11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Her kriz dünyaya diktatör getirir mi?-(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Bal gibi getirir!

Bugün size bir gerçek öykü anlatacağım.

Dikta heveslileri dünyaya gökten zembille inmiyor.

Tam tersi. Ne zaman ABD'de bir ciddi ekonomik kriz çıksa, arkasından mutlaka batıdan, ya da Asya’dan çıkacak bir diktatör için ortam hazırdır. Neden mi?

Bakınız neden?

Bir sabah Newyork Borsası kötü haberle uyanmıştı. 1929 ekonomik bunalımı bağıra, bağıra geliyordu. Borsa altüsttü, fiyatlar baş aşağı gidiyordu. Dünya bu durumdan pekala etkilenebilirdi. Gerçi o zamanlar ne iletişim ne de borsa hareketleri bu denli teknolojik gelişmeden nasibini almamış dünyanın finans odakları Globalizm arasındaki saadet zincirini daha yaratmamışlardı. 4 yıl sonra dünya tehlikeli bir macerayı yaşayacaktı. Bu macera sonu savaşa, kan ve ölüme dek varacak ve sonunda dünyayı bölüp iki kutuplu yeni bir dünyanın yaratılmasına neden olacaktı.

AB yoktu.

Aksine dünya para piyasalarında 1929 buhranı koalisyonlu Waimar Hükümeti'ne durup dururken geliveren kriz, can simidi yerine geçmişti. Sokaklardaki işsizler ordusuna aş ve iş için çare çıkmış, ABD de çıkan kriz dalgası nedeniyle geçici de olsa Waimar Hükümeti sıkıntılı günleri geride bırakmıştı. Krizin Almanya’ya sıçraması an meselesiydi ama halk henüz etkilememişti. Almanlar Münich birahanelerinde hala kol kola biralarını şarkılar söyleyerek içiyorlardı. Kriz Waimar’ı teğet geçmişti! Hükümette yer alan Pape gibi, Scleicher gibi oportünist ve kaşkarikocu politikacıları nalıncı keseri gibi hep kendilerine yonttular. Aynı zamanda da yandaşlarını zengin ederken Alman ekonomisine sanal hayat ve kan gelmişti. Almanya’yı krizin teğet geçtiğini yayanlar da onlardı. Aradan çok zaman geçmedi ki; teğet geçtiği söylenen ABD'deki kriz Alman ekonomisi ve koalisyon hükümetinin çıkarlarına düşkün rüşvet ve yolsuzluklara meraklı siyasetçilerini öyle bir etkiledi, öyle bir baskı altına aldı ki? Koca Waimar Cumhuriyeti boşluktaydı. Ekonomi eskisinden kötü hale düştü. Koalisyon hükümeti ha düştü ha düşecek derken, kurtarıcı peşinde olan halk karşısında büyük demegog Hitler’i buldu.

Demokratik güçler nerede?

Alman ekonomisini ayakta tutan iş çevreleri, ordu ortada kalan iktidara değil, askerliğinde onbaşılıktan Parlamenterliğe geçiş ve kendisini Führer yapan Hitler’e yanaştı. Sanayi ve iş çevreleri her kapitalist ülkede olduğu gibi bu Yahudi düşmanı, haris ve tutku dolu adamı destekledi! Hitler o işadamlarının Yahudi olanlarını gaz odasına gülerek gönderecekti.

Kimi tarihçiler diyorlar ki: "Eğer ABD'de 1929 ekonomik kriz WallStreet’i alaşağı etmese, 1933'de Hitler belası ortaya çıkamazdı.”

Başta demir ve çelik endüstrisinin devleri, sonra kimya sanayi ve onların yanında ordu da, bu şaşkın kalabalığın arkasında duruyordu. Başkan Hindenburg ise, halkı “Komünistler gelir ha!” diyerek uyutuyordu. Memleket gaflet dalalet ve hıyanet içinde olanlardan kurtulmak için Nasyonal Sosyalist olduğunu, ülkede demokrasiyi daha ileri demokrasi yapacağını bağıra, bağıra söyleyen Hitler’i başa getirerek, demokratik değerlerine ihaneti seçmekten başka çare bulamamıştı.

Ondan sonra Nazi’ler bir sel gibi Waimar Cumhuriyetini çizmeleriyle ezdiler. İsmet Paşa'nın deyimiyle “Macera” başlamıştı. Hitler sadece Almanya için felaket değildi. Bütün dünyayı kan gölüne dek sürükleyecek Sara hastası bir megaloman, hırsı aklından dört parmak yukarıda bir diktatördü. Onun reklam filmlerindeki halini bir gözlerinizin önüne getiren. O badem bıyıklı adamın kalabalıklara vaadi artık başkaydı. O dünyayı ele geçirmek istiyordu. O Nazi seli, çocuklardan başlayarak nasıl oldu da koca Alman İmparatorluğu'nu eline geçirdi? Haris bir adam nasıl oldu da Dünya’yı 2. Dünya savaşının kan ve barut kokan havasına götürdü?

Mustafa Kemal 2. Dünya Savaşı'nın yakında başlayacağını ve Hitler ve Musoloni’nin dünyanın başına dert açacağını söylüyordu. Kimse uyarılara kulak asmadı ve sonunda Büyük savaş basit bir Danzing koridoru meselesinden patladı ve ateş dünyayı sardı.

Belki de tarihçiler haklıdırlar:

“ – Eğer ABD'de 1929 Ekonomik krizi çıkmasaydı, dünyanın eli bir deli diktatör Hitler’in dünyayı kana bulamasına mahkum olmayacaktı.”

Savaş ve para ilişkileri belki çağımızda hala bu nedenle korkulan ve istenmeyen bir afetin habercisi olmuyor. Ayni zamanda boşluğu dolduracak dikta heveslerine de yol açıyor:

Ne dersiniz? Bu öykü ilginç ve ders alınması gereken bir öykü değil mi? Şimdi anlaşılıyor: “Dünyada savaş sanatının ustası Mustafa Kemal Atatürk durup dururken ‘ Yurtta Barış, Dünya’da barış’ dememiş…

Her bataklığın üzerinde önce sinekler uçarlar, sonra çekirgeler o bataklığın az ötesindeki bereketli toprakları kurutuncaya dek yok ederler.