16 Eylül 2024 Pazartesi
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Herkes Alman bayrağı alsın

Cengiz Köse

Cengiz Köse

Gazete Yazarı

A+ A-

Almanya ve Avrupa’da milliyetçiliğin yükselmesiyle birlikte, panik havası da ‘yükseliyor’.
Tansiyon haklı olarak küreselcilerde, savaş yanlılarında, işbirlikçi sermayede, sistem partilerinde ve holding medyasında artmış durumda. Çünkü bu çevreler önceki aylarda ‘aşırı sağa’ karşı gösteriler düzenlediler.

Göçmenler içerisinde de bir gerginlik ve “korku” söz konusudur. AfD kazanırsa ‘bizi gönderirler’ yaygarası yapılıyor.

Kuşkusuz milliyetçi partiler içerisindeki ırkçı yapılanmalar, varlığını yabancı düşmanlığı temelinde sürdürüyorlar. Ancak “zamanın durumu” Alman milliyetçiliğini imtihandan geçiriyor.

Herkes Alman bayrağı alsın - Resim : 1

Alman milliyetçileri her şeye ‘etnik’ pencereden baktıkları sürece, gidişatı ve dünyadaki baş çelişmeyi kavrayamazlar. Baş çelişmenin sınıfsal özünü artık milliyetçiler de anlamalı.

Alman milliyetçiliği bir güç olarak ülkesini ABD derin devleti, NATO ve küresel tekellerin etkisinden kurtarmayı hedefliyorsa, öncelikle ilerlemesine çelme takacak ve kendisini ateşe sürecek ırkçılıktan kurtulmalıdır.

Çünkü ırkçılık finans kapitalin kuvveti bölmede kullanabileceği bir koçbaşıdır. Alman halkı ırkçılarla ‘birlikte’ “büyük yabancıya” meydan okuyamaz.

Alman milliyetçiliği ırkçıları tasfiye ederek, asıl ‘ittifak’ yapabilecek güçle yeniden tanışmalı. Örneğin 12 milyonluk göçmen kökenli Alman vatandaşlarını, dikkate almak zorundadır.

Dolayısıyla önümüzdeki dönemin keskinleşen saflaşması, göçmenleri denklemin merkezine çekecektir. Özetle, Alman + göçmen eşittir ‘bağımsız Almanya’ gerçekliğini, gündeme getirebilir. Denklemde artının yerini eksi alırsa, Atlantik cephesi ve ırkçılık kazanır.

HER KÖKENDEN GÖÇMEN VATANDAŞ, NE YAPABİLİR?

Öncelikle Almanya’daki varlığımızın anlamını her fırsatta hatırlatmalıyız. Getirilen, gelen, sığınan ve burada doğan göçmen, aynı ‘göçmen’ olmadığı, ayrı anlamlar içerdiğini analiz ederek belirtmeliyiz.

Burada doğan nesillerin dedeleri, 1960’larda Almanya’ya ‘gelmediler” ge-ti-ril-diler! Nokta. Onlar olmadan Almanya’nın enkazı kaldırılamazdı ve ekonomik kalkınma hızla gelişemezdi. Sayısı 7500’lere ulaşan Alman şirketi Türkiye’de şube açamazdı.

Toplum şuna yanıt vermeli; ırkçıların ilk hedefi olan bizleri gönderirseniz, yani biz aradan çıkarsak sıra kime gelir?

Bizden sonra sıra muhalif olan, Türkiye’de gayrimenkul alan ve farklı düşünen Almanlara geleceğini hatırlatmalıyız.

Sosyal barışın, adaletin, eşitliğin, demokrasinin ve sosyal devletin kazanımları, göçmenlerin desteği olmadan sürdürülebilir mi? ‘Büyük yabancı ile küçük yabancı’ diyebileceğimiz güçlerin, birbirinin karşıtı olduğunu saptamalıyız ve Alman kamuoyuna anlatmalıyız.

VER SİLAHI AL GÖÇ DALGASINI

Büyük yabancı silahlarıyla, tekelleriyle, sermayesiyle, mallarıyla ve ithal kültürüyle gelir.
Küçük yabancı neyle gelir? Yeni bir dünya özlemi ile gelir. O dünyayı kurmak için gurbeti yurt edinir, yerleşir, üretir ve paylaşır. ‘Kriz’ bölgeleri yaratan ve kaynaklar uğruna toprakları insansızlaştıran ve göç dalgalarını Almanya istikametine yönlendiren kimdir? Alman toplumuna duyuralım: Büyük Yabancı’dır. Kriz bölgelerinden radikal unsurları Almanya’ya sızdıran ve ırkçılığı hortlatan kimdir? Yine büyük yabancıdır. Alman kamuoyuna ‘ihbar’ ediyoruz: Büyük yabancı silah ve proje karşılığında Almanya’ya göç dalgası veriyor!

‘ÖNCE BİZ VARDIK’

Milliyetçi partiye ve yeni nesil Alman gençlere çekinmeden, ‘siz dünyada yokken’ biz vardık diyebilmeliyiz. Artık ‘karşı karşıya’ değil, yan yana gelerek Almanya’yı düze çıkarabiliriz. Bunu sözde değil, eylemde de gösterebiliriz. “Sen benim kıymetimi bil, bana elini uzat, söz veriyorum ben de varım ve seni yalnız bırakmam” mesajını, paylaşmalıyız.

Herkes Alman bayrağı alsın - Resim : 2

Herhangi bir kaygı duymadan, Alman bayrağını elimize alarak birlikte dalgalandırabiliriz.
Herkes Alman bayrağı alsın! Çünkü nesiller vermişiz bu ülkeye, AfD dünkü çocuk biz ise Anadolu’yuz.

Her göçmen kökenli vatandaş, evinde bir Alman bayrağı bulundurabilir. Hatta ırkçı tehditlere karşı, gerektiğinde camına da asabilir.

Bu satırları okuyan ve kendisine ‘solcu’ diyen bazı çevreler, kendileri haricinde bütün evreni “faşist” ilan edebilirler. Onlara da Marx’ı referans alarak ‘cesaret’ verelim.

Dünya’daki baş çelişmelere, olaylara, gelişmelere ve taraflara, bilimin ışığından bakmaktan korkmayın! Bazı siyasal bilimcilere göre ‘eski sol yeni sağdır’. Bu analizi şöyle de açabiliriz:
“Kapitalizme karşı sol yumruğun zayıf ise, sağ yumruğunu da kullanabilirsin!” En yurtsever, en milli ve en vatansever kuvvet, ayağı toprağa basan üreten sınıf değil mi?

Dolaysıyla bayrak “ırkçı- milliyetçiliğin tekelinden” nasıl alınır ve asıl anlamı olan bağımsızlık simgesine nasıl dönüşebilir? sorusuna yanıt bulunmalı.

Evet, emperyalizme karşı da sol yumruk zayıf ise, sağ yumruk kullanılabilir.

Alman bayrağını sınıf mücadelesi ekseninde yükseltmek, daha da etkili olacaktır.

Alman bayrağını 1 Mayıslarda, emek mücadelesinde ve çiftçinin ayağa kalkmasında dalgalandırmak, kuvveti bölmez birleştirir.

Almanya içerisindeki ABD derin devletine karşı, Alman bayrağını dalgalandırabiliriz.

Almanya’ya dayatılan savaş entrikalarına karşı, yerlilerle birlikte bayrağı yükseltebiliriz.
Enerji’nin tekrar bölgeden temini için, hayat pahalılığının sona ermesi, gıda fiyatlarının aşağıya çekilmesi, kiraların düşmesi için ve buna sebep olan AB’nin yanlış politikalarına karşı, bayrak gösterilebilir.

GÖÇMENLER OLMADAN BAŞARI OLUR MU?

Önceki yıllarda Alman milliyetçileri, göçmen ve Müslüman karşıtlığına odaklanarak, gösteri ve siyaset yapıyorlardı. Bazı İslamcı çevrelerde de Alman ve Hıristiyan düşmanlığı tırmanıyordu. Bazı Alman milliyetçileri mitolojilerde ‘üstün’ köken ararken, bazı siyasal İslamcılarda 7.asrın koşullarını referans alarak 21. yüzyıla müdahale etme hayaline kapılıyordu. Ancak zamanın ruhu, gerçekliği ve hayat, gerçeği dayatıyor. Artık rüzgârın yönü değişmeye başladı ve Almanya’yı asıl tehdit eden kuvvet ‘keşfediliyor’.

Ey Alman milliyetçileri! Almanya’ya katkıda bulunan ve bulunacak olan göçmenleri tutmasını bileceksin. Kimi ‘göndereceğini’ iyi analiz etmelisin!

Almanya’yı tehdit eden ABD derin devletini geldiği yere gönderecek misin? NATO’yu sınır dışına gönderecek misin? Savaş siyasetlerini sandığa gömecek misin? Küresel tekelleri Wall Street’e gönderecek misin? Kuzey Akımı havaya uçuranları adalete teslim edecek misin? Kendi üretebileceğini dışardan alacak mısın? Geleceğini karartanları tarihe gömecek misin?
Bu muazzam güçlere karşı, Almanya’ya katkıda bulunan göçmenler olmadan, direnebilecek misin?
Kıta komşun olan Avrasya güçleriyle yakınlaşıp, seni tehdit eden Atlantik emperyalizmi ile hesaplaşacak mısın?

Almanya ABD