A+
A-
Halkoyuna giderken
Yayınlanma:
Bağlantıyı Kopyala
18 maddeden oluşan ve devlet başkanlığı rejimine geçişi öngören AKP-MHP anayasa değişikliği önerisi, 21 Ocak 2017 günü sabaha karşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 339 oyla kabul edildi. TBMM’nin 26. dönem milletvekilleri, oyları ne olursa olsun, TBMM’nin yetkilerini yürütme organına teslim eden kimseler olarak tarihe geçtiler.
*
Bundan sonra işleyecek takvim, 1987 yılında çıkarılmış olan 3376 sayılı “Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun” çerçevesinde olacak.
Buna göre, TBMM’de kabul edilen yasa cumhurbaşkanı tarafından Resmi Gazete’de yayımlanacak. Halkoylaması, yasanın yayım tarihinden başlayarak altmışıncı günden sonraki ilk pazar günü yapılacak. Yasa 23 Ocak Pazartesi günü yayımlanırsa, halkoylaması en erken 2 Nisan Pazar günü yapılacak. Cumhurbaşkanı onbeş günlük süre onay süresini kullanırsa, sandık en geç 16 Nisan Pazar gününe kadar kurulmuş olacak.
Yasaya göre propaganda, sandığın kurulacağı tarihten bir hafta önce başlıyor.
Devlet televizyonlarında konuşma hakkı Meclis'teki partilere ve ayrıca cumhurbaşkanına veriliyor. Böylece halkoylaması en başından sonuna kadar, meclis içi ve meclis çerçeveli bir oyun olarak sürdürülüyor.
Bu durum aynı zamanda 2017 oylamasında da temel sorumluluğun meclisteki siyasi partilere ait olduğunun altını çiziyor.
*
Malum olduğu üzere olağanüstü hal rejimi içindeyiz. Olağanüstü hal 19 Ocak 2017 günü 90 gün uzatılmıştı. Süresi 19 Nisan’da biteceğine göre, halkoylaması süreci olağan olmayan bir yönetim altında yaşanacak. Hatta öyle görünüyor ki, sandık da bu yönetim altında kurulacak.
Bu değişiklik, kimler tarafından hazırlandığı halâ sır olan bir iş. MHP yönetiminin bu yolu neden açtığı da herkesin aklında soru işareti olarak duruyor. Ülkenin yönetim sistemini köklü bir biçimde değiştiren bu girişim, toplum genelinde bir oydaşmaya dayanmıyor. Bu bir yana, TBMM içindeki partiler arasında bile uzlaşma zeminine sahip bulunmuyor.
Değişiklik, OHAL gölgesiyle bir kez daha meşruiyet kaybına uğrayacak.
Hükümetin OHAL gölgesinden sıyrılmak için olağanüstü hal uygulamasını sandıktan bir hafta önce kaldırabilir mi? Böyle gölgelerin çok da üzerinde durmadığına bakarak ‘kaldırmaz’ diyebiliriz. Ya da uygun görüp kaldırabilir, nasılsa tüm karar mekanizmaları elinde.
*
Başbakan Binali Yıldırım, yaptığı teşekkür konuşmasında “Bu işi Türk milletine tevdi ediyoruz” dedi. Ülkenin başbakanlık koltuğunda oturan birilerinden egemenliğin sahibinin adını bu kadar tekrarlı ve vurgulu duymaktan elbette memnun olduk.
Gelin görün ki, bu memnuniyetimize vesile olan başbakan, bunca zamandır milliyetçiliği ayaklarının altına almış ve anayasadaki ‘Türk’ sözünü temizlemek için uğraşıp durmuş olan, bu uğraşılarını Kasım 2012’de TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonuna verdikleri resmi önerileriyle kayıtlara geçirmiş bulunan partinin genel başkanı.
Bu gerçekleri anımsayınca, şimdi Türk milletinin egemenlik yetkisini Meclis'ten alıp tek kişilik yürütme organına devreden tarafın işi “Türk milletine tevdi” etmesi yine bir tuhaf oldu.
*
Görülüyor ki, AKP ile MHP, halkoylaması sürecini 60 gün sürecek uzun zamana yayılmış bir hareketlilikle geçirmeyecekler. Örgütlü yapılarla bağlantıları üzerinden yol alacaklar ve son bir haftada hareketlenecekler. Bunun karşısına “kapı kapı dolaşmak” şeklinde sözde yol hattı çizmek, yenilgiye mazeret üretmeye hazırlanmaktan başka bir anlam taşımıyor.
Bu iş tüm taraflara kolay gelecek.
Ama Türkiye’ye çok yük bindirecek.