22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

HDP'nin programı ve 'bizim sosyalistler'

Bayram Yurtçiçek

Bayram Yurtçiçek

Eski Yazar

A+ A-

Açılım süreci döneminde, Türkiye kamuoyunu ikna etmek ve bir kitle desteği sağlamak için HDP projesi gündeme getirildi. Bu projenin ilk sahipleri Abdullah Öcalan ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dır. Bunu çeşitli defalar PKK ve HDP yöneticileri dile getirdiler. Abdullah Öcalan da bu projenin kendisi tarafından hazırlandığını belirtmişti.

HDP BİR PROJE PARTİDİR

Bu proje, bir ölçüde “sol”u havuzlama projesiydi aynı zamanda. CIA ve MİT’in kontrolündeki “sol” gruplar ile saftirik solcular neo-liberal aydınlarla birlikte bu projede yer aldılar. Bu projeye CHP yönetimi de büyük destek verdi. Öyle ki CHP Genel Başkan Yardımcılarından biri CHP’ye değil, HDP’ye oy verdiğini ağzından kaçırıverdi. Sürecin nasıl ilerlediğini, toplumun nasıl manipüle edildiğini hep beraber gördük ve yaşadık. Sistem bütün alet ve edevatlarıyla HDP’nin arkasına geçmişti. Ta ki 24 Temmuz, Kandil operasyonuna kadar. O güne kadar HDP bileşenlerinden HDP programına, taktik ve stratejilerine hiçbir itiraz olmamıştı. Başarı birleştirir, yenilgi ise bölünme ve parçalanma yaratır. HDP’nin başarılar kazandığı dönemde sesi çıkmayan bileşenler, PKK hendeklere gömülünce, şimdi tartışmaya ve işi programın yetersizliğine ve yanlışlığına getirmeye başladılar.

HDP’nin bileşenlerinden Demir Küçükaydın’da bunlardan biri. Dün HDP’de kararların nasıl alındığına ve HDP’yi kimin yönettiğine değinmiştik, Bugün de HDP’nin programına yaptıkları eleştirilerini ele alacağız.

LÜBNANLAŞMA NEDİR?

Lübnan aslında tarih boyunca ve coğrafi olarak Suriye’nin bir parçasıdır. I. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı toprakları paylaşılırken, Suriye ve Lübnan Fransızlara düşmüştü. Fransızlar daha savaş patlamadan önce de Lübnan’daki Hıristiyanları koruma adı altında Lübnan’a asker çıkarmıştı. Fransızlar Lübnan’ı ve Suriye’yi kolay yönetebilmek ve bir milli bilincin gelişmesini engellemek için toplumu etnik ve din ve mezheplere göre böldü ve birbirine düşürdü. Lübnan bunu acısını bağımsızlıktan sonra da çok çekti. Hala da çekmektedir. Bu nedenle bir Lübnan milleti oluşamadığı gibi, devleti de dini gruplar federasyonu gibidir. Hem Lübnan ordusu var, hem de Hizbullah’ın, Falanjistlerin ve başkalarının silahlı güçleri var. Birinci Dünya Savaşı'ndan önce bu duruma Balkanlaşma adı veriliyordu. Savaştan sonra Balkanlar belli bir istikrara ve görece milli devletlere kavuşunca bu deyim de neredeyse unutuldu. Şimdi bunun tipik örneği Lübnan oldu.

ABD emperyalizmi ve İsrail Siyonizmi Batı Asyanın bütün ülkelerini Lübnanlaştırmak için harekete geçmiş durumda. Bunun adı da BOP’tur. Bu Lübnanlaştırma projesinin uygulanmasında da PKK-PYD kullanılmaktadır. Şimdi herşey bu kadar açık ve anlaşılır iken esas anlaşılmayan Demir Küçükaydın’ların tutumudur.

Selahattin Demirtaş’ın Genel Başkanlığını tartıştığı 6 sayfalık yazının hiçbir yerinde ne emperyalizm kelimesi, ne de ABD emperyalizmi geçmemektedir. Bu gün Türkiye ve Batı Asya’da yaşayan biri politik bir yazı kaleme aldığı zaman ABD’den bahsetmeden yazı yazabilir mi? Bu büyük beceriyi Demir Küçükaydın çok iyi gösteriyor. Bir tek hedefi var ve eleştirisini bu noktada yoğunlaştırıyor; HDP’nin bugünkü tutumuyla ” Erdoğan’a karşı savaşı kazanmak mümkün değildir.” Nedir HDP’nin eksiklikleri ve kusurları? Şöyle yazıyor Demir Küçükaydın: “Yıllardır yazıyoruz HDP’nin programı yanlıştır, bu program Demokratik Cumhuriyet’e götürmez, Lübnanlaşmaya götürür diye. Kimse aksini kanıtlama zahmetine girdi mi? Hayır.” Şimdi ben cevap vereyim. Aksini ispatlama zahmetine niçin girsinler? Zaten onlar Türkiye’yi Lübnanlaştırmak için bu partiyi kurdular. Esas sen cevap ver, hem kendine “sosyalist” deyip, hem de, Türkiye’yi Lübnanlaştıracak bir partide ne işin var? Ne zamandan beridir sosyalistler ülkeyi etnik ve dini cemaatlere göre bölen projelerde ve bu projeleri uygulamak için kurulmuş partilerde yer almışlardır? Burada tutarlı olan HDP yönetimi, tutarsız olan da Demir Küçükaydın gibilerdir. HDP ta başından beri bu amaçla kurulmuş bir partidir. Sizin gibiler ise Türkiye kamuoyundan bunun gizlenmesi için kullanılan örtü oldunuz. Bu örtü yırtılıp HDP’nin ne olduğu anlaşıldıkça da sizin programatik eleştirileriniz piyasaya çıkmaya başladı.

Burada doğru tutum, özeleştiri yapıp Türkiye kamuoyuna gerçekleri açıklamaktır. PKK’nın kuyruğuna takıldığınızı, Türkiye’yi bölme planlarına alet olduğunuzu ve bundan pişmanlık duyduğunuzu Türkiye soluna ve kamuoyuna açıklamalısınız. Barak Obama, Suriye’de PKK-PYD’yi kara gücümüz olarak açıkladığında bile gıkınız çıkmadı. Bu partiden istifa etmediniz. ABD’nin solcuları olmayı kabul ettiniz. Şimdi de kalkmış HDP’nin Türkiye’yi Lübnanlaştırmaya çalıştığını söylüyorsunuz. Ve hala o partide durmayı sineye çekiyorsunuz. “Biz sırtımızı PYD’ye yaslıyoruz “diyen bayan Eş Genel Başkan ile ilgili bir eleştiriniz oldu mu? “Biz sosyalistiz. ABD’nin kara gücüne nasıl sırtımızı dayarız” dediniz mi? Özerklikler ilan edilip, hendekler kazılırken herhangi bir itirazınız oldu mu? Bütün bunlar olurken ses çıkarmayanların bu topluma bir özür borçları olduğunu düşünüyorlar mı?