HDP seyirli, CHP şerbetli AKP-MHP teklifi
AKP-MHP anayasa değişikliğinin nasıl bir komisyon tarafından hazırlandığını bilmiyoruz. Bir ekip var mıydı, onu da bilmiyoruz. Bilsek iyi olurdu. Bu kadar tutarsız ve zincirleme çok ciddi yapay sorunlar doğuracak bir metin hazırlayarak Türkiye’den gerçekten ne istediklerini belki tahmin edebilirdik.
*
AKP-MHP önerisi 10 Aralık 2016’da TBMM Başkanlığına verildi. On gün sonra 20 Aralık’ta Anayasa Komisyonu’na indirildi. Yangından mal kaçırmacasına görüşülmeye başlandı. AKP saldırıda, MHP yanında, HDP sessiz seyirde. Bu yanlışı önleyebilecek tek güç CHP ise öneriye meşruiyet sağlayarak adeta gizli ortak.
CHP yönetimi “Komisyona güçlü katılım kararı” aldığını açıkladıktan saatler sonra, 26 Ocak 2016 günü önerinin ilk maddesi oylandı ve kabul edildi. CHP, aynı 4+4+4 eğitim yasasında olduğu gibi bağırıp çağırıp buna da meşruiyet şerbeti döktü.
*
Anayasalarda değişiklik işinin can suyu, meşruiyete sahip olmaktır. Meşruiyet, her şeyden önce, yapılacak işin toplumda genel kabul görmesi demektir. Bu öneriyse toplum bir yana, meclisteki teklifçi siyasal partilerin milletvekilleri için bile muammalar ve çelişkilerle dolu. Öyle olduğu için AKP yönetimi milletvekillerini toplayıp ikna turları yapıyor.
Önerinin daha maddelerine geçilmeden, AKP-MHP genel başkanları, kamuoyunun adeta “bu da ne!” tonunda dile getirdiği yanlışları değiştirmek zorunda olduklarını görüp bir araya geldiler. Cumhurbaşkanı olabilmek için Türk vatandaşlığına “doğuştan” sözünü eklemenin anlamını, sözde hazırlık ve pazarlıklarda fark etmemişler. Seçilme yaşının 18’ini ne gerekçeyle önerdiklerini “hazırlık” yaparken düşünmemişler. Yedek milletvekilliğinden her nedense kuşkuya düşmüşler. Kim bilir, daha da başka neleri fark etmişler.
*
Tıkanıklıkları açmak gerekçesiyle başlatılan değişiklik, karşımıza rejim değişikliği olarak çıktı. Şimdiki yarı-başkanlık, başkanlık rejimine çevriliyor.
Yürütmede iki başlılık şikayetiyle başbakanlık ortadan kaldırılırken, yasamada iki başlılık yaratılıyor. Cumhurbaşkanı, yasama yetkisi bakımından TBMM’ye eş koşuluyor.
Kuvvetler ayrılığı olmadan olmaz, daha çok kuvvetler ayrılığı denip, yasama ve yargı yürütme kuvveti hükümetsiz cumhurbaşkanının tekelinde toplanıyor.
İstikrar adına ortaya “başkanlık” değil, buz gibi bir devlet başkanlığı rejimi seriliyor. Toplumu yasasız bırakıp idari kararnamelerle kuşatan bir “idari devlet”, önerinin her yanından sırıtıyor.
*
Kaynağı karanlıkta kalmış bu öneri, toplum bir yana meclisteki milletvekilleri için bile soru işaretleriyle doluyken, meşru iktidar unsurlarını da kollayıp koruyacak ve Türkiye’yi sorunlara boğmaktan kurtaracak tek yol Komisyon’dan çekilip meşruiyet yokluğunun altını çizmekten ibaret, ana muhalefet partisi Komisyon’da oturup çaresizlik ilan ediyor. Bu iş nasılsa referanduma gidecek diyerek, kamuoyuna, referandumda MHP’nin ağırlıkta olduğu yerlerde çalışma “stratejisi” çizdiğini açıklıyor.
*
Bu HDP seyirli ve CHP şerbetli AKP-MHP önerisinin şansı yok. İçerdiği yanlışlarla tamama erme olanağı yok. Ülkemizi bu büyük yanlışa düşmekten alıkoymak için bize düşen, parlamentoya rağmen gayret!