Hangi aklın ürünü?
Afet riskini azaltma politikaları, engelliliği kapsıyor mu?
Afet riski önleme politikalarındaki eksiklik, sorumluların görevlerini yerine getirmemesi, yasal düzenlemelerin uygulamaya geçmemesi sonucu hayatımızdan giden canlara kim dur diyecek? Sorumluluğu kim üstlenecek?
Bu vahim sonucu, 2023 Kahramanmaraş depremlerinde, bu depremler öncesindeki doğal afetlerde birçok kez yaşadık ve gördük. Son olarak geçen hafta Bolu’da bir otelde çıkan yangında 78 can kaybımız oldu.
Bolu’daki yangın sonrasında ortaya çıkan bir başka önemli konu da yönetmelik. Bakanlar Kurulu kararı ile Resmî Gazetede yayımlanan 19.12.2007 tarihli ve 26735 sayılı “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik”in 3. Maddesi; “Tahliye uyarıları, aşağıda belirtilen istisnalar dışında hem sesli ve hem de ışıklı olarak yapılır; İşitme engelli kişilerin bulunma ihtimali olmayan alanlarda ışıklı uyarı cihazı kullanılması mecburi değildir.”
ENGELLİLERE UYGUNLUK NASIL DENETLENECEK?
Yukarıda belirlenmiş maddedeki konu ile ilgili hemen şu soru aklıma geliyor:
- Biz engelli bireyler artık hangi bina ve tesislere girebileceğiz?
- Konaklama yapılacak yerlerin, engelliye uygun olup olmadığını kim veya kimler belirleyecek?
Bunu gözardı eden zihniyete sahip kişiler, acilen karar mercilerinden uzaklaştırılmalıdırlar.
SORUMLUYU BULAMIYORUZ
Bolu Kartalkaya’daki elim yangın sonrasında, yukarıdaki yazmış olduğum yönetmelikte bulunan maddeyi Sağlık Hizmetleri Sendikası Engelliler Komisyonu Başkanı Sosyal Hizmet Uzmanı Ayşe Sarı ile konuştuk. Kendisi şunları söyledi:
Her afet sonrası, gündeme gelen ‘Bu işin sorumlusu kim’ sorusuna yanıt bulamıyoruz!. Sorumlular birbirlerini suçluyor! ‘Neden önlem alınmadı’ sorusuyla başlayan tartışmalar, gündemdeki yerini koruyamıyor.
Savaşlar, terör olayları, trafik kazaları, tren kazaları, kitlesel açlık, pandemi, göçler ve sel, yangın, deprem gibi doğal afetler; acil insani risk durumlarıdır. Engellilerin acil insani risk durumlarında, kurtarılma, tahliye edilme ya da güvenli bölgeye erişim şansları, diğerlerine göre daha düşük, can kaybı oranları ve ikincil bir engel kazanma riskleri daha yüksektir.
SÖZLEŞME İMZALADIK
BM Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan bir devletiz. Devlet, sözleşmenin “Risk durumları ve insani açıdan acil durumlar” başlıklı 11’inci maddesi ile doğal afetler dâhil risk durumlarında, engellilerin korunmasını ve güvenliğini sağlamak için insancıl hukuk, uluslararası hukuk çerçevesindeki yükümlülüklerini yerine getirmek için gerekli tüm tedbirleri almayı taahhüt ediyor.
Sözleşmedeki taahhütler, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde de karşılığını bulmuş durumda. “Sürdürülebilir şehir ve yaşam alanları” hakkındaki 11’inci amaç; engelli kişilerin ve yaşlıların ihtiyaçlarına özel dikkat göstererek afetlere karşı risk değerlendirmesini, dayanıklılık ve korunmayı içerir.
Tüm bunların yanında, Birleşmiş Milletler düzeyindeki ilk insani zirvenin, İstanbul’da yapıldığını da belirtmek gerekir. 23-24 Mayıs 2016 tarihlerinde İstanbul’da yapılan Dünya İnsani Zirvesi, yeni bir insanlık gündemi için destek göstermek ve bu gündeme yönelik taahhütler üretmek, gelecek insani zorluklara yönelik, daha kapsayıcı bir insani sistem inşa etmek olmuştur. Katılımcı Devletlerin gelecekteki felaketlere hazırlanmasına yardımcı olmak için “Hazırlık için Küresel Ortaklık” başlattığı Dünya İnsani Zirvesinin, önemli bir sonucu da Zirve öncesi hazırlanmış olan; Engellilerin İnsani Yardım Faaliyetine Katılımına İlişkin Şart’ın (Tüzük); devletlerin, BM kuruluşlarının ve engelli örgütlerinin onayına açılmış olmasıdır. Bu Şart, o tarihlerde, "insani yardım operasyonlarında büyük ölçüde göz ardı edilen engelli insanlar için bir zafer" olarak nitelendirilmiştir.
(Kaynak: http :// news.trust.org/item/20160525095817-fsr02/.)
BM Afet Risklerinin Azaltılması Küresel Platformu, Mayıs 2019’da 2015-2030 Sendai Afet Risklerinin Azaltılması Çerçevesinin izleme ve değerlendirmesini yapmak üzere; 22-26 Mayıs 2017’de, Meksika’da (Cancun) bir toplantı yapmıştır. Toplantıya Türkiye’den katılan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı yetkilileri; “2020 yılına kadar afet risklerini azaltma stratejisi oluşturulma küresel hedefi için ülke olarak Türkiye Afet Yönetimi Strateji Belgesi, Türkiye Afet Risk Azaltma Planı ve İl Afet Risk Azaltma Planları üzerinde çalıştıklarını; böylece yatırımların, ulusal ve yerel düzeylerde önceliklere göre sıralayabilecek, kurumlar arasındaki koordinasyonu sağlayabilecek ve mükerrer yatırımların önüne geçilebileceklerini belirtmişlerdir. Bunun yanında, risk ve zararları azaltmak için AFAD eliyle Türkiye Afet Risk Yönetim Sisteminin inşa edildiğini, 81 ilde hazırlanan Bütünleşik Afet Tehlike Haritalarının neredeyse tamamlandığını, tehlike haritaları üzerinden Afet Risk Azaltma Sistemi ile şehir şehir risk analizlerinin yapıldığını, tehlike haritaları ve risk analizinde, deprem, kaya düşmesi, çığ ve heyelan verilerinin kullanılmasında önemli yol kat edildiğini” belirtmişlerdir.
VAATLER UYGULANMADI
Yaşadığımız pandemi, deprem, sel ve yangınlardan sonra; “Afet riskini azaltma politikaları, engelliliği kapsıyor mu” sorusunu sorduğumuzda, yukarıda yer verdiğimiz sözleşmenin ve yapılan zirvenin politikalara işlemediğini, vaat edilen planların uygulamaya geçirilmediğini görüyoruz. Bu duruma yanıt vermek için çokça araştırma yapmaya gerek yok. Tek bir Yönetmeliğe bakmak yeterli. 19.12.2007 tarihli “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik.
(Devam edecek..)