16 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İkisi de Cumhurbaşkanı olamaz, olmamalı (5)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Devlet, Cumhuriyet, Demokrasi görgüsünden yoksun; siyasal ufku bir toprak ağasının özel ve öznel tutumlarıyla sınırlı biri Türkiye Cumhuriyeti’ne Cumhurbaşkanı olamaz.

Anayasa Mahkemesi Başkanı’na “Erkeksen dışarı gel!” diyen biri kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti’ne Cumhurbaşkanı olamaz, olmamalı!

Bir başbakanın böylesine baştan ve yoldan çıkmasına göz yuman, izin veren, dahası onu teşvik eden bir cumhurbaşkanı tekrar cumhurbaşkanı olamaz, olmamalı.

Yerlerini değiştirmeye kalkışırlarsa, bu daha büyük felaket olur.

Türkiye’nin kurtuluş kapısını açmak için, bu iki talihsizliğe son vermek, devlet ve hükümet kapılarını yüzlerine kapatmak gerekiyor.

Romalı senatör ve komutan Publius Cornelius Scipio Africanus Major’un dediği gibi Kartaca mutlaka yıkılmalıdır (carthaginem esse delendam), AKP ESSE DELENDAM!

***

Bu mümkün müdür; bunu anlamak için, ilkin 30 Mart seçimlerinin partilere yüzdeli dağılımına bakalım. Yüksek Seçim Kurulu 30 Mart 2014 seçimlerinin kesin sonuçlarını henüz açıklamadı, ama bir yerde şöyle bir seçim sonucu buldum. Bu da bize bir fikir verebilir. Yüzde olarak: AKP: 44.19, CHP: 28.67, MHP: 15.83, BDP: 3.74, HDP: 2, SP: 2.27 = 97.70, Diğer: 2.30. (Bazı sonuçlara göre AKP %43 oy almış).

Bu dağılıma göre: AKP adayına verilecek oy: AKP (44.19)+BDP (3.74)+SP (2.27)+HDP (2.00), BBP (1.00) = %53.20

Muhalif adaya verilecek oy: CHP (28.67)+MHP (15.83)+Diğer (2.30) = %46.80

BDP ile HDP’nin AKP’ye oy vermemesi durumunda, AKP adayı %47.46 oy alır. Seçilemez.

SP ve BBP oyları AKP adayına gitmeyebilir mi? Çok zor.

***

Kimileri CHP’ye akıl veriyor. CHP mütedeyyinlere (dindar, muhafazakâr), Kürtlere ve varoşlara kendini beğendiremiyormuş. Bunu ileri sürenler, kendilerini çok akıllı sananlar. CHP’nin dindar olduğu iddia edilen kesime kendini beğendirmesi için laiklikten vazgeçmesi gerekir. Kendini Kürtçülere beğendirmesi için üniter devlet ilkesinden uzaklaşması zorunlu. CHP en azından “Anadilde eğitim”i kabul etmez. CHP’ye kala kala varoşlar, yani “Borçlu kesim” kalıyor.

İster iyi, ister kötü olsun CHP dindarlar ile Kürtçülere gidemez, onların gelmesini bekler. Bu da yanlış bir politika değildir.

AKP’nin kemikleşmiş tabanının %45 olması mümkün değil. Bu oran son yıllardaki iktidar olmanın semirtmesiyle %20-25 olabilir. AKP’nin 30 Mart seçimlerinde aldığı geçici yüzde olan %45 (%43) düşmeden, borçlu kesim (%20-25) bu partiyi terk etmeden, muhalefetin adayı seçimi kazanamaz.

Özetlersek: Muhalefetin adayının AKP adayını yenmesi için fazladan %4 ya da 5 oya ihtiyacı var.

***

MHP’ye gelince: MHP tuhaf bir parti. Tam anlamıyla laik ve cumhuriyetçi, Anayasa’nın 2. maddesine yürekten bağlı bir parti mi? Sanmıyorum. İslamcılar gibi Tekbir getiren taraftarını nereye oturtacağız?

Kendilerine kalsa, MHP taraftarları AKP adayına oy verir, ama parti disiplini gereği genel başkanı ve parti yönetimini izleyecekler.

Bu konuda MHP’ye güven olmaz. MHP, gerçek bir “Merkez Sağ” parti değil. Dünyada şu bilinir: Merkez sağ partiler cumhuriyetçi ve laik olurlar. Bu partinin geçmişte bu konuda epeyce sabıkası var.

Türkiye’nin merkez sağ partileri (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Cumhuriyet Fırkası, Demokrat Parti) gerçekten laik ve cumhuriyetçi olmadıkları için, içlerinde İslamcı ve şeriatçı unsurları besleyip korudular ve onlar tarafından yok edildiler.

MHP, tanıma uygun bir laik cumhuriyetçi, bir merkez sağ partisi değildir: Türk-İslamcı, milliyetçi-muhafazakâr bir partidir. Bu nedenle, ilk ve ikinci turda Gül&Erdoğan kumpanyasına oy verebilirler.

***

Gösterilecek cumhurbaşkanı adaylarının kimlik ve kişiliklerinden fazla, 14 ve 15 Nisan günlerinde yayımlanan “Halkımız AKP’ye Değil (Bozuk) Düzene Oy Veriyor” adlı iki yazımda tanımlanan ve durumu tasvir edilen, şu henüz kazanmadığı parayı harcayan, “sürekli borçlanma ekonomisi”nin bataklığında çırpınan, “yalancı mutluluk” içinde mayışmış; borcun ve kredi kartının baştan çıkardığı çaresiz halk kesiminin vereceği karar çok önemli.

Daha önce ve en son olarak 30 Mart seçimlerindeki gibi AKP’yi desteklerse, Cumhuriyet’in kapısına kilit vurulması kaçınılmaz olur. Laiklik, cumhuriyet ilkeleri, ideal demokrasi bu kesimin umurunda bile değil. Son derece bencil, benmerkezci ve etik bakımından epeyce yozlaşmış bir kesim bu. Demokrasi için, cumhuriyet için tehlike arz eden kader kurbanı bir kitle. Bu kitleden %4 ya da 5’lik dilim AKP’den nasıl uzaklaştırılabilir?

CHP’yi eleştirmeyi, CHP’ye yararsız akıl vermeyi unutup, bu kitleyi korkusundan ve AKP tutsaklığından kurtarmak gerekiyor.

***

Bu, en azından %20-25’lik borç ve kredi kartı kurbanı ve mahkûmu kitle, doğruya yönlendirilemezse sonuç felaket olur. Bu kitlenin oyunu alarak %55 oyla Cumhurbaşkanı olan AKP adayını artık kimse tutamaz. Hele seçilen Başyüce Erdoğan olursa...

Bu sonuç ne kendisi ne Cumhuriyet ne de millet için hayırlı olur. Tam tersine felakettir.

***

Bütün bunlara karşın AKP adayının sonuçlardan emin olabileceği kanısında değilim. Eğer muhalif kesim borçlu kitleyi inandırıp yola getiremezse elinde tek bir koz kalıyor: Seçim sonuçlarından emin olmayan AKP adayı ile, %10 seçim barajının kaldırılması, Siyasal Partiler Yasası’nın demokratikleşmesi koşuluyla cumhurbaşkanı seçilmesini kolaylaştırmak. Çünkü %10 barajının kaldırılması büyük bir ferahlık yaratırdı. Bu da mümkün değil!

***

Son ve umutsuz bir söz: BDP ve HDP’nin, AKP adayını desteklemesi, kendilerinin de sonu olur. Türkiye bölünür.

MHP tabanı ikinci turda CHP adayına oy vermez, AKP adayını destekler. Bu nedenle CHP, içine sindirebileceği bir MHP’liyi desteklemeli, belki de aday çıkarmamalıdır. Bu da zor iş!

Bu durumda CHP, MHP, BDP ve HDP Cumhurbaşkanlığı için bir aday üzerinde anlaşabilir mi? Ülkenin selameti, şu ya da bu oranda demokrasi yandaşı oldukları için, bu dört partinin uzlaşmasına bağlı.