Hubris hastalığı
Kime göre büyük kime göre küçük? Kime göre hangi tarih? Söylenen kaç doğruda kaç yalan saklıdır? Dili hak derken kalbi kaç şer amaçlamaktadır? Tarih kaç zulüm, kaç işgal, kaç talan için kaç kez suistimal edildi? Allah ile kaç kez aldatıldı? Bush’a rüyasında konuşan ve Irak, Afganistan, Suriye sana helaldir diyen Tanrı kimdir? “Kademimi (ayağın bastığı) koyduğum her yer Tanrı’nın yeri olur. Ben Beyaz Saray’a kademimi koydum. Orası artık Tanrı’nın evidir. Trump’a dokundum. Trump Tanrı’nın yeryüzündeki zuhurudur. Trump’ın yanında yer almayan Tanrı’ya karşı gelmiş olur.” diyen meczup kadın, hangi ve nasıl bir Tanrı’nın dilidir? Ekseriyetimiz bu zincirini koparmış, raydan çıkmış, beyin zemberekleri fırlamış söylemlere şaşırıyorlar. Normaldir zira Amerika kıtasını işgal eden, soyan, soykırım yapan bilumum Batı hanedanlıkların ama özellikle siyonist dinin eseri olan İngiltere Kilisesi’nin bu meczuplardan çok daha ilginç iddiaları 500 sene önce okullarda ve kiliselerde tanrısal bir doktrin olarak okuttuğunu bilmeyebilir.
KARARLARI TARTIŞILMAZ
Özeti şudur: En muktedir Tanrı şerik yani ortak istemiyor. Tekelcidir. Hegemonyacıdır. Kararları tartışılmazdır. Ona biat eden kurtulur, cennetinden fayda elde eder. İsyan edeni dünyada ve ahirette bekleyen azaptır, cehennem ateşine odun taşımaktır, o ateşte sürekli yanmaktır. Kudret, zenginlik, zeka timsali Tanrı nasıl ki eseri olan evrenin kaderini elinde tutuyor ve arzu ettiği gibi yönetiyorsa onun seçtiği yeryüzündeki muktedir, zeka küpü, para ve piyasayı kontrol eden seçilmişler zümresi de dünyanın kaderini belirleyecekler. Bizler de onlara tabi ve itaatkâr olacağız. Aksi halde onların ve tanrılarının gazabından kurtulamayız. Direnmek de boşunadır. Çünkü ellerinde tanrının Kun Fe Yekun yani ol ve olur kudreti vardır.
ASIL OLAN MEDENİYET Mİ GÜÇ MÜ
TV ekranların değişmeyen yüzleri, kelli felli, mürekkep veya başka bir sıvı yalamış, komutanlık ve hocalık yapmış Allah’ın mahlûkları “Halep Türkiye’den” ne vakit ayrıldı sorusuna cevaben 1918’de diyorlar. El-Hak tarih doğrudur. Ancak Halep Türkiye’den ayrılmadı. Zira henüz Türkiye diye bir devlet yoktu ve zuhur etmesine 5 sene vardı. Halep Türkiye’den ayrıldı ifadesi sıradan veya sehven söylenmiyor. Oraları bizimdi tekrar bize dönmeli ki olursa bu normaldir zira her şey aslına döner ise o vakit bizim olan tekrar asli sahibine dönebilir. Peki, asli sahipleri kimdir? Asıl olan medeniyet midir? Güç müdür? Asıl olan bilgi, marifet, sanat, ziraat ve mimari ilim midir? Barbarların, göçebelerin, üretmeyen tüketen çekirge sürüsü gibi şehir yağmacıları ve kabir deşenlerin krallığı mı? Yoksa ilim ve güç ile yoğrulmuş devletlerin mi? Kim? O medeniyet ve ilim şehirlerini kuranların torunları tekrar sahibi olsun. Peki, bunlar kimdir?
ABD Mİ ÇİN Mİ
Asurlar ve bugünkü torunları Suriyeliler veya Süryaniler mi? Amur mu (El-Amoruyun-Amorlular) mı? Akadlılar mı? Babil’iler mi? Aramiler mi? Farisiler mi? Sasaniler ve bugünkü torunları olduklarını iddia eden Türkler mi, Farisiler mi, Kürtler mi, Araplar mı? Ermeniler mi? Kafkaslar mı? Finikeliler, Mısırlılar, Hattiler mi? Medler ve torunları Kürtler, Türkler, Farisiler, Araplar, Ermeniler mi? Makedonyalılar mı? Helen mi, Yunan mı? Romalılar mı? Bizanslılar mı? Müslüman Araplar mı? Haçlılar mı? Mumluklu mu? Moğollar mı? Selçuklu mu? Osmanlı mı? İngiltere ve Fransa mı? Türkiye Cumhuriyeti mi? Arap devletleri mi? Yahudiler mi? Siyonistler mi? Rusya mı? İran mı? Hindistan mı? Kore mi? Bu devletlerin silahlandırdığı, beslediği, eğittiği, kullandığı ister Sünni, ister Şii, ister Hristiyan, ister laik kimlikli örgütler mi? Yoksa 1983‘te yayıma giren, kâinatın efendilerine meydan okuyan çizgi film karakteri He-Man misali ‘Artık Güç Bende’ diyen ABD mi Çin mi?
KÖTÜ OLAN UZAK DURSUN
Seni bilim kurtaracak. Ancak bilimin kimin elinde şer kimin elinde hayırlı olacağını bilmek hayatidir. Zira karanlık ve aydınlık misali kötülük ve iyilik savaşı ezeli vardı ve baki kalacaktır. Gönül ister. Nefis hep ister. Tamahını toprak bile doyuramaz. Bu sebeple kötü olanı tanıyalım ki iyi olsun. İyi olan yönetsin. İyi olan dünyaya hakim olsun. İyi olan Halep ve tüm coğrafyamıza egemen olsun. Kötü olan uzak dursun. Hubris hastalığı kötüdür. Hubris hastalığına sahip şahıslar ve devletler kötüdür. Doktorlar Hubris sendromu der. Kelimenin kökeni Yunan, Latin veya Sümerler için söylenen yalan misali kaynağı bilinmeyen değildir. Asuricedir yani Suri’ce yani Suriye’ce yani Süryanicedir.
GÜÇ SARHOŞLUĞU
İki kelimeden oluşur. HUB, sevgi, sevmek ve RES baş, zirve demek. HUB habibi kelimesinin de kökenidir. Res, reis, baş, lider, başkan, önder, zirvenin başındaki demektir. Hubris sendromuna sahip olan gerçeklik ile bağını koparmıştır. Günümüz Tıp ilminde güç sahibi bir kişinin kendisi ve yetenekleri hakkında abartılı ve abartılmış bir görüş geliştirmesi, bunun sonucunda aşırı özgüven, kişisel imaj takıntısı ve eleştiriye karşı küçümseme gibi belirtiler gösteren kişide bu teşhisi koyar. Ancak bu hastalığın tarifi o hastalığa uygun terminolojiyi ilk bulanlardır. Ve kelime Arapça olduğuna göre Arap Hekimleri Hubris hastalığı kibir, abartılı güç, tekel, mutlak hegemonya, daimi baş, daimi lider olma isteği, güç sarhoşluğu olarak tanımlamışlardır.
ÖNLERİNE ÇIKANLARI KATLEDEN DEVLETLER
Güç insan ve devletin en önemli imtihanıdır. İnsan ve devletin karakteri güçte zirve yaptığında ortaya çıkar. Devlet silahlı bir örgüttür. Bu örgüt hâkim sınıfa hizmet eder. Hâkim sınıfa ne kadar uzaksanız ve hakim sınıfla ne kadar kavgalıysanız devlet üzerinizde karabasan olur. Bu temel prensip devletlerin tunç yasasıdır. Bu anlamda Büyük İskender’i büyük te yapabiliriz küçültebiliriz de. Hubris hastalığından mustarip te diyebiliriz. İskender’i sevecen, cesur, adil bir lider olarak ta anlatabiliriz. İskender, yendiği veya tahakküm altına aldığı halkların gözünde Anadolu, Suriye, Mısır, Irak, İran, Hindistan ve Orta Asya’da işgal, talan ve katliam peşinde koşan bir yağmacı, harami, katil veya işgalci diyebiliriz. Türk, Kürt, Arap veya başka kökenli oldukları iddia edilen Farisi, Sasani devletlerini yıkan, halkını katleden bir hükümdar olarak sunulabilir. Tersini de yapabiliriz. Farisi ve Sasanileri de başka toprakları işgal eden, talan eden, bu esnada önlerine çıkanı katleden devletler olarak sunabiliriz.
DEVLETLERİ YÖNETEN
Emeviler tarihini Türklerin, Kürtlerin, Farisilerin, Alevilerin gözünden farklı, gerekçeleri olan Arabi milliyetçilerin ve bugün İslam ve Allah’ın yeryüzündeki dili ve eli olduğunu iddia eden Müslüman Kardeşler Örgütü ve taifeleri HTŞ, SMO, ÖSO Emevi dönemini adalet timsali olarak sunabilir. Birçok kesim Osmanlı dönemine hasret duyabilir. Bu tablo bize Türklerin, Arapların, Asurların, Kürtlerin, Farisilerin, Yunanlıların, Amerikalıların, Rusların, Çinlilerin Avrupalıların işgalci, talancı veya katil olduklarına delalet etmez. Ancak bu milletlerin içinde yaşadıkları devletlerin ve o devletleri yöneten sınıfların, ailelerin temsil ettiği ekonomik, siyasi ve askeri çıkarları ile açıklanabilir.
İSKENDER’İN ANNESİ
2004’te 150 milyon dolar bütçe ile üretilen Alexander filminde İskender’in annesini oynayan ‘Melek Yüzlü İblis’ Angelina Jolie’yi yılanların dostu, falcılıkla kafayı yemiş bir meczup olarak tanıtabilir. İskender i.ne veya erkek düşkünü olarak tasavvur edilebilir. Aristo İskenderiye’de ve Antakya’da da yaşadı. Aristo, Eflatun (Plato), Sokrates, İskender İslam aydınları ve tasavvuf âlimlerinde saygın bir mertebeye sahiptir. Hepsinin İsimleri Arapça Süryanicedir. Pers ve Sasani hükümdarları da öyledir. Roma imparatoru Philip the Arab (Arabi Filip) Arabi ismini İslam’dan 500 sene önce kullanmıştı. Muhiddin Arabi künyesini tercih etmiştir. Hâlbuki bugün Suri veya Arabi çok negatif algılanmaktadır.
ANALİZ ORTAYA KOYACAK
Belki hakikatin bizatihi kendisine ulaşmak henüz mümkün değil ama hakikate en yakın noktada olabilmek için tarih metodolojisini uygulamak önemlidir. Bu metodolojide ana prensip şudur: Hakim sınıfı, karakterini ve çıkarlarını iyi bilmek. Mahkumun yani yönetilen sınıfların hikayesini iyi öğrenmek ardından geri çekilip uzaktan her iki sınıfın, tarafın neden-sonuç bağlamında nesnel analizini yapmak. Bu çalışma ortaya gerçeğe daha yakın bir analiz ortaya koyacaktır. Devam edecek…