Gülü gül ile tartmak
Ramazanda nefsimizin isteklerine teslim olmuyoruz. Nefsin istekleri, bencilliktir, özel çıkarcılıktır, bireyciliktir. Nefsin terbiye edilmesi ise, özetle başkalarını düşünerek yaşamaktır, başka deyişle elseverliktir. İnsana saygı, paylaşmak, fedakârlık, topluma adanmışlık, iyilik etmek, insanlığın binlerce yıllık erdemleridir. Yalnız Ramazanda değil, her zaman bu erdemlerle yaşamak, en büyük mutluluk kaynağıdır. Ancak Ramazan, bu erdemlerin özellikle gündeme geldiği aydır.
Günümüzün emperyalizm güdümlü toplumunda, özel çıkarın saltanatı geçerlidir. Piyasa, özel çıkarların değişildiği alandır. Ramazan özel çıkarcılığın zincirlerini kırma çağırısıdır. Ramazan, bize karşılıksız vermeyi öğretir. Nefsi denetim altına almanın piyasada bir karşılığı yoktur. Gerçi dini istismar edenler, o karşılığı da üretmişlerdir. Ama onların ibadetlerinin makbul olmadığı herkes tarafından bilinir.
GÜL PAZARI
Piyasaya ya da eski adıyla pazara isyan, bizim erdemliler geleneğimizin eylemidir. Erenlerin pazarında, Kul Himmet’in deyişiyle “Gül alınır, gül satılır.”(1)
O pazarda Balım Sultan’ın ve Muhyiddin Abdal’ın deyişiyle “mânâ gevheri, yani incisi satılır.”(2)
O pazarda para geçmez, alınan da verilen de güldür. İnsanlar birbirine gül verir, gül alırlar. Seyyid Nesimi’den o pazarın tanımını öğreniriz:
Gülden terazi tutarlar
Gül alırlar gül satarlar
Gül ile gülü tartarlar
Çarşı pazarı güldür gül
ARMAĞANLARIN TARTILMASI
8. yüzyıl Türkçesinde tartmak eylemi aynı zamanda armağan etmek eylemidir. Tartıya vurulan, insanın karşılıksız verdikleridir. Bunu feleğin çemberinden geçmiş olan Göktürk Hakanı Tardu’nun adının anlamını araştırırken öğrendim. Tardu, armağan demek.
Varlığımız, gül ile gülün tartıldığı bir insanlığa armağan olsun.
(1) Abdülbaki Gölpınarlı, Alevi Bektaşi Nefesleri, s.33.
(2) Aynı eser, s.24 ve 168.