Hükümet ABD’den özür dilesin
Solaklara ve “Süslümanlara” ithaf edilmiş manidar bir fıkra anlattılar. Üstada sormuşlar; “Fransızların milli içeceği şarap, adamlar devrim yaptı. Küba’nın milli içeceği rom, adamlar devrim yaptı. Almanların milli içeceği bira, adamlar devrim yaptı. Rusların milli içeceği votka, adamlar devrim yaptı. Amerikalıların milli içeceği viski, adamlar devrim yaptı. Bizim milli içeceğimiz rakı ve ayran biz neden devrim yapamıyoruz?” üstat demiş ki: “SULANDIRIYORSUNUZ!”
Ankara’da bir terör eylemi yapıldı. Hükümet yetkilileri terör saldırısının PKK/YPG tarafından Suriye’de planlandığını beyan etti. Aynı saatlerde Savunma ve Dışişleri Bakanlığı Suriye’de kapsamlı olarak süpürme operasyonlarına başlayacağımızı ilan etti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, New York İkiz Kulelere yapılan terör saldırısı ardından Washington’un yaptığı, “Terörün bize gelmesini beklemeyeceğiz. Kaynağında vuracağız, kurutacağız.” sözlerine benzer ifadeler kullanarak, bu sefer PKK’yı kökten halledeceklerinin müjdesini verdi. ABD’den ve Ermenistan-Azerbaycan savaşından aşina olduğumuz hava saldırıları görüntülerinde PKK’ya ait silah ve malzeme depoları, lojistik destek sağlayan her şeyi etkisiz hale getiriyorduk.
PKK/YPG’nin kırmızı, sarı, gri listelerinde aranan isimleri nokta atışlarla etkisiz hale getiriyorduk. Irak ve Suriye sahasında güçlü, etkili ve söz sahibiydik. Hedefimizde olanlara rahat nefes aldırmıyorduk. Yakalamak istediklerimizi alıp getiriyorduk. “Bir gece ansızın” ve “bizden habersiz kuş uçmaz” kehaneti tecelli oluyordu. Bizim Suriye ve Irak’ta mahalli dostlarımız dışında Rusya’ya, İran’a, Suriye’ye ihtiyacımız yoktu. Operasyonları ABD’ye rağmen yapabiliyorduk. Göğsümüz kabardı, gurur duyduk. Sayın Fidan, PKK/YPG ile mücadele ederken bu örgütün yanında duran, destekleyen, koruyan, besleyen “üçüncü taraf” kuvvetlere uyarıda bulundu. Ama ve lakin rakı ve ayrana su kattık. “SULANDIRMA” faslı başladı.
KİM BU ÜÇÜNCÜ TARAF?
Sayın Fidan, Eski MİT Başkanı sıfatıyla bu “üçüncü tarafın” kim olduğunu bilmiyor muydu? Yoksa Sayın Fidan’ın kara gücü ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) veya yeni adıyla SMO (Suriye Milli Ordusu)’nun iddia ettiği gibi “üçüncü taraflar” İran, Rusya ve Esad mıydı? Fırat’ın Doğusunda PKK/YPG ile savaşan Arap aşiretleri liderleri diye tedavüle sokulan kabile reislerinin iddia ettiği gibi PKK/YPG İran, Rusya ve Suriye devletinin müttefiki midir? Veya vergilerimizle bol kepçeden nemalanan devlet medyası AA ve TRT’yi dolduran uzmanların, şaşalı isimleriyle ün yapmış holding medyasının meymenetsiz müdavimlerinin iddia ettiği gibi PKK/YPG ve hatta IŞİD (DAEŞ) bir Şam, Tahran ve Moskova ürünü müdür?
Katar tarafından fonlanan merkezi Doha olan bir medya operasyon odasının başında bulunan Azmi Bşara’nın iddia ettiği gibi Türkiye ve ABD arasında bir danışıklı dövüş mü vardı? Türkiye bu operasyonları ABD’nin izniyle mi yapacaktı? Başka kaynakların iddia ettiği gibi, ABD, Rusya, İran ve Şam ile görüşmelerden yana olan PKK/YPG’lileri mi harcıyor muydu? ABD’yi sorgulayan, PKK/YPG’yi Türkiye, Rusya, İran ve hatta Suriye devleti ile münasebetlerinde payanda olarak kullandığını homurdanan, PKK/YPG’ye karşı isyan eden Arap “aşiretlerine” karşı ABD’nin PKK/YPG’ye yeterince yardımcı olmadığını iddia edenleri Türkiye fırınında mı yakıyordu?
TEK ÇIKIŞ YOLU BU BÖLÜCÜ PROJEYİ TOPRAĞA GÖMMEK
Türkiye’nin, Rusya, İran ve Şam’a yakınlaşmasını engellemek adına ABD, Suriye’de Türkiye’ye çok taviz mi veriyordu? İddia özgürlüğü kapsamında hepsi olabilir ama hiç biri değil. ABD, Suriye’yi bölmek ve BOP’a uygun İkinci İsrail devleti Kürdistan’ı kurmak için burada. Bu maça hizmet eden tüm habis bölücü etnik, sapık dinci, fuhuş, uyuşturucu ve ahlaksız faaliyetlerin önünü açacak, teşvik edecektir. Bunu ya PKK/YPG ile ya Erdoğan hükümeti ile ya da bunu kabul edecek bir hükümetle yapacak. Tek çıkış yolu ve bu bölücü projeyi bu topraklara gömmek. Zira tarih ve tecrübe ile sabittir; “Emperyalist ABD zihniyeti ile savaşmak onun dostu olmaktan daha az zararlıdır.”
Hele ki, ABD’nin Türkiye için PKK/YPG’den vazgeçeceğini iddia etmek ABD’yi tanımamaktır. İsrail, İngiltere dışında ABD’nin dostu ve müttefiki yoktur. ABD, PKK/YPG’ye iddia edildiğinin aksine para harcamıyor. Üstünden para kazanıyor. Birlikte talan ettiği, ödeyene sattığı milyarlarca dolar kıymetindeki Suriye petrolünden efendi payı alıyor. Yılda 450 milyon dolar getirisi olan ve Türkiye’deki sigara ve alkol zamlarından sonra kaçak sigara ve alkol imalatından aslan payını alıyor. Uyuşturucu ticaretinden elde edilen paraların haddi hesabı yok. Bu paralar ile PKK/YPG sivil yoldaşları ve muteber yatırımcıları üzerinden Türkiye, KKTC, Gürcistan, AB gibi ülkelerde kumar, fuhuş, ticaret, turizm, serbest bölgelerde. Marinalarda ve daha nice sektöre girmediğini kim iddia edebilir? SAT eğitimi veren, tank, zırhlı araç, helikopter kullanımı, bomba imalatı, füze imalatı hizmeti veren ABD bu işi PKK/YPG’nin hayrına mı yapıyor.
ASLAN PAYINI KİM PAYLAŞIYOR?
Hatırlayanız! Güney Amerika’dan kokain ABD ve Avrupa’ya nasıl ve kimler tarafından taşınıyordu. Bu ticaretten aslan payını Reaganlar, CIA ve Devlet Başkanı Bush ailesi nasıl ve kimlerle paylaşıyordu? Vietnam savaşı esnasında, Tayland, Laos, Kamboçya gibi ülkelerden devasa uyuşturucu kaçakçılığı nasıl yapılıyordu? Bu mal hangi askeri araçlarla, ABD’ye hangi askeri üslere taşınıyordu? Ölü ABD askerlerinin cesetleri bu taşımada kuryelik yapmıyor muydu? Aynı ticaretin Afgan afyonu, Suriye ve Irak’ta sentetik uyuşturucu hapları, içki imalatı, petrol, antik eserler, altın hırsızlığı için yapılmadığını kim söyleyebilir? Bu devasa ticarethanenin askerlerini ABD size yedirir mi? Etrafa bomba yağdırmanıza, birkaçını avlamanıza, eylemlerinizle gaz almanıza izin verebilir. Ama ve lakin stratejik zarara asla tahammül edemez.
SESSİZCE KABULLENDİNİZ
Size “artık yeter!”, “haddinizi aştınız”, “iyi nieytimizi, işbirliğimizi suiistimal ettiniz” mesajını vermek için SİHA’mızı düşürdüler. Siz düşen SİHA’nın bize ait olmadığını söylediniz. ABD’yi aklamaya çalıştınız. Adamlar sizden daha dürüst. “Biz düşürdük ve bu uçak sizin.” dediler. Görüntüleri adamların elinde. Sessizce kabullendiniz. ABD’ye Nota veremezsiniz çünkü bu müzik notasına benzemez. Tam da ABD’nin bağımsızlık gününde 4 Temmuz 2003’te Irak’ta askerimizin başına çuval geçirdiler. Biz nota vermek yerine askerlerimizin başına çuval geçirin emrini veren müttefikimiz General Odierno Sayın Hulisi Akar’ın boynuna madalya geçirmişti. Doğrusunu yapmıştık. Bendeniz Sayın Akar’ı “Çuvalcı Paşa” yazımla takdir ve tebrik etmiştim.
SİHA’yı düşüren ABD, “Askerlerimize 1 km yaklaştınız. Uyardık. 500 metre yaklaştınız çok sevdiğiniz F16’larımızla düşürdük. Tekrarlanırsa daha fena yaparız” mesajını verdi. SİHA, PKK/YPG’nin stratejik silah depolarının, karargâhlarının, eğitim sahalarının ABD bayrağı himayesi altında ve üslerinde olduğunu biliyor. Keşif uçuşundaydı. Diğer hedeflerinin bel kırıcı olmadığına müdrikti. Elim bir zarar vermek istiyordu. PKK/YPG’ye de rahat ol bu kadar da “puşt ve vefasız” değiliz mesajını verdi. PKK/YPG ve dünya kamuoyuna “Türkiye’deki hükümetten korkmayın, hacminden daha çok efelenirse burnunu sürteriz” mesajıdır bu. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan mesajı en doğru okuyandır. Savunma Bakanımıza talimatını verdi. ABD ile kavga eden, çatışmaya giren ve hatta savaşı göze alan Esad, Rusya, İran gibi ahmak olunmaz. PKK/YPG için stratejik müttefikimiz ABD ile düşman mı olunurmuş?
Hafazanallah kızarsa finans krizi, abluka, ambargo, hesaplara el koyma, tecrit ve daha nice zararlı yaptırımlar devreye girmez mi? Rasyonel düşünceyi alkışlıyoruz. Müzik notasını tercih ettiğimiz için bakın Pentagon Sözcüsü Pat Ryder bizi nasıl övmüş: “Türkiye, en güçlü ve en değerli NATO müttefiklerimizden, bu nedenle bu olay üzücü. Bazı saldırılar, ABD güçlerinin faaliyet gösterdiği alan içerisindeydi. Saldırılar, sığınaklara inen ABD askerlerinin bir kilometre uzağına yapıldı. ABD askerleri yaralanmadı, Türkiye’nin kasıtlı olarak ABD askerlerini hedef aldığına dair bir belirti yoktu.” demiş. Çok haklı. Ardından, Savunma Bakanımız Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı James Austin’i arıyor.
Güler, “Türkiye, DEAŞ’a karşı ABD ile ortak mücadeleye hazır. Bölgede icra edilen faaliyetlerde ABD ve Türk unsurlarının yakın koordinasyonu önemli.” demiş. Dostumuz Austin "ABD'nin DEAŞ’ı yenmek ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak için Türkiye ile birlikte çalışmaya devam etme kararlılığını yineledim." ifadelerini kullanmış. Bir askerin bu derece nazik bir diplomat dili kullanması takdire şayandır. Sayın Bakanımızdan daha fazlasını beklerdik. Hükümetim adına SİHA’mızla ABD askerlerinin uykusunu kaçırdığımız için özür dilemeliydi. Ayrıca uçağımızı düşüren F16’nın yakıt faturasını ödeyeceğimizi taahhüt etmeliydi. Bir de Pilotu yorduğumuz için tazminat ödemeyi teklif etmeliydi. Muhalefet, hükümetimizin ABD dostluğunu alkışlamalı ve IŞİD ile mücadelesine açık destek vermelidir. Neyse bu kadar hata kadı kızında da olurmuş. Şaka gibi. Ama lütfen SULANDIRMAYIN.