Her yerde kar var
Beklenen kar nihayet gelirken İstanbul’a,
soğuk sisli puslu bugünlerde
elimde televizyon kumandası
tembellik hakkı hediye ediverdim kendime.
Çocuklar için bir eğlence
barajlar için,
toprak için bir nimettir kar.
Çoğu romantik şarkılara,
filmlere de konu olmuştur.
Bazen öyle güzel görüntüler oluşturur ki,
nasıl fotoğraf çekeceğinizi şaşırırsınız.
Kartpostallık bir şölene dönüşür etrafınız.
Bilir misiniz bilmem,
her bir kar tanesi farklı bir motif.
Bu nasıl bir mucizedir ki,
her yağdığında birbirinden ayrı.
Fotoğraf makinesinin keşfi ile,
fark ediyor bir fotoğrafçı.
Mercekleri de kullanarak
kar tanelerini çekiyor,
tek tek.
Ağaçların üstünü,
evlerin çatılarını örten bu beyaz örtünün tertemizliği
huzur da veriyor insana.
Kendine has bir kokusu da vardır sanki.
Bilmem ki herkes alır mı bu kokuyu?
Bazı parfümler vardır,
etkiler sizi.
İşte hani adeta öyle özeldir kardaki bu koku.
İkide birde açıp kapıyorum penceremi.
Çocukluğumdan kalan bir alışkanlık,
gökyüzünü anlama oyunu ile.
KAR ÇİLESİ
İstanbul’a kar giriş yaptı diyor sunucu.
Kar yağan semtler sıralanırken ekranlarda
nedir o halde alt yazılarda yazan,
kar çilesi?
Kutu kutu evlerde,
üst üste sıkışmış yaşamlarda,
plansız mega kentlerde,
yağdı mıydı kar,
hayat bir çileye dönüşür de ondan.
Kimi kime şikayet edeceksin?
Hepimiz,
cümbür cemaat yenik düştük ranta.
Oysa geleneksel Türk evlerimizle,
birbirinin akışını durdurmayan planlarla döşeseydik sokakları, yolları
bana plan değil pilav lazım diyen zihniyete yenik düşmeden.
Az katlı bol bahçeli evlerle dahi
tüm nüfusun,
hani iki şehrimiz kadar yer kaplayacağını söyleyen,
şehir plancısı ve mimar
akademisyenlerimizi duysaydık eğer,
bugün yine korkar mıydık
yağan kardan?
Önümüzdeki üç beş gün,
kar kaplayacakmış şehri.
Örtse de her çirkinliği bu tertemiz beyaz örtü,
dinleyince duyacaksınız
sessizce ağlayan İstanbul’un sesini.