26 Kasım 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Hepimiz Avrasyacıyız’

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

Bundan on yıl önce Avrasya’ya bir seçenek olarak değinmek bile, “Ergenekoncu” sayılıp zindana atılmak için yeterli bir nedendi. Bugün ise, varlığını Büyük Ortadoğu Projesine borçlu bir partinin iktidarı, Biden’la masaya getirilen hiçbir konuda anlaşmaya varıp imza atamazken, Putin’le iktisadi ilişkilerde Rusya’yı Türkiye’nin en büyük partneri haline getirmeye aday mutabakatlara imza atıyor.

Putin, iki ülke arasındaki iktisadi yakınlaşmanın nesnel temellerine işaret ederek, “karşılıklı çıkar o kadar derin ki, işbirliğimizi geliştirmekten başka şans tanımıyor bize” diyor. Rusya’nın Kafkaslardaki doğalgazını Bulgaristan üstünden Avrupa’ya taşımayı hedefleyen Güney Akım Projesinin sona erdiğini Türkiye’den ilan ediyor. Alternatif bir hattın Türkiye üstünden kurulması konusunda Rusya ile Türkiye arasında ön mutabakat sağlanıyor.

ABD VE BATI’NIN RUSYA SİYASETİ

Başında ABD’nin yer aldığı Batı’nın Rusya siyaseti, bir yandan NATO ve AB aracılığıyla Rusya’yı kuşatarak baskı altına almak, diğer yandan Rusya içindeki Atlantikçiliği güçlendirerek onu Avrasya’dan uzaklaştırmak üstüne kuruluydu. ABD’nin Bush döneminde Gürcistan’daki Saakaşvili yönetimi aracılığıyla uygulamaya koyduğu Güney Osetya hamlesine Putin yönetiminin bu bölgeye askeri harekat düzenleyerek karşılık vermesi, bu ilişkilerdeki dönüm noktasını oluşturdu. Obama’nın yönetime gelmesiyle birlikte, ABD, Rusya’ya yönelik siyasetinde daralan olanaklarını genişletmek amacıyla yeni bir hamle girişiminde bulundu. ABD Dışişleri Bakanı H. Clinton, iki ülke arasındaki ilişkileri başa sararak yeni bir sayfa açma önerisinde bulundu.

RUSYA’NIN BÜTÜN GÖVDESİYLE AVRASYA’DA MEVZİLENMESİ

Libya’ya karşı düzenlenen NATO saldırısından sonra, ABD’nin Suriye’ye karşı başlattığı kirli savaş, Rusya Federasyonu’nun zaten yakın olduğu Çin’e daha da yakınlaşmasına ve Avrasya’daki mevzilenmesini pekiştirmesine yol açtı. Suriye’de Esad yönetiminin ABD’nin yönettiği saldırılara karşı kararlı direnişi, Rusya’nın bu konuşlanmasını daha da güçlendirdi. ABD ve Batı, Rusya’yı Avrasya mevziinden çıkarmak amacıyla onu kuşatma harekatına hız verdi. Ukrayna’yı bütünüyle teslim almak için bu ülkede bir darbe düzenledi. Rusya, Batı’nın bu hamlesini, şu ana kadar verdiği karşılıkların en sertiyle yanıtladı.

Rusya’nın Türkiye hamlesi, Batı’nın kendisine uyguladığı ablukayı, Avrasya’ya dayanarak yarma girişimidir. Putin’in bu tutumunun özeti, Atlantik’le olan köprüleri atmak ve bütün gövdesiyle Avrasya’da mevzilenmektedir. Bu, aynı zamanda Atlantiğin Rusya’yı etkileme kanallarının büyük ölçüde tıkanması anlamına gelmektedir. Atlantiğin elinde Rusya’yı Avrasya mevziinden koparmak için çıplak zor dışında bir seçenek kalmamaktadır.

KARŞI DEVRİM İÇİN HAYAT ÖPÜCÜĞÜ MÜ?

İlişkiye Türkiye açısından baktığımızda, hayata Büyük Ortadoğu Projesinin bir uygulama aracı olarak gelen AKP iktidarı, Atlantik’te boğulurken, Avrasya’dan başka tutunacak dal bulamamaktadır. Erdoğan-Putin görüşmesinde Suriye konusundaki karşıt tutumlar korunmuş ve açıkça dile getirlmiştir. Ama esas soru, Türkiye-Rusya arasında ekonomik alanda varılmış olan mutabakatların uygulamaya konmasının bu farklı iki siyaset üstündeki etkisinin ne olacağıdır. Putin Rusyası’nın Avrasya’daki mevzilerini pekiştirmesi, izlediği Suriye siyasetine güç katarken, Rusya ile olan iktisadi ilişkilerin giderek güçlenmesi, AKP yönetiminin Esad düşmanlığını esas alan siyasetini her geçen gün daha da sürdürülemez hale getirecektir.

İşçi Partisi, Avrasya siyasetini, bırakalım on yıl önceyi, daha hemen hemen herkesin bütün tümcelerine “küreselleşen dünyamızda” diye başladığı 1990’larda düzenlediği uluslararası Avrasya sempozyumlarıyla ilan etmiştir. Atlantik ürünü bir karşı devrim iktidarının, bugün Atlantiğin artık gündelik hayatı bile giderek sürdürülemez hale getiren boğucu koşullarında çarkı döndürebilmek için Avrasya’dan medet umar hale gelmesi, ona bir hayat öpücüğü sağlayamaz. Karşı devrimin kendi temellerini yadsır hale gelmesi, olsa olsa onun yıkılışını hızlandırır. Bir siyasetin karşıtları tarafından bile eylemli olarak doğrulanması, o siyasetin esas sahiplerini güçlendirir. Çünkü iktidar partisi de dahil bütün partiler içindeki yurtseverlerin artık çıplak gözle görülür hale gelmiş olan gerçeğe hızla yakınsamalarını sağlar.