Hüküm vermeden önce
Zamanında bir bilge adam dört çocuğunun acele hüküm vermesini önlemek için bir hayat dersi vermek ister.
Kış mevsimi geldiğinde büyük oğluna ülke dışına çıkarak bir mango ağacı görmesini söyler. Hemen belirtelim mango ağacı özellikle tropikal bölgelerde yetişen ve meyvesi armuda benzeyen bir ağaçtır.
Bahar geldiğinde diğer oğluna aynısını söyler. Üçüncü çocuğunu yaz mevsiminde, en küçük çocuğunu sonbaharda mango ağacını görmeye gönderir.
Küçük çocuğu da seyahatten döndükten sonra hepsini karşısına alarak şu soruyu sorar: “Bana Mango ağacını anlatın.”
Ağacı kışın gören oğul, ağacın yanmış, kavrulmuş bir kütük olduğunu söyler.
İlkbaharda ağacı görmeye gidenin yanıtı ise şu olur: “Dantel gibi yemyeşil yapraklarla süslü bir ağaç.”
Yazın gören çocuk ise ağacın çiçeklerinin gül kadar güzel olduğunu belirtir.
Ağacı sonbaharda görenin yanıtı ise başkadır: “Hepiniz yanlıyorsunuz. Ağacın meyvesinin tadı armudu andırıyor.”
Bilge adam ise şunu söyler: “Aslında hepiniz haklısınız. Zira sizler ağacı ayrı mevsimlerde gördünüz.”
Bundan çıkaracağımız ders ise şu olmalı: Diğerlerinin tavır ve düşünceleri üzerinde hüküm vereceğimiz zaman mango ağacını hatırlamalıyız.
KÖTÜ HUYLARIMIZDAN VAZGEÇSEK
Biz toplum olarak çok çabuk karar veriyoruz. Düşünceleri ve eylemleri derinlemesine tartmadan hemen sonuca varıyoruz.
Doğruları sözlü ve yazılı ifade biçiminde hepimizin hoşgörülü olma ve köşeleri gevşetme konusunda zaafı var. Sert üslubun etkili olacağını düşünürken içindeki doğrular kaybolup gidiyor.
Öncelikleri sıralamada ve önem derecelerini belirlemede çok telaşlıyız ve sakin değiliz. Oysa öncelikleri belirlemek üzere atılacak adımlarda isabetli kararlar vermek ve doğru seçimler yapmak fikirlerimiz, bilgimiz ve anlayışımız kadar önemlidir.
Vefa konusunda bir eksikliğimizin olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bilmeliyiz ki vefalı olmak adaletin tesisinde en önemli değer yargılarından biridir.
Biz toplum olarak unutkanız. Bir yanlışla üç doğruyu hemen siliyoruz.
Çoğu şeye bakıyor ama görmüyoruz. Ya bakmasını bilmiyor ya da görmek istemiyoruz.
FARKINA VARSAK
Düşündüklerimiz ve yaptıklarımızın kapsamı, farkına varamadıklarımızla sınırlanır. Farkına varamadığımız şeyin farkına varamadığımız için değişmek adına yapabileceğimiz pek bir şey yoktur; ta ki farkına varamamanın düşüncelerimizi ve eylemlerimizi nasıl biçimlendirdiğinin farkına varana kadar.