Gündem yorgunlarına tavsiyeler
Sosyal medya perhizi yapın: Işık hızıyla değişen gündem insanı serseme çeviriyor. Gelişmelere yetişmek isterken fark etmeden sosyal medya bağımlısı oluveriyoruz. Ruh sağlığımıza olumsuz etkisi sandığımızdan çok daha fazla.
Siyasete ara verin: "Memleket bu haldeyken bununla uğraşılır mı?" dediğiniz şeylerden en az birini yapmaya hemen şimdi başlayın. Türkiye hiçbir zaman kusursuz halde olmayacak. Tıpkı Amerika, Çin ya da Madagaskar gibi.
Fikirlerin esiri olmayın: Bu en az "duyguların esiri olmak" kadar tehlikeli bir şeydir. İnsanın gönül gözünün kapanmasına yol açar. Bırakın zihniniz ara sıra tatil yapsın.
Kötümserliği bırakın: "Dünyada sevgi bitmedi, sadece haber değeri yok" vecizesi o kadar da yabana atılır bir söz değildir. Tabii profesyonel gazeteci ya da siyasetçi değilseniz.
Kötümserlerden uzak durun: Memleket meselelerine karşı hassas olmanız her türlü takdire şayan. Ama karamsarlıkla beslenen insanların enerjinizi emmesine sebep olmamalı.
Kıyametin gelmediğine inanın: Her ne kadar "deccal" ve "sahte mehdi" sözlerini bugünlerde sık işitir de olsak, dünyanın dönmeye devam etmeyeceğine dair bir emare yok. Sakin olun.
Yurtdışına çıkın: İlla afili bir yere gitmeniz gerekmez. Yakınlardaki görece sakin bir Balkan ülkesini ziyaret bile insanın kafasını temizleyebiliyor.
"Ötekilerden" korkmayın: Sizden farklı, hatta karşıt fikirli insanların da etten-kemikten olduğunu, çoluk-çocuk büyüttüğünü, sizinle benzer gelecek kaygıları taşıdıklarını hatırlayın. Bu sizi yalnızlık ve kuşatılmışlık hissinden bir nebze kurtaracaktır.
Gazetelere kapılmayın: Merak etmeyin, birkaç gün gazete okumazsanız memleket daha kötü ya da daha iyi hale gelmez. Sadece ruhunuz biraz dinlenmiş olur.
Mizah duygunuzu kaybetmeyin: Unutmayın ki yerinde bir espri en karanlık bulutları dağıtmaya, en derin melankoliye son vermeye kadirdir.
Küçük şeyler düşünün: Memleketi kurtarmak her gün mümkün olmasa da bir evsize yardım etmek, bir sokak köpeğini doyurmak ya da yalnız bir akrabaya telefon açıp hatırını sormak gayet mümkün. Üstelik iyileştirici de!
Büyük şeyler düşünün: Mesela, Kozmosla ilgilenin. Ömer Hayyam'ın "Durmadan kurulup dağılan şu âlemde alacağın bir nefestir, o da boştur boş!" sözü bir başlangıç olabilir.
Anı yaşamaya çalışın: Geçmişteki sosyal travmalar ya da gelecekle ilgili milli kaygıların şu an hiçbirimize faydası yok. Aslında mevcut bile değiller. Olmayan şey için psikolojimizi bozmak niye?
Kendinizi önemli hissetmenin başka yolunu bulun: Şu dünyada pek az şey biz sıradan vatandaşların kontrolünde. Özellikle konu siyaset olduğu zaman. Yaşadığımız dönem 200 yıl sonraki ders kitaplarında belki de tek bir cümleyle anılacak o kadar!
Siyaset tartışırken kalp kırmayın: Çoğu meselenin içyüzünü kabinedeki bakanlar bile bilmiyor. "Oyunun" bir parçası değilseniz söyleyeceğiniz her söz hariçten gazel olacaktır.
Fikirlerinize güvenin: Gerçekten sağlamlarsa onları hiçbir rüzgâr dağıtamaz, hiçbir sel alıp götüremez. Ne olursa olsun kaya gibi ayakta kalırlar. Öyle değillerse de zaten üzülmeye değmez.
Meditasyon yapın: Yaşam tarzınıza göre namaz da kılabilir, yoga da yapabilirsiniz. Hepsi de zihniniz için detoks işlevi görecektir.
Ülkenize güvenin: Türkiye'nin sorunlarına üzülmek kadar onun bunca soruna rağmen hâlâ ayakta oluşuna hayranlık duymak da mümkün. Demek ki memleketin mayası sağlam!
Bu yazıyı paylaşın: Özellikle farklı dünya görüşüne sahip kişilerle. İnsanoğlunun paylaşmaya ne kadar açık olduğunu görüp şaşıracaksınız!