İhlas’a feveranımın iki sebebi

Okurlarım günlerce aynı konuyu yazmamdan sıkıldı, son olarak şunları yazmak zorundayım.
İhlas ya da Enver ve Mücahit Ören’e feveranımın iki sebebi var.
Biri genel, diğeri özel.
Genel olan Ankara Temsilcisi sıfatımla bire bir tanıklıklarımdır.
1995 sonrası Enver Bey ile oğlu Mücahit savrulmuştur.
Baba-oğulu müteaddit defalar ABD sefaretinin kapısına kadar ben bıraktım ve ABD’ye teslimiyetlerini biliyorum.
Dahası, “Takkeli Firavunlar” kitabımda yazdım, yat alemlerinden, barlarda manken kızlarla yapılan TGRT toplantılara kadar pek çok şeyin canlı tanığıyım.
Keza halen CNN Türk Ankara Temsilcisi olan Dicle Canova Eren ve Gökhan Eren faciasınaşahidim ki, o olayı hâlâ aktarmaktan bile haya ederim.
Keza Yalova’daki Köşk, Four Seasons ve Çırağan Otel’de yaşananlar gibi konulara hiç girmedim zira onlar özel hayat.

TSK’DAN ATILAN SUBAYLAR ÇETESİ
İşte Enver Ören, Tuncay Özkan’a, kendisi hakkında yazdığı bütün o özel yaşamı anlattığı kitabını yayınlatmamak adına 2 milyon doları ödedi.
İhlas Finans’tan toplanan paralar ve onun bir bölümünün yurtdışına transferi beni kahreden bir başka konuydu.
Bütün bunlara şahitken, Işıkçı Cemaati müritlerinin, “Mücahit bin yılın müceddidi, Enver Abi ise her akşam namazını Mekke’de, yatsıyı Medine’de kılar” dedikçe inancım adına kahroldum ve dinimden bile uzaklaşır hale geldim.
Enver ile Mücahit Ören’e ikinci feveranım ise özeldi.
Ben vefa ve dostluğa iman eden bir aile kültüründen geliyorum.
Bu yetişme tarzının sonucu olarak zora düştüğünde Enver Ören’i hep sahiplendim.
Öyle ki bir keresinde Enver Ören’e kendi cemaati içinde başkaldıran Adil Bestemci gibi TSK’dan atılan dinci subaylar çetesini tasfiye ettim ki, ayrıntılarını vermem hâlâ sakıncalı ama Mücahit olayı biliyor. Zerre bir çıkarım olmayan o müdahalemden sonra Enver Ören ile kayınpederi o dönem bana cenneti garantilediğimi söylemişlerdi.

500 BİN DOLARA KİRALIK KATİL
Peşi sıra Enver Ören’i, gizli kameralarla çektiği özel yaşam görüntüleri ile tehdit ederek İhlas Holding’in genel vekaletnamesini ele geçirip İhlas’tan milyonlarca dolar götüren, TSK’dan dincilikten ötürü atılma subay olan şoförü Kamil’e karşı kurtardım.
5 yıl önce yazdığım Takkeli Firavunlar kitabımda var.
Enver Ören bir gün ağlayarak, “Sabahattin, Kamil beni gizlice kaydettiği özel kasetlerle tehdit ediyor. Onlar yayınlanırsa ben ölürüm. Beni o rezillikten ancak sen kurtarabilirsin. Ne olur yalvarıyorum!” diye yakarınca zerre şahsi bir çıkar beklemeksizin harekete geçtim.
Eşyanın tabiatı gereği yine ayrıntı veremeyeceğim ama benden yardım isteyen Enver Ören o süreçte maalesef şoförü Kamil’in tehdidi ile ikili oynayarak beni çok ama çok zorda bıraktı ki Cumhurbaşkanı Demirel olmasa hayatım bitmişti. 2008 yılında Yeniçağ gazetesindeki köşemde de yazmıştım, İhlas’tan onlarca milyon dolar çarpan şoför Kamil, o dönem beni öldürtmek için 500 bin dolara kiralık katil bile tutmuştu.

DEMİREL VE MİT
Kamil denen o soytarı mücadelemiz sonucu dönemin Cumhurbaşkanı Demirel’in MİT’i devreye sokmasıyla enterne edildi ki, bu hadisenin canlı tanığı o dönem Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olan ve halen yaşayan Mehmet Ali Bayar’dır.
Enver Ören ikili oynamasını o dönem bana şöyle izah etmişti:
- “Sabahattin benim için ölümüne risk aldın ama mecbur bırakıldım. Ya seni feda edecektim ya da sokağa çıkamayacak duruma getireceklerdi beni. Ne olur hakkını helal et!”
Bu yaşanılan sonrasında o camiadan sadece ruhen değil, fiziken de koptum ve Cem Uzan’ın Star Grubuna Ankara Temsilcisi oldum.