19 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

hangi attilâ ilhan?

Kaan Eminoğlu

Kaan Eminoğlu

Eski Yazar

A+ A-

                                               seni kim çizebilir şubat yolcusu
                                                bütün çizgileri bozuyorsun

11 ekim 2005 günlerden salı, liseye yeni başlamanın heyecanıyla dolup taşan bir öğrenciyim. dersimiz türk dili ve edebiyatı, zil çalıyor ve hocamız ağlayarak sınıfa giriyor. sınıfta ani bir sessizlik, okula daha yeni başlamanın ve on dört yaşın verdiği çekingenlikten midir bilinmez hocaya soramıyoruz neden ağladığını, kısa süreli sessizliği bir kız arkadaşın "hocam neyiniz var?" sorusu sonlandırıyor. hocamız "attilâ ilhan'ı kaybettik." diyor, biz birbirimize bakıyoruz, sınıfın çoğu tanımıyor attilâ ilhan'ı, ne yalan söyleyeyim benim attilâ ilhan bilgim de "ben sana mecburum" şiiri dışında sıfır, bir yerde duymuştum güzel bir şiiri vardı diye o şiiri hatırlıyorum, yanımdaki arkadaş "akrabası herhalde" diyor sessizce, hocamız çok üzgün, attilâ ilhan'ın ne kadar büyük bir şair olduğundan bahsediyor, biz pek ilgili değiliz dersle ama nedendir bilinmez ben hâlâ unutmadım o günü, edebiyatı seven bir öğrenci de değilim o yıllarda, hatta zaman zaman kendime, benim burada ne işim var diye de sorduğumu hatırlarım.

attilâ ilhan'la gerçek tanışmamsa 2010 yılına denk geliyor, okul kütüphanesindeki tüm kitaplarını okuyorum, daha önce şiir diye okuduğum şeylerin çoğunun aslında şiir olmayan saçma sözler olduğunu fark ediyorum,

attilâ ilhan şiirleri üzerine hayaller kuruyorum, arkadaşlarımla (özellikle yasin kökden) attilâ ilhan'ın düşünceleri üzerine tartışıyoruz, dünyaları yıkıyoruz, yeni dünyalar kuruyoruz.

geçmiş o günleri hatırlayınca içime özlemle karışık bir hüzün düşüyor. geri gelmeyeceğini bildiğim ancak geri gelmesi için her şeyimden vazgeçebileceğim bir anılar sarmalına sarılıyorum.

not: “doğru düzgün imlaya bile uymuyorsun, bir edebiyatçı olarak cümleye büyük harfle başlanmayacağını, özel isimlerin baş harflerinin büyük yazılacağını bilmiyor musun?” diye sormayın, ayıplamayın beni, attilâ ilhan tüm şiirlerini küçük harfle yazardı, onu anarken nasıl büyük harfle başlayan cümleler kurabilirdim ki?