29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 27°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hükümet istifa!-(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-


Bir hükümetin istifa etmesini istemenin siyasal açıdan hiçbir önemi yoktur. Seçmen, onu kulağından tutup iktidar koltuğundan indirmeli. Gerisi boş. Zaman, AKP hükümetinin istifa edip yerine bir başka hükümetin gelmesi değil. Zaman, AKP hükümetinin bir daha (en azından çok uzun süre) gelmemek üzere seçimle iktidardan gönderilmesi. Öyle gönderilmeli ki bir daha ayağa kalkamamalı. “Hükümet istifa!” diye haykıran kitle, AKP’yi bir daha iktidara gelmemek üzere gönderecek seçmene dönüşebilecek mi bakalım?

Gaziantepliler

23 Ağustos 2012 tarihli gazetelerin çoğunda, on binlerce Gaziantepli’nin bombalı saldırıda hayatını kaybeden yurttaşlarımızı son yolculuğuna uğurlarken “Hükümet istifa!” diye haykırdığı yazıyordu. AKP’ye dönük protestoları engellemek isteyen polis, Atatürk rozetli ve elleri Türk bayraklı, yaşı kırkın altında vatandaşları cami avlusuna almamış.
Gaziantep’te bombalı saldırıda hayatını kaybeden dördü çocuk dokuz yurttaşımız için, kuşkusuz herkes son derece üzgün… Dayanılmaz bir trajedi… Ancak bu yazımın konusu, bu dayanılmaz trajedinin duygusal yanı değil, bir kısım halkın, bu dayanılmaz acının baskısıyla “Hükümet istifa!” diye haykırması.
“Hükümet istifa!” diye haykıranların da içinde bulunduğu Gaziantepli seçmen kitlesi 2002 ve 2007 seçimlerinde AKP’ye 7 milletvekili çıkartacak kadar oy vermiş. 2011 seçimlerinde bu sayı 2 artarak 9’a ulaşmış. 2002 seçimlerinde CHP 3 milletvekili çıkarmış. 2007 ve 2011 seçimlerinde de CHP 2, MHP 1 milletvekili çıkarmış.
Sayıların diline bakacak olursak: Gaziantepli seçmen 2002’den bu yana, AKP iktidarından son derece memnun. 2007 ile 2011 yılları arasında ülkemizde ve dünyada meydana gelen olaylar, Gaziantepli seçmenleri hep AKP lehine etkilemiş. Şimdiye kadar, PKK’nın kurşun ve bombasıyla şehit olan hemşerileri için yerel olarak tepki göstermişler, ama belki de bu şehitleri toprağa verirken “Hükümet istifa!” diye bağırmamışlardır. Şimdi, bu olaya karşı tepki olarak haykırıyorlar, çünkü onurlarının kırıldığını hissediyorlar… Evet, Gaziantepliler onur kırıcı bir hakarete uğradılar ve belki de ilk kez başlarına gelen felaketten PKK kadar AKP hükümetinin de sorumlu olduğunu hissettiler. Bu da bir duygusal aşamadır, ama bu duygusal değişim, düşünsel bilinçlenmeye yol açacak mı?

Gaziantepliler ve öteki seçmenler

Vatandaşların acılarına olan derin saygıyı unutmadan, şu çarpıcı soruyu sormak zorundayız: AKP’nin ülkeyi iyi yönetemediğinin anlaşılması için PKK’nın her yerleşim yerini, Gaziantep’te olduğu gibi, bombalaması mı gerekiyor?
AKP iktidarı, 2002’den bu yana Cumhuriyet’in laik rejimini değiştirmek için planlı ve programlı bir biçimde inatla çalışmakta. Anayasa Mahkemesi’nin kararları bu parti için sinek vızıltısı düzeyinde. Ama seçmen halk “Hükümet istifa!” diye haykırmadı, haykırmıyor.
AKP iktidarı, 2002’den bu yana, Cumhuriyet’in geleneksel “Yurtta sulh, cihanda sulh” politikasına aykırı olarak, yurt içinde ve dışında saldırgan bir politika izliyor; “Komşularla sıfır sorun” siyasetinden “Sıfır komşu, bol sorun!” bunalımına ulaştı ve pek yakında belki ülkeyi Suriye ile savaşa sokacak. Ama seçmen halk, bu politikayı protesto etmek için, “Hükümet istifa!” diye haykırmadı, haykırmıyor.

Memleket tarumar

AKP iktidarı, 2002’den bu yana, ülkenin tarımını yerle bir etti, 2012 yılında hayvanların karnını doyurmak için dünyanın taa öbür ucundaki memleketlerden ot ve saman ithal ediliyor. Aynı dönemde hayvancılığı yok etti, şimdi Güney Amerika ülkelerinden hormonlu sığır eti ithal ediliyor. Ama “Hükümet istifa!” diye bağıran yok.
AKP iktidarı, 2002’den bu yana, Cumhuriyet’in 1923’ten itibaren yarattığı, kurduğu sanayi kuruluşlarını (Türk Telekom, Erdemir, İsdemir, Tüpraş, madenler, şeker fabrikaları, limanlar, Sümer Holding, Tekel ve daha nicelerini) yabancılara değerlerinin çok altında acımadan satarken seçmen halkımızın sesi bile çıkmadı. Kimse “Hükümet istifa!” diye haykırmadı.
AKP iktidarı, 2002’den bu yana, başta polis, adliye ve milli eğitim kurum ve kuruluşları olmak üzere ya kendi denetimi altına alıp “yandaş” haline getirdi ya da cemaat ve tarikatlara peşkeş çekti. Seçmen halk en küçük bir tepki göstermedi, “Hükümet istifa!” diye ayağa kalkmadı.
AKP iktidarı, 2002’den bu yana, Cumhuriyet devriminin bütün yasalarını türlü biçimlerde yürürlükten kaldırdı, kaldırıyor. Seçmen halk kılını kıpırdatmıyor.
Ali Boğa adlı bir milletvekili (Muğla) “Bütün okulları imam-hatip okulları yapma şansını elde etmiş durumdayız” diye itirafta bulunuyor. Seçmen-halk, bunun Cumhuriyet düzeninin sonu anlamına geldiğinin farkında bile değil. Oysa bütün Türkiye’nin “Hükümet istifa!” diye haykırması gerekir.
Sadece seçmen halkın bir kesimi, ucu doğrudan kendisine dokunduğu için, ilköğretimde “4+4+4” uygulamasına karşı biraz olsun tepki gösterdi, ama geri kalanın umurunda bile değil.

Duygusal değil siyasal tepki

Seçmen halkımız, AKP’nin bir daha gitmemek üzere iktidara yerleştiğinin farkında bile değil. Başka ülkelerde yapılan iki kuruşluk zam, halkın tepkisine yol açarken, bizimkiler, zamları karşılamak için bir yolunu bulmaya çalışıyor.
Her geçen gün “millet” ya da “ulus” olma niteliğini yitiren “halk” sonunda siyasal bilinçten yoksun amorf “yığışım”a dönüşür. Bir yığışımın “Hükümet istifa!” diye haykırmasının, önümüzdeki ilk seçimlerde kanıtlanana kadar, en küçük bir kıymet-i harbiyyesi yoktur.
Ateş sadece düştüğü yeri değil her yeri yaktığı zaman (belki) bilinçlenen bilinçsiz yığışımın kader defterinde “köle olmak” yazılıdır.