23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Habertürk ilk düşen mi?

Recep Erçin

Recep Erçin

Eski Yazar

A+ A-

Seçim derdine düşen Hükümetimiz geçimi unuttu. Aylar önce bu köşeden uyardık; gazeteler artan kağıt maliyetleri nedeniyle ciddi zararlar yazıyor, dedik. Bağımsız bir ülke, içeride üretim imkanı bulunan bir materyalde yüzde 99 dışa bağımlı olmamalıdır, dedik. Sanırım iyi anlatamadık. Belki yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminde haykırışımızı işiten bir devlet büyüğümüz olur.

12 Mart 2018'de kaleme aldığımız "Karteller ve medya çeteleri" başlıklı yazımızda gazetelerin, hızla artan döviz nedeniyle yüzde 100 dışa bağımlı oldukları bir de üstüne kartelin oluştuğu gazete kağıdı yüzünden zor günler geçirdiklerini not etmiştik.

ZURNA ZIRT DEDİ

Ve gün geldi; yumurta kapıya dayandı. Alttan alta yükselen dedikodular gerçek çıktı. 2009 yılında yayın hayatına başlayan ve birçok konuda ilklere imza atan Habertürk gazetesi bu perşembe son kez bayide yer alacak. Gazete emekçilerinin akıbetinin ne olacağı, dijital alanda yayının ne kadar süreceği, kaç kişinin burada istihdam edilebileceği, tazminatların ödenip ödenmeyeceği vs. gibi belirsizlikler söz konusu. Daha bu sabah sohbet ettiğim gazetenin genç çalışanlarından bir arkadaşım mealen şunları dile getirdi: Madem böyle olacaktı. Keşke aylar öncesinden bildirselerdi. İnsanlar da işine gücüne bakardı. Yazık oldu. Yeni evleneni var, ev alanı var, çoluğu çocuğu olan, çocuğu okul kazanan var vs. bu insaların durumunu düşünemiyorum.

ÇOK DEĞERLİ EMEKÇİLER VAR

Değerli arkadaşımla aynı duygu ve düşünceleri paylaşıyorum. Habertürk'ün kapanacağı haberini duyunca Twitter'dan şöyle bir mesaj yazdım: Haber konusunda her zaman danışabildiğim, birikimleriyle, arkadaşlıklarıyla örnek insanların olduğu, çok çok değerli gazeteci dostlarımız var. Çok üzgünüm.

Gerçekten de önceleri sevgili Cüneyt Toros üstadımın, sonra sevgili Yavuz Barlas'ın liderdiğindeki ekonomi servisi, bence Türkiye'nin en usta ekonomi muhabirlerinin birçoğunun bir serviste olduğu ekipti. Ekonomi basınının duayenlerinden Abdurrahman Yıldırım üstadımı zaten bilmeyeniniz yoktur. Yakın zamanda ekipten koparak kurumsal iletişim ve halkla ilişkiler tarafına geçen çok çok kıymetli kalemlere rağmen, daha çok çalışma ve genç takviyelerle Yavuz Barlas servisin etkinliğini korumayı başardı. Çok değerli kalemlerin işsiz kalmaması için elimizden geleni yapmamız lazım. Ancak diğer gazetelerdeki durum da farksız değil. Kadrolar o kadar daraldı, reklam pastası havuzlama! operasyonu nedeniyle kadar azaldı ve tirajlar o derece yerle yeksan durumda ki insan sormadan edemiyor; Habertürk ilk düşenimiz mi?

YOK MU BİR BABAYİĞİT?

Ulusal Kanal'da Celal Toprak ile birlikte hazırlayıp sunduğumuz Gündem Ekonomi programına düzenli olarak Görev Vakfı Başkanı Mustafa Pamukoğlu'nu davet ediyoruz. Pamukoğlu hocamız da yoğun iş yüküne rağmen bizi kırmayarak hem gündemdeki ekonomik gelişmeleri, hem Görev Vakfı'nın faaliyetlerini hem de Vakıf çatısı altındaki basın-yayın kuruluşlarının durumunu anlatıyor. Mustafa hocamız yaklaşık iki ay önce yaptığımız bir programda Habertürk'ün satıldığını duyduğunu canlı yayında açıklamıştı. Son kapanma hadisesini öğrenince satışın iptal olduğunu da anlamış olduk. Edindiğimiz bilgiye göre, her basiretli müteşebbis gibi Turgay Ciner de artan maliyetler, daralan reklam pastası vs. gibi sebeplerle kepenk kapatmayı tercih ediyor. Buradaki asıl maliyet unsurunun da artık hem bulunamaz hem de dayanılamaz derecede zamlanan gazete kağıdı olduğu anlaşılıyor. Elbette gönül isterdi ki ülkemizde önemli yatırımları bulunan Ciner, bu işte bir babayiğitlik gösterip, tıpkı soda külünde olduğu gibi ben bu gazete kağıdında ülkemi dışa bağımlılıktan kurtaracağım deyip, bu alana yatırım yapsaydı. Herhalde yerli ve milli projelere desteğini esirgemeyen Hükümetimiz de gereken teşviği verirdi!

GAZETELER ZAMLANMALI!

Aslında bir babayiğit var. Albayrak Grubu, bildiğim kadarıyla bu kağıt işine ciddi bir yatırım yaptı. MÜSİAD'ın da eski başkanı olan Albayrak Grubu CEO'su Dr. Ömer Bolat ile bu kağıt krizinin ayyuka çıktığı şubat ayında konuştuğumda, yatırımın bu yaz sonu gibi tamamlanmasını öngördüklerini anlatmıştı. Ancak o yatırımda gazete kağıdı kapasitesi ne kadardır, yaraya merhem mi olur, pansuman mı tam vakıf değilim. İlaveten kağıt krizi günlerinde konuştuğum gazeteci üstatlarım, bazı gazetelerin 4-5 aylık stoğu olduğunu ancak sorun devam ederse hazirandan sonra genel bir sıkıntının baş göstereceğini anlatmışlardı. Son durum ise şöyle; son bir yılda gazete kağıdı yüzde 150 zamlanmış. Şubat dönemindeki gibi "paran olsa da alamama, kağıt bulamama sorunu" yok. Yani parayı bastıran kağıdı buluyor ama bu sefer de aşırı pahalı. İşte buna da can dayanmıyor. Benim hesabıma göre genel enflasyon ve döviz kaynaklı spesifik maliyet artışı yüzünden esasen gazetelerin en az yüzde 100 zamlanması gerekiyor. Ancak zaten sabah gazetede okuyacağı köşeyi, özel haberi, daha geceden gazetenin internet sitesinde, hatta ve hatta kopyacı, emek hırsızı internet sitelerinden bedavaya okuyan vatandaşımız neden para verip o elini simsiyah yapan kağıdı alsın! Bir de zamlı fiyattan. Zaten soğandan, limona çarşı pazar el yakarken, sofrayı zor kuran benim gariban yurttaşım için gazete lüks hale geliyor. Hani şimdilerde herkesin elinde iPhone statü simgesi oldu ya, böyle giderse kalan birkaç gazete de alabilenler için statüsü simgesi haline gelir! Bitirirken hatırlatalım. Turkcell bu dijital yayın işinde önemli adım attı. Dergilik uygulamasını müşterilerine sundu. Birçok gazete, dergi oradan kimileri bedava, kimileri belli bir ücret karşılığı telefona indirip okunabiliyor. Böylece gazete alamayan veya kağıda para vermek istemeyen okur, parasını ödeyip dijital ortamda gazetesini okuyor. Ancak o indirme sayıları bildiğim kadarıyla henüz mevzuat nedeniyle Basın İlan Kurumunca tirajdan kabul edilmiyor. Bu bayide tirajı azalıp, dijitalde artan gazetenin basın ilan pastasından payının düşmesi demek.

Sözün özü; "doğru bilgiye erişmek isteyen, bu veri toplumu çağında elini cebine atmalıdır" diyorum. Gazetelerimize sahip çıkalım.