05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 10°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hemofili B gen tedavisi umut veriyor

Şehime G.Temel

Şehime G.Temel

Gazete Yazarı

A+ A-

Hemofili B hastalıği, fakör IX’un kandaki dolaşım seviyelerini azaltan kan pıhtılaşma faktörü IX'daki mutasyonların neden olduğu, X kromozomuna bağlı nadir bir kanama bozukluğudur. University of College London (UCL), Royal Free Hospital ve klinik aşamalı bir biyoteknoloji şirketi olan Freeline Therapeutics uzmanları tarafından yürütülen bir klinik araştırma, hemofili B hastalarında faktör IX seviyelerini eski haline getirmek için karaciğere yönelik bir gen tedavisinin uzun süreli güvenliğini ve etkinliğini test etti.
Araştırma Ekibi, faz I/II çalışmalarının sonuçlarını 20 Temmuz 2022'de New England Journal of Medicine dergisinde "Hemofli B Faz1-2 Gen tedavisi denemesi’ başlığıyla yayımlandı. Araştırma ekibi, FLT180a adı verilen adeno-ilişkili virüs (AAV) tabanlı gen tedavisi adayını, normal değerlere kıyasla yüzde 2'den az faktör IX’a sahip ağır ve orta şiddetli hemofili B hastalarının tedavisi için değerlendirmeye aldılar. Başarılı olursa, tek bir FLT180a enjeksiyonu, hemofili B ile yaşayan bireylerde kanama risklerini kökten azaltabilir.
Şu anda, X'e bağlı bir genetik hastalık olduğu için çoğunlukla erkek olan hemofili B hastalarının tedavisi, haftalık rekombinant pıhtılaşma faktörü IX enjeksiyonlarını içerir. Bu düzenli "replasman tedavisi", aşırı kanamayı önlemek için faktör IX eşik seviyelerini korur. Bununla birlikte, bu yaklaşım, eklemde kan biriktiğinde ve eklem kıkırdağını aşındırdığında sinovyal astarın kronik enflamasyonu nedeniyle artriti ve eklem hasarını önlemez.


10 HASTANIN 9’UNDA BAŞARI


B-AMAZE adı verilen çok merkezli, açık etiketli, faz I/II klinik deneyi ve ilgili uzun vadeli takip çalışması, FLT180a’nın bir kerelik enjeksiyonu, vücutta normal seviyelerde faktör IX proteininin sentezini sürdürdü ve dört doz boyunca on hastanın dokuzunda karaciğerde düzenli replasman tedavisi ihtiyacını ortadan kaldırdı.
26 haftalık denemenin bir parçası olarak, on hasta, hastanın vücut ağırlığının kilogramı başına 3.84×1011 ila 1.28×1012 arasında değişen vektör genomu dört FLT180a dozundan birini aldı. 26 hafta sonra, beş hastada faktör IX proteini normal seviyelerine sahipti, üçünde düşük ama artmış seviyeler vardı ve en yüksek dozu alan bir hastada anormal derecede yüksek bir seviye vardı. 26. haftada birincil güvenlik ve etkililik son noktalarına ulaştıktan sonra, on hastanın tümü faktör IX ifadesinin güvenliğini ve dayanıklılığını değerlendirecek olan 15 yıllık uzun süreli bir takibe dahil edildi.


UZUN VADELİ SONUÇLARI
TAKİP EDİLECEK


UCL Kanser Enstitüsü Royal Free Hastanesi Profesöru Pratima Chowdary, bu çalışmanın Hemofili hastalarının kendilerine eksik proteini düzenli olarak enjekte etme ihtiyacını ortadan kaldırmak ve yaşam kalitelerini iyileştirmek için önemli bir adım olduğuna dikkat çekti. Uzun vadeli takip çalışmasında, hastalarda Faktör IX ifadesinin sürekliliği ve geç etkileri izlenecek.
Denemedeki tüm hastaların bağışıklık sistemlerinin viral vektöre karşı tedavinin reddedilmesine yol açabilecek bir saldırı oluşturmasını önlemek için birkaç hafta ila aylar boyunca bağışıklık baskılayıcı ilaçlar almaları gerekti.


YAN ETKİLERİ


Genel olarak, tedavi iyi tolere edildi. Bununla birlikte, tüm hastalar bazı yan etkiler yaşadı. En yüksek FLT180a dozunu alan ve en yüksek faktör IX protein seviyelerine sahip olan bir hastada anormal bir kan pıhtısı tespit edildi.
UCL Tıp Bilimleri profesörü ve şirket kurucu ortağı Amit Nathwani, gen tedavisinin, ciddi genetik hastalıkları olan insanlar için bilimin sınırlarını zorlayan hala genç bir alan olduğunu vurguladı. B-AMAZE uzun vadeli verileri, gen terapisinin hastaları yaşam boyu tedaviye bağlı kalmanın zorluklarından kurtarma potansiyeline sahip olduğuna veya bugün hiçbirinin olmadığı yerde tedavi sağlayabileceğine dair artan kanıtlara katkıda bulunuyor.
Şirket Baş Tıbbi Sorumlusu Pamela Foulds, B-AMAZE’in uzun vadeli verilerinin, tek doz FLT180a'nın faktör IX'un kararlı ifadesinin sürekliliğinin hemofili B hastalarını kanamadan ve yaşam boyu faktör IX replasmanı koruyucu seviyelerde ihtiyacından koruyabileceğine dair güvenlerini desteklemeye devam ettiğini vurguladı. Faz I/II klinik denemesine dayanarak, araştırmacılar düşük dozlarda FLT180a'nın faktör IX düzeylerini normal aralıkta sürdürdüğünü ancak immünosüpresyon (immün baskılama) gerektirdiği sonucuna vardılar.
Özgün içerik: https://www.nejm.org/doi/10.1056/NEJMoa2119913