Hâlâ ‘NATO müttefik’ diyenlere…

Ne zaman NATO gündeme gelse…

“Ancak” ile başlayan ifadeler…

“Karşıymış” ama “çaresizlik” havaları…

“Gerçekçi olmak lazım.

NATO’ya çok bağlanmışız.

Bu aşamada dikkatli olmalı.

Yunanistan harekete geçiyor.

NATO’dan çıkarsak aleyhimize olur.

Bize karşı Yunanistan’ı destekler.

Ayrıca veto hakkımız var.

Bu hakkı kaybetmeyelim…” değerlendirmeleri...

HALKIN TEPKİSİ KORKUTUYOR

Şu soruları yöneltiyorsunuz:

“Peki veto hakkımızı ne zaman kullandık?

Yunanistan’ı üstümüze süren kim?

ABD ve NATO değil mi?”

Öyle ama, falan, filan…

Bu gerekçeleri sunanlar…

Bazı iyi niyetliler olsa da çoğu Amerikancı.

Daha geniş ifade ile NATO’cu.

Eskiden çok cesur savunurlardı.

Şimdi çok ürkekler…

Halkın tepkisinden korkuyorlar.

HER ŞEY ORTADA

12 Mart’ın, 12 Eylül darbesinin,

15 Temmuz darbe girişiminin arkasında NATO var.

15 Temmuz darbe iddianameleri…

Darbecilerle NATO ilişkisi açıkça yazılıyor:

“Darbe öncesi son 15 yılda,

NATO daimi görevlerinde,

FETÖ’cülerin sayısı çok arttı.

FETÖ’cüler gizli bilgileri NATO’ya servis etti.

Bir FETÖ sanığı darbe girişimi öncesi,

‘Amerika ve NATO’nun onayı var’ dedi.”

Her şey açıkça ortada değil mi?

NATO GENEL SEKRETERİ

İsveç’te Türkiye Büyükelçiliğinin önü.

İsveç makamlarının izniyle,

Kur'an-ı Kerim yakıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan İsveç’e sert tepki gösterdi.

“Bizden NATO üyeliği için destek beklemeyin” dedi.

Yanıt NATO Genel Sekreteri J. Stoltenberg’den geldi.

Stoltenberg Almanya'da yayın yapan,

Die Welt televizyonuna konuştu.

Erdoğan'ın sözlerini kınadı.

Stoltenberg’e göre,

Kur’an-ı Kerim yakılması normal.

İfade özgürlüğü…

Hâlâ NATO’yu müttefik görenlere kapak olsun.

İşte NATO bu!

TEPKİLER

Olayı örtmeye kalkanlar oldu.

Muhalefet beylik laflarla işi geçiştirmeye çalıştı.

Bazıları çok komikti.

İsveç’i iktidara destek olmakla suçladılar.

En net tepkiyi Vatan Partisi gösterdi.

Genel Başkan Perinçek özetle şöyle dedi:

“Avrupa Ortaçağının cadıları vardı.

Bugün emperyalizmin zebanileri o cadıların soyundandır.

Bunların işi gücü şudur:

Hakikati yakmak, medeniyeti yakmak…

Bilimi, insanı yakmak…

Şimdi de insanlığı yakmaktadırlar.

O cadılar, o zebaniler, dünyanın küresel olduğunu saptayan hakikat aşıklarını odunların üzerine çıkarıp yakıyorlardı.

O cadılar, kadınları ‘günahkâr’ ilan edip cadı kazanlarında kaynatıyorlardı.

Onların zürriyetinden gelen Hitler, kitapları yakmıştı.

Şimdi de Kur’an-ı Kerim’i yakmaya kalkışıyorlar.

Yakamazlar…

Kur’an-ı Kerim kağıt değildir ki, yakabilsinler.

Kendi yaktıkları ateşte yanmaktadırlar.

İsveç Makamları, Kur’an-ı Kerim yakanlara izin vererek, çürüyen Batı’nın ‘özgürlük’ anlayışını bir kez daha sergilemiştir.

İsveç yönetimi, bu eylemiyle,

NATO’ya katılmaya hak kazanmıştır.

NATO, Kur’an-ı Kerim’i yakmaya kalkanların insanlığa saldırı örgütüdür.”

Bu arada Bahçeli de konuştu:

“NATO’yla doğmadık, NATO’suz da ölmeyiz.”

NATO’CULARLA KARŞITLARININ SEÇİMİ

Türkiye kritik bir seçime gidiyor.

Kılıçdaroğlu,

“Türkiye NATO’ya uygun hareket etmeli” diyor.

İYİ Parti NATO’cu olduğunu gizlemiyor.

Davutoğlu’nu tartışmaya gerek yok.

“Amerika’nın Ankara’daki adamı.”

Bunu ben söylemiyorum.

Bizzat Amerikalılar dile getiriyor.

Babacan ve NATO…Ayrılabilir mi?

Diğerleri de aynı.

AK Parti içinde de NATO’cular var.

Zaman zaman başlarını kaldırıyorlar.

Bu seçim;

NATO’cularla, karşıtlarının seçimi.

Herkes oyunu buna göre kullanmalı…