Halkın gündemi- siyaset. (tamamı)
HALKIN GÜNDEMİ-SİYASETİN GÜNDEMİ
12 Haziran seçimlere az kaldı.
22 gün sonra seçmenler sandık başı yapacaklar iktidarı da muhalefeti de belirleyecekler. Ne var ki halkın gündemiyle, siyasetin ya da liderlerin gündemleri çok farklı.
Örneğin: Habertürk TV yollara düşmüş ve halkla konuşuyor ve eğilim yoklaması yapıyor.
Habertürk muhabiri Kütahya’da halka soruyor:
“-Sizin en önemli sorununuz nedir, iktidarın ne yapmasını isterseniz?”Önce bir hanım yanıtlıyor:
“-Kütahya’ın en büyük sorunu işsizlik.Muhabir soruyor:
“-Ne iş yaparsınız?”Hanım vatandaş yanıtlıyor:
“-İşsizim! Bir gün orada çalışıyorum. Bir gün burada. Nerede iş bulursam orada çalışırım: Neden diye sormayın: Kütahya’da ne kadar iş yeri, fabrika, varsa ya özelleştirdiler, ya da yandaşlarına sattılar”
Bu kez mikrofon orta yaşlı bir erkek seçmen uzatılıyor. Sorular ayni ama yanıtlar farklı:
“-Ben emekliyim. 9 yıl önce ekmek 50 kuruştu, benim emekli maaşım 600 lira. Şimdi ekmek 600, maaşımda olsa olsa yüzde on fark oldu. Yaşamaya çalışıyorum. Özelleştirme Kütahya’yı perişan etti. Ek iş bile yok. Kim karnımı doyuracak icraatı yapacaksa, o iktidar olsun.”
Bir başkasının derdi ise; Çini ve çinicilik merkezi olan kentin hala ayni işi yaptığını ama, halkın memnun olmadığını, bir başkası ise özelleştirmenin Kütahyayı Kütahya olmaktan çıkardığını söylüyor.
Türkiye’de işsizliğin - elbette kayıtlı- 6 milyon olduğunu bir Bahçeli söylüyor ama, nasıl çare bulacağı belli değil. İşin açığı şu ki;”Seçmenin en baş derdi işssizlik” Ne duble yol, ne Çılgın Boğaz projesi, hatta ne de Cumhuriyetin elden gitmekte olduğu gerçeğini görmeye, düşünmeye açlık, yoksulluk ve yolsuzluk fırsat vermiyor.
PEKİ : YA LİDERLERİN GÜNDEMİ?
Başbakan Yığılca’da konuşuyor. Yığılca Bolu yöresinin en tutucu ilçelerinden biri. Başbakan bunu biliyor ve elinden geldiği kadar dini siyasete alet ediyor.Artık suç değil ya!
Gördünüz mü? Siz kalkar “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu Mahkeme kararıyla kesinleşmiş bir partinin iktidarda oturmasına izin verirseniz O da ne din bırakır , ne iman? İkisini de kullanır.Sayın Başbakan da öyle yapıyor: Önce Ana muhalefet partisini bir güzel benzetiyor, sonra dönüyor CHP ‘nin kurucusu İsmet Paşanın ezanı Türkçeleştirmesine… Aslında ezanı Türkçeleştiren İnönü değil, Atatürk’tür ama, onu karıştırmamakta yarar görüyor ve:
“- İsmet Paşa ezanı türkçeleşetirdi: Bunlar ezanı Tanrı uludur, Tanrı uludur diye okuturdulardı..”Sonra gözüne bir yaşlı ilişiyor,
“-Öyle değil mi Dede? Sen bunları yaşadın, gördün değil mi?”Dede ne diyecek ki? Başbakan da o tarihlerde doğmamış bile. Ama konuşuyor:
“-Bereket, rahmetli Menderes geldi ve- eliyle savurur gibi yapıyor- ezanı kendi diline çevirdi. Yani Arapça’ya. Siz hiç başka ülkelerde ezanın Türkçe okunduğunu duydunuz, gördünüz mü? Ezan her ülkede arapça Allahuekber… diyerek okunur”
Yığılca’dan sonra Düzceye uğrayacak, kalabalığı oraya davet ediyor. Seçim zamanıdır ve kalabalık lazımdır. Tünellerden söz ediyor:
“12 yıldır yapamadıkları Bolu tünelini biz 3 ayda yaptık. Biz Ferhatız, sizler de Şirin… Evelallah daha 10-15 tünel daha var…”Sayın Erdoğan işsizlikten, terörden, Ergenekondan söz edecek değil ya! Adil yargılamadan, yargıçların siyasileştirildiği savlarını yanıtlayacak değil ya! Ya istihdam yaratacak açılan fabrikaları dile getirecek değil ya.. Bana kalırsa, Sayın Başbakan tüm bu sıradan işleri ustalık dönemine bırakmış. Nitekim Yığılca ‘da Düzceye yapılacak yollardan söz ediyor. Yani bir kayıkçı kavgasını seyrediyoruz. Ya biz ya on lar?
ANA MUHALEFET NE DİYOR?
Sayın Kılıçdaroğlu Bayrampaşada, ayni minval üzere konuşuyor ama, onun gündeminde işsizlik ve 1 milyon 750 bin aileyi perişan eden “Şifreli sınav”var. Ve diyor ki:
“-Emekliler! Biz iktidara gelince önce maaş uyumunu sağlayacağız sonra da maaşları iki katına…” diyecek ama diyemiyor ve başlıyor Erdoğan’la kavgasına devam etmeye..
O da Kayıkçı kavgasına berdevam. O da biliyor ki; iktidara bu kadro ve bu söylemle gelmek kolay iş değil. Söyle gitsin..Ya tutarsa?
Şimdi diyeceksiniz ki, “Halkın gündemi işsizlik, siyasetin gündemi kayıkçı kavgası. Peki asıl gündem ne ola ki?”
O gündemin işaretleri sokaklarda kalmıyor. Güneydoğuda ateş bacayı sarmak üzere. Başka bir ateş çemberi de sınırlarımızdan yaklaşmakta ve Atatürk Cumhuriyetinin yarattığı kültür mozayiği, etnik bir kavganın işaretleri, TBMM çatısı altındaki bir milletvekilinden geliyor. Okuyalım bakalım:
“Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘Güzel şeyler olacak’ demişti. Onca zaman geçti, olmadı. Şimdi yine keskin bir dönemeçteyiz. Dilim varmıyor demeye ancak, ‘kötü şeyler olacak’ ifadesini bir his olarak dillendirmek durumundayım. Kürt meselesiyle ilgili olan herkes bilebilir ki, hızlı hızlı sıfır noktasına doğru gidiyoruz.”“Kürtler hükmünü vermiştir; çözüm AKP’ye rağmen gelişecektir” diyen kim ola? Aysel Tuğluk şöyle devam ediyor: “Devletle olmuyorsa, halkımız kendi demokrasisini kuracak ve kurduğu bu sistem içinde yaşamasını bilecek kadar örgütlüdür. Bu statüsüzlük durumu daha fazla devam edemez. Mısır gibi mi olur, Suriye gibi mi bilinmez. Ancak, bir statü kazanılacak ve ne pahasına olursa olsun savunulacaktır.”
Aysel Tuğluk kim?TC’nin Meclisteki bir milletvekili ve ayni zamanda, hem İmralı’nın “ Mesenger Woman”ı , hem de İmralı’nın avukatı.
Ana muhalefet böyle ayrıntılara aldırış etmez. Çünkü o Atatürk’ün partisini herkesin yeni partisi yaptı bile…
Peki Laik Cumhuriyetin Başkanı, Başkomutanı, Başbakanı neden ona yanıt vermiyor da yardımcısına işi havale ediyor.
Bir yandan terör, bir yandan dış tehlikelerle kuşatılmış, İran’ı hedefleyen Füze rampaları hazırlanıyor, bir yandan Sayın Erdoğan “ Güçlü ve Merkez Bankasındaki altınları çoğalan ve halkı aç ve işsizlerin ülkesinin dünyadaki itibarından söz ediyor”
Düyunu Umumiye gelip Osmanlıya bağdaş kurmadan önce de Avrupa hep Osmanlıyı böyle pompalardı, Tanzimatçı kafalar da..
Onun için 12 Haziranda o konuşturulan halka büyük görev düşüyor: Nedir o görev “Cumhuriyetçi Birlikleri Meclise sokmak için sandık başına gitmek ve Atatürk’ün mirasına sahip çıkmak”
kurtulaltug@aydinlikgazete.com