HDP bilançosu
HDP hakkında açılan kapatma davasının olağan bir dönemde olağan bir partiden bahsediyormuşuz gibi ele alınması çok tuhaf. Dönem olağan değil, çünkü siyasette neyin olağan sayılması gerektiğine ilişkin ön kabullerin değişmeye başladığı yeni bir döneme girdik. Arkada kalan yetmiş yılın olağanlık tanımı, Türkiye’nin içinde yer aldığı batı sisteminin çıkar ve beklentileri ile belirlenmişti. Bir parti veya bir düşünce, batının Türkiye üzerindeki denetimine hizmet ediyor ya da onu mesele etmiyorsa normal; bu denetimi sorguluyor ve tam bağımsızlık iddiasında bulunuyorsa anormal kabul ediliyordu. Şimdi durum değişmeye başladı.
HDP’nin kapatılması halinde yeni dönemi niteleyen görünümlerin daha da belirginleşeceğini söyleyebiliriz. Buradan hareketle, HDP sonrası Türkiye siyasetinin önümüzdeki sürecini etkileyecek gelişmeler birkaç maddede toparlanabilir.
1- ABD, FETÖ’den sonra en önemli operasyon aygıtını kaybedecek.
2014’te Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının çökertilmesi, ardından 15 Temmuz kalkışmasının bastırılması ABD’nin, Türkiye’nin içinde siyasal operasyon yapmakta kullandığı iki önemli aygıtından birini kaybetmesiyle sonuçlandı. Bu olay daha bağımsız hareket etmesin diye düğümleri sağlamlaştırılmak istenen Türkiye’nin, kendisini batıya bağlayan en önemli halatlardan birini koparmasıdır. Bunun getirdiği manevra kabiliyeti kazanılmadan önce HDP’nin kapatılması söz konusu olamazdı ve olamamıştır. Dolayısıyla mesele bir partinin kapatılması değil, Türkiye’nin batıya bağlı kalması için tehdit unsuru olarak kullanılan bir enstrümanın daha tasfiyesidir. Bir bağımsızlaşma olayıdır.
2- PKK ideolojik tezlerinin meşru siyasal alana taşınmasına hizmet eden, Abdullah Öcalan’ı heykeli dikilecek adam olarak propaganda eden yasal aygıtını kaybedecek.
Bazı aydınlar şaşılacak bir aymazlık içinde, HDP’nin PKK’dan bağımsız bir iradesi varmış ya da olabilirmiş gibi konuşuyorlar. Oysa ayrı etnik temelde örgütlenmenin meşruiyeti, 1960’ların sonlarından bu yana kuramsal bir temele oturtulmaya çalışıldı. Bu temel, PKK’nın en önemli varlık dayanağıdır. HDP çevrelerinde PKK’nın sorgulanmaması sadece silahlı örgütten duyulan can korkusu ile açıklanamaz. Kürt sorununun, Ortadoğu’nun, Türkiye’nin ve batı sisteminin nasıl algılanacağına ilişkin ortak ideolojik köklerden kaynaklanır. Bu nedenle HDP yönetimi için PKK sadece meşru bir güç olmakla kalmaz, aynı zamanda onsuz bir “çözüm” de düşünülemez.
3- PKK’nın militan devşirme büroları kapatılmış olacak.
FETÖ’nün tasfiyesi sonrası Türk güvenlik güçleri PKK’ya karşı gözle görülür bir alan hâkimiyeti sağlamayı başardılar. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ülke içinden PKK’ye katılımların tarihin en düşük düzeyine gerilediğini açıklıyor. Ancak Diyarbakır analarının herkese gösterdiği üzere HDP, örgütün ikna edemediği yerde kaçırmak suretiyle dağa götürdüğü gençler için bir ikmal merkezi, belediyeleriyle birlikte bir lojistik üssü görevi gördüğü ortadaydı.
4- TBMM içinden bölge ülkelerinin toprak bütünlüğüne tavır alan, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi kuşatma girişimlerine destek veren ve Çin’in Uygur özerk bölgesine yönelik Amerikancı kışkırtmalara çanak tutan siyasetler zemin kaybedecek.
HDP’nin bütün siyasetleri “barış” kavramını kod olarak kullanmak suretiyle, Türkiye’yi ve Türk hükümetini batı ile çelişmelerinde yalnızlaştırmak stratejisi üzerine kuruludur. Ne hikmetse, PKK’yı kayıtsız koşulsuz silah bırakmaya çağırmayan barış yanlıları, bunu bile Türkiye hükümetlerinin ve ordusunun gözü dönmüş birer savaş makinesi olmasına bağlarlar. Böylece barış Türkiye’den değil, Türkiye’yi buna zorlamak için batılı dostlardan beklenen bir emperyalist işbirlikçiliği söylemine dönüştürülür.
5- ABD başkanı Joe Biden’in dört gözle beklediği batıcı iktidarın aritmetik hesapları bozulacak.
CHP iktidar olma umudunu kaybedeli uzun zaman olmuştu. MHP’den ve AK Parti’den kopartılan parçalarla yapılan yamaların toplamı da bir türlü hesabı denkleştirmeye yetmemişti. Bu koşullarda HDP’nin oyları kutsal bir içerik kazanmıştı. Bu koşullarda HDP’nin kapatılması halinde millet ittifakının iktidar aritmetiği suya düşecek. Üstelik bu parti sadece millet ittifakına eklemlenecek oylarıyla değil, yaratıcı yıkıcılık senaryosunda oynaması beklenen rolüyle de sistem güçlerinin gözbebeğiydi.