HAZİRAN ŞEHİTLERİ ANITI - Anıtın Ali İsmail yüzü
Oğluydu direnişin, alnı ak, perçemi kara,
Çabucak büyüyenin namı yüce, ismi âlidir.
Kazandı adını, konuşurken bakın,
Sadece bakın, zekâsı, havaya oksijen katkısı,
Tebessümü, bebeklere süt hakkıdır.
Nasıl başardın be İsmail ata olmayı,
Söyler misin ismi şan, annesi ümmü gülsüm?
Bakın bakın, yüzü, yetimlere söz hakkı.
Demek insanlık ondokuzunu dolduramadı henüz,
Yetiş öncü, uçarı kızlar nişansız kaldı.
Gözlerini kapat, birlikte yükseleceksiniz,
Direnç, doğrudan kalbe akana kadar...
Bana bırakın, dedi ön barikatları, bir ıslıkta.
Aç gözlerini, karşında onu göreceksin,
Öyle cüsseli değil, öylesine cesaret birikimi.
Ben Ali’yi yolda gördüm de şaşırdım,
Nasıl şaşırtırsa gece yarısı ufkun parlaması,
Öyle kamaşmış bir şavkıma, masal gibi.
Demek, insanlık menzile bir hayli yaklaşmış,
Filme baktık, halkın beyni iyileşiyordu.
Geride bırakın kaygılarınızı, korkularınızı,
Takılgan, zeytin gözler günahınızı siler,
Adanmış delikanlı, bütün hesabı baştan ödedi.
Sırtında pamuk gömlek zafer kızılı,
Göğsü şehit işaretli, tarihte dolaşmaya çıktı.
Şimdi gel, uyuyabilirsen uyu, iş büyüdü,
Görev biraz daha ağırlaştı, biraz daha netleşti.
Şimdi, durabilirsen dur bakalım:
Mektup geldi Ali’den, hepimize selamı var;
Ben iyiyim, diyor, acaba katilim de iyi mi?
Not: “Haziran Şehitleri Anıtı”, direniş günleri boyunca yazılan (bir anıtın 4 yüzü için) 4 şiirden oluşuyor... Şiirler arka arkaya yayımlanacak. Haftaya: “Anıtın Abdullah Cömert Yüzü”. “Silivri - Hasdal Kıtaları” ise gelecek haftalarda köşemizde yer alacak.