Hüseyin Aygün partide kalmamalı -(TAMAMI)
CHP Tunceli Milletvekili, akıl almaz bir iddiada bulundu:
Güya Yunanlıları Akdeniz’e döktüğümüz de yalanmış tersine onlara akıl almaz mezalimler yapmışız! Etnik ayırımcılık yapılmış!
Hüseyin Aygün, bir süre önce de açıkladı ki: Genel Başkan onu partiye, Atatürk’e, İnönü’ye, Dersim’den dolayı söylenecek ne kadar kötü söz varsa söylemek ve onları öldükten sonra bile sorguya çekecek bir mekanizmayı işletmek için almış.
El hak!
Bu işi yapmaya başarıyla devam ediyor. Önce kendini PKK’lı teröristlere dağa kaldırttı, dağdan inice: “Onlar benim sevgili kardeşlerimdir” dedi.
Şimdi de Genel Başkan’dan aldığı icazetle CHP’yi halkın gözünde küçük düşürme gayretlerine devam ediyor. Ona göre ordumuz 30 Ağustos’ta sadece zafer kazanmakla yetinmemiş, bir de etnik temizlik yapmış! Gözün aydın Orhan Pamuk sana bir rakip de CHP içinden çıktı!
Oysa dünyanın gözünde bu bir etnik temizlik değil, tersine Türklerin övgüye değer galip çıktıkları bir mücadele:
“Arnold Toynbee: İşgalci Yunanlılar vahşet yaptı.
Marjorie Housepian: İşgal altındaki İzmir’de 4000 Müslüman öldürüldü.
Johannes Kalmodin: Yunan birlikleri çekilirken 250 köyü yıktılar. Bazı yerlerde köylüleri camilere doldurarak yaktılar.
Lord Kinross: Manisa’da 18 bin binadan 500’ü ayakta kalabildi.
Justin McCarthy: Yunan istiklalinden Türk Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar 5.5 milyon Türk hayatını kaybetti.
İşte o savaşın tanıklarından birkaç tanesinin beyanları.
Aygün neden böyle yapıyor? Açıklayalım.
Bu CHP’nin tarihinde ilk değil.
1946 seçimlerinden sonra CHP içinde 1945 öncesinin köy enstitüleri ve toprak reformu gibi devrimci hareketlerini tu-kaka ilan edenler, Kemalist hareket düzene karşı devrimci, yani solcu bir hareket olduğu için solcuğu da en büyük küfür haline getirmişti.
Çok partili hayatla palazlanan düzen savunucuları ABD’nin işine yarayacak Mccarthycilik, irtica ile kol kola vererek din istismarcılığı başlamıştı. Şeriatçı akımlar yeniden ortaya çıktı. Menderes 1949’da Nakşıbendi Şeyhi İsmail Efendi’nin elini öpüyor, Said-i Nursi’den yardım umuyordu. Solcu partiler kapatılmıştı. Grev hakkı yoktu. Hlafeti ve Abdülhamit’i savunan yayınlar başını alıp gidiyor, Atatürk heykelleri kırılıyordu.
Yeşil sarık seçimde etkin bir kazanma yolu idi. CHP’de bu yola girmek istedi. İslamiyet yoluyla komünizmi önlemeyi planlıyordu. Bir Amerikalı gazetecinin yazdığına göre 1949’da Zonguldak kömür madenlerinde işçilerin kara listesi tutulmaktaydı. Oysa işçilerin istediği çalışma koşullarını düzeltilmesiydi, hareketin öncülerini başka ocaklara naklettiler. (Richard D. Robinson, The First Turkish Republic, S:132)
İleri fikirli üniversite öğretim üyeleri yerlerinden edildi.
Bu manzaralar size tanıdık gelmiyor mu? Bay Kılıçdaroğlu bunları bilmiyor ki Aygünler hala CHP’de tutuyor ve CHP grubu sessiz kalıyor.
CHP o yılların vebalini taşıdı durdu. 1950’de din istismarı CHP’ye yaramadı, DP tek başına iktidara geldi. 1960’dan sonra CHP kendini sorgulamaya başladı ve 1965’de 1961 Anayasası’nın altında eski devrimci kimliğini bulmaya çalıştı. 1965’teki “Ortanın solu hareketi“ CHP içindeki devrimci güçlerin hareketidir. Böylece Kılıçdaroğlu gelene dek CHP hep o yolda yürümüştür. Şimdi tarih tekerrür ediyor ve Kılıçdaroğlu’nun çevresinde toplanan kimi Gülenci, kimi PKK avukatı yetkililer CHP’yi uçuruma doğru sürüklüyor. Hüseyin Akgün bu partide kalmamalı, grup ayağa kalkmalı ve bu suç cezalandırılmalıdır.
CHP’li olmak eskiden bir onurdu.
Şimdi CHP’yi yıkmak ve yoluna taş koymak ikbal yolu haline geldi.