Hani cami yapmak Diyanet’in işi değildi?
CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, üç buçuk yıl önce Başbakan’ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi:
“Diyanet İşleri Başkanlığı Alevi yurttaşlarımızın yaşadığı köy ve mahallelerde cemevi yapmayı planlamakta mıdır?”
Yanıt, 31 Ocak 2012’de dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’dan geldi:
“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cami yapma görevi bulunmadığı gibi cemevi yapma görevi de bulunmamaktadır.”
***
Şimdi günümüze dönelim:
Cumhurbaşkanı Erdoğan Arnavutluk’a gitti; Tiran’da, Balkanlar’ın en büyük camisi olacağı söylenen Namazgah Camii’nin temel atma törenine katıldı.
Projeye göre bu cami beş bin kişilik olacak... Ancak açık alanlarıyla birlikte aynı anda on bin kişi namaz kılabilecek.
Cami yerleşkesinde 332 kişilik konferans salonu, 10 derslikli Kur’an kursu, sergi salonu, kütüphane, lokanta ve yemekhane, iki katlı Balkan İslam Müzesi, bebek bakım odası, çalışma odaları, 500 araçlık otopark ve bir de büyük bir kültür merkezi yer alacak...
***
Peki; bu camiyi kim yaptırıyor, Arnavutluk Devleti mi?
Para Arnavut vatandaşların mı cebinden çıkacak?
Hayır...
Devletin resmi haber ajansı AA’nın geçtiği habere göre Tiran’daki bu camiyi Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı yaptırıyor...
Yani parayı, biz Türk vatandaşları ödeyeceğiz!
Ya maliyet?
Bu konuda bir açıklama yok...
Artık kaça çıkarsa!
***
Arnavutluk’taki cami cemaatinden özür dilerim; ama...
Benim ülkemde 10 milyon kişi açlık, 20 milyon kişi de yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşarken; kendi ülkesinde “cami yapmak gibi bir görevi olmadığı” söylenen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ya da ona bağlı vakfın, Tiran’da cami yapmaya soyunmasını kabul edemiyorum.
Dini siyasete alet etmek için yapılan bu tür harcamaları protesto ediyorum!
CİDDİ SUÇ!
Fethiye Ortaköy Camii İmamı Turgut Mut , önceki gün ikindi namazını kıldırdıktan sonra mikrofonu eline alıp anons yapmış:
“Yarın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun Muğla’da yapacağı miting için Ortaköy’den otobüs kaldırılacaktır. Ücretsiz otobüslerle gitmek isteyen tüm halkımız davetlidir...”
Davutoğlu ‘nu uyarıyorum:
Bu imamın tavrı hoşunuza gitmiş olabilir.
Ama ya yarın bir başka imam CHP, diğeri HDP, beriki MHP, öbürü Vatan Partisi için aynı anonsu yapacak olursa...
Bu anonslar cami cemaati içinde huzursuzluğa, kavgaya yol açarsa...
Camiler, partilere göre bölünürse...
İktidarınız bunun vebalini ödeyebilir mi?
Kısacası, imam Turgut Mut, yetkisini kötüye kullanarak açıkça dini siyasete alet etti ve “anayasal” suç işledi.
Fethiye Cumhuriyet Savcısı ‘nı göreve davet ediyorum!
GÜNÜN SORUSU
Almanya’da mahkumiyetle sonuçlanan Deniz Feneri e.V. davasının Türkiye ayağı için açılan dava, önceki gün sona erdi. Yirmi sanığın tamamı beraat etti. Sorum başta RTÜK eski Başkanı Zahid Akman olmak üzere bu arkadaşlara:
Hep birlikte bir Almanya tatiline var mısınız?
(156+20)
Abdullah Bey...
Huber’i 7 ay 3 hafta boyunca babanızın çiftliği gibi kullanıp gelen eleştirileri “Masrafları ben ödedim” diye geçiştirdiniz... Sonra da şimdi oturduğunuz 20 milyon liralık evin size ait olduğunu açıkladınız...
Bir: Masraflar için ödediğiniz paranın makbuzu nerede?
İki: Kanlıca’daki evi aldığınız parayı nerede, nasıl kazandınız?
GÜNÜN İSYANI
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan yargının her geçen gün biraz daha zayıfladığına dikkat çekerek “Eğer bu zayıf tablo devam ederse, hem demokraside hem de ekonomide görmüş olduğumuz bu tabloyu bile mumla arar duruma geliriz” demiş... İsyanım kendisine:
13 yıldır iktidardasınız; sen de hep AKP hükümetlerindeydin... Yargıyı, ekonomiyi ve demokrasiyi bu hale ben mi getirdim ki hiçbir sorumluluğun yokmuş gibi şikayet ediyorsun? Biraz olsun sıkılmıyor musun?