Horasan Erenlerinin izinde İran izlenimleri (3): TOGG itirazcılarına İran’dan milli otomobil manzaraları
Bir ekonomik ve politik hayal kuralım bu yazıyı anlamak için: Herhangi bir sebeple, Türkiye’ye yaptırım uyguluyorlar. Kim mi? Elbette ABD ve Avrupa Birliği. Sebebi her şey olabilir. Çünkü geçmişte de, bizim bağımsız bir devlet olarak yaptığımız herhangi bir şeyi beğenmeyip, defalarca yaptırıma uğramadık mı? İşte bu yaptırımları kırk ile çarpın. Yani kırk yıllık hemen hemen hiç bitmeyen ve hatta genişletilen bir yaptırım programının altında yaşamak zorunda bırakılan bir ülkesiniz.
Aklınıza gelen her şey konusunda yaptırımlar altındasınız ve hemen hiçbir şeyi alıp satamamaktasınız. Bunun küçük bir örneğini, Kıbrıs Barış Harekâtı ertesinde yaşamıştık, hatırlayanlar hatırlar. O günlerin kırk katını, kırk senedir yaşadığımızı düşünün Türkiye’mizde. Belki de, yaşayamadığımızı düşünün demek daha doğru olacaktır. Çünkü, milletimizin sabır ve şükür derecesindeki müthiş azalmayı göz önüne alırsanız, bırakınız kırk seneyi, kırk ay bile böyle genel bir yaptırım programı altında yaşam sürdüremeyecektir Türk milleti. Bizim bu konuda abartılı bir yargı yaptığımızı düşünüyorsanız, en yakın akrabalarınızın, aynı apartmandaki komşularınızın, ya da aynı yerde çalıştığınız iş arkadaşlarınızın, şu ya da bu sebeple bitmek tükenmek bilmeyen şikâyetlerini hatırlayıveriniz bir dakikalığına. Ellerindeki hemen hiçbir şeyi beğenmeyen, sürekli daha iyisine lâyık olduğunu ve bunu da, fazla çaba harcamadan elde etmeye lâyık olduğunu düşünen ve hatta buna iman etmişçesine inanan bir millet haline geldiğimiz hükmüne itiraz eden olmayacaktır sanırım. Çünkü, herkes herkesin bu hallerini eleştirirken, kimse aynaya bir kere bile olsun bakmamakta, ne de olsa.
TEBRİZ CADDELERİNE BİR BAKIŞ
Bu girişten sonra, sizi İran’ın Tebriz şehrindeki bir caddeye götürelim. Bunu kırk senelik bir yaptırımın İran ve Türkiye açısından ne anlama gelebileceğini göstermek için yapacağız. Caddenin kenarındaki ağaçlar altında bir kafeye oturup geçen trafiğe bakalım:
İlk dikkatinizi çekecek olan görüntü, yoldan geçen hiç Mersedes, BMV, Audi veya Volvo adlarındaki lüks markaların olmaması. Bizde olsa geçen her 3 arabadan biri bu lüks markalardan olurdu.
Onun yerine, Türkiye’de adını bile duymadığımız, oldukça mütevazı küçük arabalar birbiri ardınca sıralanmakta. İstanbul trafiğine benzeyen bir kalabalıkta, okuyabildiğiniz araba markalarını hayatınızda hiç duymadığınıza bahse gireriz: SAİPA’nın binbir türlü modelleri. Atlas, Shahin, Arya, Sahand, Tiba, Saina, Cerato bunlardan bizim oturduğumuz kafeden gözlemleyebildiklerimiz. Bazıları da Chery ve öteki Çin Halk Cumhuriyeti markalarının ürünleri.
Çünkü bugün bile, İran otomobil endüstrisinde 13 kamu ve özel otomobil üretim şirketi mevcuttur! Bunlardan, İran Khodro ve Saipa milli üretimin yüzde 94’unu yapmaktalar. Paykan markası bu şirketlerin en çok satan arabasıydı. Ve İran Khodro, hala Asya’nın en büyük oto üreticilerinden. Dünya çapında İran oto endüstrisi, listenin 20.’si olarak yerini almıştır ve her sene 1.6 milyon araba üretebilmektedir. Bu da İran’ın yıllık GDP denilen varlığının yüzde 10’unu bulmaktadır. Toplam üretim değeri 2022’de 35 milyar dolara ulaşmıştır. Karşısında rakip olamayanlar ise, bizim yollarımızı adeta işgal etmiş olan, Mersedes’ten BMW’ye bir dizi Batı üreticisidir.
KAMUCULUĞUN MUTLAK GEREKLİLİĞİ
İran’daki tüm otomobillerin yüzde 54’ü SAİPA, yüzde 46’sı ise İran Khodro tarafından üretiliyor. Ve İran devletinin bu şirketlerdeki hisseleri yüzde 40’a ulaşmakta. Yani kamu yatırımı olarak ele alınmış olan bir otomobil üretimi mevcut İran caddelerinde. Bu ikili, Pars Khodro ile birlikte, Afrika, Latin Amerika ve Asya pazarında önemli rol oynamaya hazırlanmaktalar.
Elbette, İran’da otomobil sektöründe başka şirketler de bulunmakta. Mesela Azhitechs, Bahman, Raksh Khodro, Kerman Motors. Kish Khodro, Ranıran, Traktörsazı, Shahab Khodro otomobiller yanında, motorsiklet, kamyonlar, TIRlar, minibüsler, otobüsler üretmekte.
Kısacası, Tebriz’in en işlek caddelerinin üzerindeki kafede çayımızı içerken, kafamızın içinde, Anadolu şehirlerinin herhangi birindeki caddede yol alan otomobilleri gözümüzün önüne getirmeye çalışınca, şaşırıp kalıyoruz. Örneğin, aynı büyüklükteki Mersin şehrimizde, aynı büyüklükteki bir caddeden geçen araçların hemen hemen yarısı Mersedes, Audi ve BMW ya da Wolksvagen olurdu. Yani, Türk milletinin binbir emekle ürettiği milli gelirin önemli bir kısmı, bu tür Avrupa ve Amerika kaynaklı otomobillere harcanmakta. Vahşi kapitalizmin ve arsız küreselleşmenin sonucunda, kırk sene önce bisikletle işe giden bir babanın evlatları bile, utançlarından kendi çocukları tarafından, bu tür arabalara zorlanmaktalar bugün. Bakınız, bizdeki bir TOGG otomobili üzerinden kopartılan hengâmenin seviyesizliğine! TOGG gibi yirmi adet Türk markası olsa keşke diyeceklerine, daha ilk günden beri akıl almaz itirazlarla, böylesine normal bir milli ekonomi girişimini aşağılayıp, vazgeçirmek istemekteler.
MİLLİ KÜLTÜR VE MİLLİ EKONOMİ EL ELE
Bir kere mütevaziliğinizi ve mantığınızı kaybettiğiniz zaman, yirmi bin sene önce mağarada yaşayan atalarımızdan bile geri hallere düşmek çok kolay oluyor. “En güzeli, en büyüğü, en kıymetlisi, en gösterişlisi, en tantanalisi” gibi “en”lerle başlayan sıfatlara bir kez dadanmaya görün, gittikçe dibe düşülen bir çukurdan aşağıya doğru hızla yol alırsınız. Bu, hem kişisel hem de millet bazında aynıdır. Ve maalesef, memleketimizin hemen her köşesini sarmış “bireycilik ve materyalizm” salgını ile, artık geri dönülemeyecek bir milli karakter bozukluğuna doğru yol almaktayız.
Burada, sadece otomobil sektörü konusunda, İran’a yaptığımız ziyaretin izlenimlerini anlatmaya ve kendi ülkemizle karşılaştırmaya çalıştık. Elbette Mülkiye’de eğitilmiş bir ekonomist olarak, gözlemlerimiz uydurma hayaller veya olmayacak arzular temelinde değil, birbirine çok benzeyen iki komşu ülkenin, gerçekçi bir karşılaştırmasına dayanmakta. Aslına bakarsanız milli kültür ve milli ekonomi mutlaka el ele gitmesi gereken iki ayrı tarafı olmakta, bir milletin bekasının. Çünkü bir ülke insanının milli karakteri, onun yaşamın her alanında alacağı kararların, yapacağı tercihlerin ve yaşayacağı günlük hayatın kalitesini belirleyecektir. Bu, kullandığınız otomobilde de, giydiğiniz (ya da giymediğiniz) giysilerde de kendisini gösterecektir.