Güzelliğin öyküsü
Güzellik ve estetik kavramları insanlık tarihi kadar eskidir. İnsan yeryüzünde var olduğu sürece güzel olmak istemiş ve kendisinden sonraya güzel eserler bırakmaya çalışmıştır. Herkes güzelliğe önem verir. Tabii bu görüşe düşünsel bazda hemen katılmayanlar da olabilir. Ancak genel ve objektif bir perspektiften bakıldığında gerçeğin böyle olduğu görülecektir.
İnsanlığın tarihi kadar eski olan güzelliğin neden önemli olduğu sorusunun cevabı kesin olarak verilememiş, hep gizemli meçhul bir belirsizlikte kalmıştır. Cevap herkese göre farklı olmakla birlikte temelde aynıdır da. Belki de bu soruya en net ve kısa cevabı Aristo (MÖ 384-322) daha Antik dönemde vermişti. Aristo kendisine insanların güzellik kavramına neden böylesine önem verdikleri sorulduğunda, "Kör olmayan hiçkimse bu soruyu sormamalıdır bile" diye deyip atmıştı. Hocası Plato’ya (MÖ 427-347) göre de her insanın üç ortak dileği vardı: Sağlıklı, refah ve güzel olmak.
Güzellik insanın içindeki en temel duygulara, içgüdülere hareket kazandıran temel bir haz duyusudur. Nitekim ünlü yazar Thomas Mann’a (1875-1955) göre de, "Güzellik, ruhsal formasyonların duyuyla algılanabilen tek şeklidir."
Yazar Camille Anna Paglia’nın dediği gibi: "Güzelliği algılama ve ona yönelme içgüdüsü ve yeteneği, insanlar yeryüzünde erkek ve kadın olarak var olduğu sürece onlarla birlikte var olmuştur." Peki, güzelliği algılama ve ona yönelme içgüdüsü insanların içine nasıl kazınmıştır? Sayısız olasılıklı algılar içinde güzelliğe eğilim nasıl olmuş da içimize böylesine işlenmiştir? Neden insanlar, aynayı ve kozmetikleri yazma ve okumadan iki bin yıl kadar önce MÖ 5000 yıllarında icat etme ihtiyacı duymuşlardır?
Konuya canlıların varoluş süreci içinde bakacak olursak, kurallar aslında ortadadır, ortaktır ve nettir. Tüm canlıların evrendeki içgüdüsel ilk temel amacı nesillerini devam ettirebilmektir. Çünkü yaşamın sürekliliği, türlerin üremesi sayesinde mümkündür. Bırakın üremeyi, neden tarihteki hemen her güçlü kişi, kendisini sonraki nesillere hatırlatacak ve hatta ölümsüzleştirecek bir eser bırakmak istemiştir ve onu her pahasına yapmıştır? Bugün üreme dursa, yaklaşık 100 yıl sonra yeryüzünde tek insan kalmayacaktır.
İnsanlar bir yandan nesillerini devam ettirirken, bir yandan da kendilerine mümkün olan en beğendikleri uygun karşı cinsi tercih ederler. Burada evrimsel diyalekt açısından amaç kendimizi devam ettirirken neslimizi sağlıklı bir şekilde devam ettirmektir. İnsan içgüdüsel olarak güzel olana yönelir, onu tercih etmek ister. Çünkü güzellik sağlık duyusunu çağrıştırır. Kimisi başarır, kimisi başarmaz, o ayrı mesele. Ama sonuçta insanlar sağlıklı ve güzel nesillerle var olmak isterler ve bu çok da doğaldır.
GÜZELLİK: BİR ŞİFRE
Güzellik burada bir şifredir aslında. Türlerin doğal var oluş çabasında galip çıkabilmek ve kendisini sürdürebilmek için, genlerinde kodlanmış haz ve çekim duyularını uyararak üremelerini dürtükleyen içgüdüsüdür. Her kadın düz pürüzsüz bir cilde, dolgun parlak saçlara, kıvrımlı bir bele ve ahenkli bir yüze ve vücuda sahip olmak ister. Her erkek de yine güçlü, güven veren ve güzel bir görünüme sahip olmak ister. Bunun nedeni aslında bu sinyallerin, kabul etsek de etmesek de, haz duyusuna neden olan, dikkat çeken ve üreme içgüdüsünü uyaran ve yönlendiren sinyaller olmasıdır. Güzel olma içgüdüsünün temel kodu budur. Evrimsel süreçte bu sinyalleri daha çok algılayanlar daha çok üremişlerdir. Biz de bu yüzbinlerce yıllık süreçte bu sinyalleri algılayıp üreyenlerin ürünleriyiz, soylarıyız. Biz de onlarız. Her şey çok doğal aslında.
Güzelliğe eğilim, evrimsel süreçte genlerimize ve içimize o kadar derinden işlenmiştir ki, 3-6 aylık bebekler bile güzel yetişkinlerin yüzlerine daha az güzel olanlarınkinden daha uzun süreler bakarlar, önlerinden yürürlerken onları diğerlerinden daha uzun süreler izlerler. Bu sinyaller içimize öylesine işlenmiştir ki güzel olmayan insanların bebekleri bile güzel insanları diğerlerinden daha uzun süre incelerler. Yetişkinler de güzel olan çocuklarını küçükken daha az döverler.
DÜNYA BÖYLE
Güzelliğe meyil erkeklerde kadınlara kıyasla daha da fazla ön plandadır. 37 ülkede yapılan bir araştırmaya göre, insanlardan birlikte oldukları kişinin güzel olmasının önemini 0-3 arasında değerlendirmeleri istenmiş ve erkeklerin cevap ortalaması 1.86, kadınların ise 1.47 olmuştur. Sadece üç ülke hariç, erkekler beraber oldukları kişinin güzelliğine kadınlardan daha fazla önem vermişlerdir. Yine aynı çalışmaya göre, güzellik ne tamamen önemsiz ne de vazgeçilemez derecede önemli bir özelliktir, ancak erkeklerde daha fazla olmak üzere hem erkeklerin hem de kadınların tercih ettiği bir özelliktir. Ekonomik refah durumu ileri ülkelerde bu eğilim yıllar içinde daha da artmış görünmektedir. Tercihler bu ülkelerde 1939 yılında erkekler için 1.5 ve kadınlar için 0.94 iken, 1989 yılında erkekler için 2.1, kadınlar için 1.67 düzeylerine yükselmiştir. Erkekler de kadınlar da evlenecekleri ya da birlikte oldukları kişinin güzel olmasına önem verirler ancak erkekler daha fazla önem verirler. Kadınlar için erkeğin sosyal ve kişisel özellikleri özellikle güvenilirliği ve güvencesi daha önemlidir. Güzellik ne kadar gizemli ve tarifi zor bir müphemliğe sahip olsa da, aslında matematiksel bir formülü var. Güzelliğin kuralları sabit. Hatta öyle ki evrendeki tüm varlıklar hatta yapılar için sabit. Peki nedir insanlara aynı gözle bakıyormuşcasına "Güzel" dedirten bu kod? Bu konuya da başka bir yazımızda değineceğiz, inceleyeceğiz.
"Sen böyle güzelken bana söz düşmez. Bakma böyle yazılar yazdığıma. Ben aslında ‘oku’ emrine amade seni okuyorum sevgili." (Mevlana, 1207-1273)
"Güzellik tüm istemimle istediğim yerdedir; sevmek ve yok olmak istediğim yerdedir." (Nietzsche, 1844-1900)