Hangi 100. yıl?
Hani bir söz vardır bir deli ve kırk kişi diye başlayıp biten. Bizim sinemamızın 100. Yılını kutlayışımız da bunun gibi bir şey. Bugün, sinema tarihçileri başta olmak, bu konuda fikir sahibi herkes (başta sinema eğitimi veren akademisyenler, sinema yazarları, araştırmacılar vs.) hiç kimse, ama hiç kimse bu yıl Türk sinemasının 100. Yılı olduğunu iddia etmez. Ya da 100. Yılını kutlamamıza neden olan malüm film üzerine, eskilerin dışında yeni bir iddia ortaya atılamaz. Hal böyle iken, birileri ellerinde hiçbir bilgi-belge olmadan 100. Yılı kutlamaya çalışıyor. İnanılacak gibi değil...
TÜRK SİNEMASININ DOĞUM GÜNÜ (!)
Diyelim ki, birilerinin iddia ettiği gibi 14 Kasım 1914 sinemanın doğum günü. Bu doğum gününe imza atan kişi ise Fuat Uzkınay. Sözü edilen tarihte çektiği filmin adı ise Ayastefanosta’ki Rus Abidesinin Yıkılışı.
Peki, bu konuda bugüne dek yazılmış kaç kitap var. Topu topu 3 tane. İlki sayın Nijat Özen’e ait, diğer ikisinin yazarı ise benim. Her üç kitapta da bu film Türk sinemasının ilk filmi olarak ele alınmıyor ve filmin varlığına ilişkin belgelerle kuşkular dile getiriliyor. Ayrıca bu konu üzerine yazılmış bir çok makale, doktora tezi ve araştırma var. Bunların da büyük bir kısmında ilk filme ilişkin kuşkulardan söz ediliyor. Yani sinema literatürümüzde bugüne dek çıkan bu konudaki yazıların büyük bir çoğunluğunda sözü edilen filmin ilk Türk filmi olmadığı, üstelik filmi, döneminde de (bugün aramızda olmayan onlarca kişiyle yapılan söyleşiler sonucu) hiç bir kimsenin görmediği belirtiliyor. Ayrıca filmin çekilmediği, kaybolduğu da ileri sürülen iddialar arasında.
Ama en önemlisi; bu film çekilmiş olsa bile ilk film sayılmayacağıdır. Bugün yine tüm sinema tarihçileri ve araştırmacıları bu filmden önceki tarihlerde çekilmiş filmlerin neler olduğunu biliyor. Bunlardan biri de Manaki Kardeşler ve onların 1907 ile 1912 arasında çektikleri filmlerdir. Bu filmlerden biri de Sultan Reşat’ın Rumeli Seyahati’dir.
Manaki kardeşlere bugün, başta Makedonya, Yunanistan , Romanya, olmak üzere Sırbistan ve Arnavutluk sahip çıkıyorlar. Ve bu ülkelerin çoğunda bu konu üzerine yazılmış bir çok kitap, arşiv, müze bulunmakta, kimi ülkelerde onların adına festivaller düzenlenmektedir. Biz de ise, birkaç sinema tarihçisinin dışında, bırakın sahip çıkmayı, bu konuda bir fikir sahibi olan bile pek fazla yoktur.
MANAKİLERE SAHİP ÇIKMALIYIZ
Sonuç olarak Manakilere sahip çıkmıyoruz, onun yerine bir ilk yaratıyoruz, ama yarattığımız bu ilk üzerine de herhangi bir kitap, araştırma yayınlama gereğini duymuyoruz. Bari birileri sinemamıza illaki bir doğum günü kazandıracaksa onu da doğru dürüst yapsın, bu konu üzerinde 100. yıla yakışır eserler ortaya koyarak kendilerine göre ilk olan öncüleri tanıtsın.
Ama, onu da yapamıyorlar... Çünkü; sinemamızın 100 yılı diyenler de buna inanmıyorlar ki....