuna karşı ulusunu savaşa sokmayan bu ince zarif, tarihi kahramana yapılmayan hakaret kalmıyor ve Gülsün hakareti yapanları gülümseyerek izliyor. Ben de bekliyorum ki; Gülsün yerinden kalksın ve o tarihini bilmeyen bu TESEV ve SOROS çıkışlı yeni ekibe Paşa dedesinin yaptığı gibi haddini bildirsin. Ya da: “Aaa! Yeter artık Dedeme bu hakarete dayanamam!” desin.
Gülsün neden susuyor diye bana CHP’liler mesaj atmasalar bu yazıyı yazar mıydım? Elbette yazardım. Benim kursağımda Gülsün’ün babasının lokmaları yüreğimde, İsmet Paşa’nın sevgisi, kulağımda sesi var:
O “Sizi Maskaralar!” diyen sesi.